İHD: Hapishanelerde cezasızlık egemen kılınmaya çalışılıyor

HABER MERKEZİ – İnsan Hakları Derneği’nin cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı birçok kentte düzenlediği eş zamanlı basın açıklamasında, cezasızlık politikasının, işkence ve hak ihlallerini artırdığı vurgulandı.

İnsan Hakları Derneği (İHD), cezaevlerinde yaygınlaşan hak ihlallerine ve intiharlara dikkat çekmek amacıyla birçok kentte eş zamanlı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Açıklamalarda cezaevlerinde yaşanan işkence ve kötü muamele uygulamalarına son verilmesi, işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden görevliler hakkında şeffaf soruşturma süreçlerinin yürütülmesi ve cezasızlık politikasından vazgeçilmesi, Ceza İnfaz Kurumlarının sivil toplum örgütleri ve ilgili meslek örgütlerinin denetimine açılması talep edildi.

İstanbul

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, cezaevlerinde yaygınlaşan hak ihlallerine ve intiharlara dikkat çekmek için dernek binalarında basın toplantısı gerçekleştirdi. Açıklamanın yapıldığı salona, “Hapishanedeki işkenceler son verilsin sorumlular yargılansın” pankartı asıldı. Açıklamayı İHD Cezaevi Komisyonu adına avukat Jiyan Tosun okudu.

Van

İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi Hapishaneler Komisyonu, cezaevlerinde yaşanan ölüm ve hak ihlallerine ilişkin dernek binalarında basın toplantısı düzenledi. İHD adına açıklamayı okuyan Merkezi Hapishaneler Komisyonu Üyesi avukat Nedim Sarısaç, tüm yasal yükümlülüklerin ihlal edilerek cezaevlerinde tutuklulara dönük işkence, insan onurunu ve kişi bütünlüğünü hedef alan acı verici, aşağılayıcı, onur kırıcı eylemlerin artarak devam ettiğini söyledi.

Ankara

Açıklamada konuşan İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen, “2021 yılı içinde 52 mahpus yaşamını yitirdi ve bu mahpuslardan 13’ünün intihar ettiği iddia edilmiş, 5 mahpus ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş ve 1 mahpusun da ölüm nedeni açıklanmamıştır. 2022 yılı başından bugüne kadar ise Türkiye’nin çeşitli hapishanelerinde 35 mahpus yaşamını yitirmiş, bunlardan 5 mahpusun intihar ettiği iddia edilmiş, 12 mahpus ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Hapishanelerde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren mahpuslardan Kadir Aktar, olay tarihinde 17 yaşında olup, Maltepe Kapalı Hapishanesinden tahliye edildikten 2 gün sonra gözaltına alınıp tekrardan tutuklanmış ve tutuklanması akabinde cezaevinde ölü olarak bulunmuştur” dedi.

‘Tecrit, fizyolojik ve psikolojik sorunlar yaratıyor’

Kentlerde yapılan ortak açıklamada, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve yasalar anımsatılarak, tutsakların korunmasının devletin sorumluluğu altında olduğu vurgulandı. Cezaevlerinde işkence ve onur kırıcı uygulamaların devam ettiği belirtilen açıklamada, yaşanan ihlaller şöyle sıralandı: “Türkiye hapishanelerinde bulunan mahpuslar, çıplak arama, fiziki müdahale, ayakta sayım dayatmaları, darp, hakaret, ağırlaştırılmış tecrit, uzun süreli tekli odalarda ve hücrelerde tek başlarına tutulma uygulamaları, sosyal faaliyetlerden yararlandırmama ve buna benzer pek çok uygulamalara tabi tutularak, hem fiziksel hem de ruhsal bütünlüklerine zarar veren işkence uygulamalarına maruz bırakılmaktadırlar.”

‘Dilekçeler işleme alınmıyor’

Kendilerine yapılan başvurularda, tutukluların yaşadıkları hak ihlallerine dönük verdikleri dilekçelerin işleme alınmadığının aktarıldığı belirtilerek, “Kandıra Kapalı Hapishanesinde tutulan Garibe Gezer yaşamını yitirmeden önce infaz koruma memurları tarafından cinsel şiddet gördüğüne dair şikayet dilekçesi vermiş olmasına rağmen şiddet iddialarına ilişkin yetkili makamlar tarafından etkili bir soruşturma yapılmamış ve 09.12.2021 tarihinde tutulduğu hücresinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Yine Vedat Erkmen isimli mahpus, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Ceza ve İnfaz Kurumunda, Yılmaz Ekinci isimli mahpus Aydın E Tipi Ceza ve İnfaz Kurumunda, Şervan Can Güder Van F Tipi Ceza İnfaz Kurumunda, Sezer Alan ve Sinan Kaya isimli mahpuslar da Iğdır S Tipi Ceza İnfaz Kurumunda ve daha birçok mahpus çeşitli Ceza İnfaz Kurumlarında şüpheli bir şekilde yaşamlarını yitirmişlerdir. Hapishanelerde yaşanan tüm bu ölümlerin önlenebilir ölümler olduğunu açıktır. Mahpusların yaşam hakkının korunması yükümlülüğünün kendilerini denetim altında tutan kamu idaresinin sorumluluğunda olduğu bir kez daha hatırlatarak bu yükümlülüğün insan onuruna yakışır bir şekilde yerine getirilmesini talep ediyoruz” denildi.

‘Cezasızlık politikası uygulanıyor’

Açıklamanın devamında “Hapishanelerde mahpusların tabi tutulduğu işkence uygulamalarının son bulması için yapılan tüm girişimlere rağmen siyasi iktidar ve yargı makamları tarafından bu vakaların üzerlerinin örtülmesi için çaba gösterilmiş, etkin soruşturmalar yürütülmemiş ve cezasızlık politikası egemen kılınmaya çalışılmıştır. İşkence ve kötü muamele örneklerinin yaşanması sonrasında mahpuslar, yakınları ve hak kurumları tarafından bu uygulamalara karşın hukuk mücadelesi yürütülerek faillerin yargılanması istenmişse de yetkili mercilerin olumsuz tavırları, suç failleri olan kamu görevlilerini aklama, bu mümkün değilse kanunda belirtilen en hafif cezayı gerektiren suç tipi ile yargılama konusundaki tavırları benzer vakaların tekrar etmesine neden olmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

Talepler sıralandı

Açıklamada talepler şöyle sıralandı: “Hapishanelerde yaşanan işkence ve kötü muamele uygulamalarına son verilmesini, işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden görevliler hakkında şeffaf soruşturma süreçlerinin yürütülmesini ve cezasızlık politikasından vazgeçilmesini, Ceza İnfaz Kurumlarının sivil toplum örgütleri ve ilgili meslek örgütlerinin denetimine açılmasını talep ediyoruz. Birleşmiş Milletler (BM) Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 10. Maddesinde belirtilen, ‘Özgürlüğünden yoksun bırakılmış kişiler insani muamele ve insanın doğuştan kazandığı insan onuruna saygılı davranış görme hakkına sahiptir’ hükmü, BM Mahpusların Islahı İçin Temel Prensiplerinin 1. maddesinde; ‘Bütün mahpuslara doğuştan sahip oldukları insanlık onurunun ve değerin gerektirdiği saygıyla muamele yapılır’ hükmü, AİHS’in 3. maddesi uyarınca, ‘insan onuruyla bağdaşan koşullarda alıkonmasını, tedbirin infazına yönelik yol ve yöntemin kişiyi, alıkonmanın doğasında kaçınılmaz olarak bulunan sıkıntı düzeyini aşacak yoğunlukta ıstırap ve zorluğa maruz bırakmasını, infazın pratik gerekliliklerini dikkate alarak, diğer şeylerin yanı sıra kişiye gerekli tıbbi yardımı sağlamak suretiyle, sağlık ve refahının yeterince sağlandığını güvence altına almakla yükümlüdür, hükmü, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ‘Ceza İnfaz Alanındaki Tavsiye Kararları’nın 72/1. maddesinde ‘tüm mahpuslara insanca davranılması’ ve hapishanelerin ‘insan onuruna saygı gösterme zorunluluğunu kabul eden etik koşullar çerçevesinde’ yönetilmesini gerektiği hükmü, Anayasa’nın başlangıç bölümünde ‘her vatandaşın onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirmeye doğuştan hak sahibi olduğu’, 17. maddesinde ‘kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muameleye tabi tutulamayacağı” hükmü, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 2. maddesi ‘Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz’ hükmü belirtilmiştir. Ancak tüm bu emredici hükümlere karşın hapishanelerde işkence; insan onurunu, kişi bütünlüğünü hedef alan, acı verici, aşağılayıcı, onur kırıcı fiiller olarak icra edilmeye devam edilmektedir.

JINNEWS

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir