‘82’de kazanan Kürt iradesi Kobanê’de de kazandı’

DİYARBAKIR –“14 Temmuz Amed Zindan Direnişi’nden 19 Temmuz Rojava Devrimi’ne” şiarıyla düzenlenen panelde yapılan konuşmalarda 1982 yılında Diyarbakır Zindanı’nda kazanan Kürt iradesinin Kobanê’deki Rojava Devrimi sürecinde de kazandığı belirtildi.

Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Tutuklu Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAY-DER), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Diyarbakır 78’ler Derneği ve Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği (MED-DER) “14 Temmuz Amed Zindan Direnişi’nden 19 Temmuz Rojava Devrimi’ne” şiarıyla DBP Diyarbakır İl Örgütü’nde panel düzenledi.

Panelin düzenlendiği salona 14 Temmuz Zindan Direnişi’nde yaşamını yitiren Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek, 9 Kasım 2021 tarihinde Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nde şüpheli şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in fotoğrafları ile “Altı kişi ile başladık milyonlara ulaştık” ve “Teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür” pankartları asıldı. 78’ler Derneği’nden Hüseyin Barış’ın moderatörlüğünü yaptığı panele yüzlerce kişi katıldı.

Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşundan sonra başlayan etkinlikte Hüseyin, 14 Temmuz Zindan Direnişi sürecinde tanık olduğu olayları anlattı. Daha sonra 14 Temmuz Zindan Direnişi ve Rojava Devrimi’ni anlatan sinevizyon gösterimi oldu.

‘Çıplak zor karşı zoru yarattı’

Panele konuşmacı olarak katılan Burhan Babaoğlu, çocukluğunun cezaevlerinde geçtiğini söyledi. Cezaevinde yaşananların kişiliği üzerinde büyük etkiler yarattığını belirten Burhan, “80’lerde yaşanalar insanları insanlıktan edecek ve bir bürünen itaat ettirecek nitelikteydi. Ancak buna karşı da büyük bir ruh oluştu. Ve ‘çıplak zor karşı zoru yarattı.’ O süreçte verilen direniş zindanlarda ağır baskıları hafifleştirdi. Şuan baktığımız zaman baskıların hala devam ettiğini görüyoruz. Bu baskılar F Tipi cezaevleri başta olmak üzere tecridi önceleyen yerlerde yapılıyor. Baskılar sonucunda direnişçi bir ruh ortaya çıktı ve bu nokta şuan tüm zindanlarda kendisini gösteriyor” diye konuştu.

‘Kürt halkının büyük iradesi ve ideolojisi var’

“Ben ölürsem mezar taşıma, halkına borçlu öldü” diyen Mehmet Hayri Durmuş’u hatırlatan MEBYA-DER Yöneticisi Meryem Soylu, “O vahşet içerisinde yaşadıklarına rağmen böyle bir söylem söyleyebiliyorsa hepimizin dönüp kendisine bakması gerekiyor. Evet halkımız sahip çıktı, binlerce şehidimiz var. Bir şehit gitti yerine 10 kişi geldi. Bunu böyle bilmek gerekiyor. 40 yıldan fazladır bizi tutukladı, öldürdüler ancak Kürt halkını bitiremediler. Kürt halkının büyük bir iradesi ve ideolojisi var. Bugün yaşananlara karşı herkes her yerde sesini yükseltmelidir. Her gün şehitlerimiz geliyor. Bizim taziyelere büyük katılım göstermemiz gerekiyor. Çünkü onlar bu halk için canını feda etti” dedi.

‘Şehitlerimizin hayallerine sahip çıkalım’

Dünyanın hiçbir yerinde cenazeye saygısızlık olmadığını kaydeden Meryem, “Ancak bizim cenazelerimize karşı çok büyük bir saygısızlık yapılıyor. Bundan kaynaklı da bizim şehit ailelerine sahip çıkmamız gerekiyor. Biz çocuklarımız sayesinde ayakta kalabiliyoruz. Ancak ne yapılırsa yapılsın bu halk diz çökmeyecektir. Şehitlerimizin hayallerine sahip çıkmalıyız. Onları ancak öyle yaşatabiliriz” sözlerine yer verdi.

‘Kürt iradesi Kobanê’de de kazandı’

“Canlar ölmesin diye 14 Temmuz’da canlarını feda edenler, bugün Rojava Devrimi’ni yarattı” diyen TJA Aktivisiti Mervan Yıldız da, Rojava’ya yönelik gerçekleşen saldırıların çok yakın tarihte gerçekleştiğini kaydetti. Mervan, “Dünyanın görmediği bir şey vardı 82 yılında kazanan Kürtlerin iradesi, Kobanê de de kazandı. Kazanan Kürtlerin iradesiydi, kazan Kürt halkının direnişiydi. Hepimiz Kobanê’yi gözlerimizle gördük. Evet İŞİD talan etmeden önce korkusunu yayıyordu. Ve ideolojisinde de kadını yok etme vardı. ‘Eşiktekini, eşikte; beşiktekini beşikte öldürme’ yaklaşımı ile yaklaşıldı. Ancak tüm bunlar karşısında Kürt kadınları büyük bir mücadele verdi. 1982 yılında Amed Zindanı’nda verilen direniş, 2012 yılından sonra Kobanê’de Arin Mirkan, Avesta Xabûr, Barin Kobanê, Viyan Peyman ve Silava ile oldu. Bu irade özgür yaşam, özgür ülke, özgür kadın şahsında somutlaştı. İşte Kobanê böyle bir devrimdir” ifadelerini kullandı.

‘Tüm dünyaya moral ve umut oldu’

Mervan, Rojava Devrimi’nin kadın karakterli bir devrim olduğunun altını çizerek, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Daha sonra tüm dünyaya yayılan Rojava Devrimi’ne enternasyonalistler de katıldı. Çünkü bu devrim dünya kadınlarına büyük moral ve umut oldu. Rojava Devrimi umut olan, umuduyla beraber güven veren, güveniyle beraber cesaret veren, cesaretiyle kutsallaşan bir devrimdir. Kürt halkı Rojava Devrimi ile birlikte bir kez daha ‘savaşın ahlakı olmalıdır’ dedi. Evet bu savaşın bir ahlakın olmalıydı. Ve kadınlar bunu Rojava’da çok somut bir şekilde yaptı. Bununla beraber şuan tüm dünyanın gözü Rojava Devrimi’ndedir. 10 yıldır tehditlerle karşı karşıyadır ama direnişinden ve inşasından asla vazgeçmedi ve vazgeçmeyecektir.”

‘Amed Zindanı’ndaki vahşet hiçbir yerde yapılmadı’

78’ler Derneği üyesi Celalettin Can ise 14 Temmuz Direnişi yaşandığı süreçte kendisinin başka bir cezaevinde olduğunu söyleyerek, “O süreçte ne yaşanıyordu kimse bilmiyordu. Diyarbakır Cezaevi’nde kalanlar ile görüşmeler yaptık, bu görüşmelerde 517 kişi ile yapılan 800 saatlik görüşmelerdi. Ancak ben orada yaşananlara hakimim diyemem. Çünkü orada yaşanan vahşet hiçbir yerde yaşanmadı. Geçtiğimiz yıllarda Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananlar için birçok çalışma yürüttük. Ancak çok eksik kalındı. Konuştuğumuz her tutsak, ‘Diyarbakır Zindanı anlatılmaz yaşanır’ diyorlardı. Evet Amed Zindanı anlatılmaz, çünkü orada yapılan vahşet dünyanın hiçbir yerinde yapılmadı” dedi.

Panel soru cevaplar ile son buldu.

JINNEWS

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir