Gemlik Yürüyüşçüsü Burcugül Çubuk: Kürt’ün elini bırakmıyoruz!

İSTANBUL – Polis saldırısına rağmen Kadıköy’ün her sokağında halkın direndiğini söyleyen Gemlik Yürüyüşçüsü Burcugül Çubuk, “Kürt Halk Önderi Öcalan’a yönelik her saldırının, susturduklarını sandıkları halkta bir karşılığı var. Devletin ‘Kürde dokunma yanarsın’ mesajına biz de, ‘Kürdün elini bırakmıyoruz’ dedik. Yürüyüşün en temel mesajı buydu” dedi.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 23 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 15 ayı aşkın bir süredir ne ailesi ne de avukatlarıyla görüştürülüyor. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona erdirilmesi ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için dünyanın dört bir yanından binlerce kişi eylem ve etkinlikler gerçekleştirmeye devam ediyor. 12 Haziran’da da Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED-TUHAD FED) öncülüğünde “Tecrit Siyasetine Karşı Özgürlüğü Savunmak İçin Gemlik’e Yürüyoruz” şiarıyla Bursa’nın Gemlik ilçesine yürüyüş gerçekleştirilmek istendi.

Mesaj net: Fiziki özgürlük!

Türkiye’nin birçok yerinden binlerce kişi Gemlik’e doğru yola çıkmak isterken, polislerce engellense de bulundukları yerlerde eylemler ve açıklamalar gerçekleştirerek taleplerini haykırdı. İstanbul’un Kadıköy sokaklarında da 7’den 70’e binlerce kişi tüm baskı ve engellemelere karşı yürüyüş gerçekleştirdi. Gün boyu süren yürüyüşte, 70’ten fazla gözaltı oldu. Polis şiddetine rağmen binlerce kişi sloganlarla, talepleri olan PKK Lideri üzerindeki tecridin kırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanmasını haykırdı. Kamuoyunda ve dünyanın dört bir yanında büyük bir yankı uyandıran Gemlik Yürüyüşü’nde verilen mesajı ve detayları, yürüyüşçüler arasında yer alan Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk’tan dinledik.

‘Kadıköy’ün her yerinde halk vardı’

12 Haziran günü gerçekleştirilen Gemlik Yürüyüşü’nün bekledikleri gibi olduğunu söyleyen Burcugül, “Kimi yerellerde araçların çıkılmasına izin verilen ama şehirlerden çıkışlara izin verilmeyen, araçların bağlandığı tablolarla karşılaştık” diye konuştu. İstanbul’da diğer kentlere oranla daha yoğun bir polis baskısının olduğuna dikkat çeken Burcugül, “Bizim bir araya gelerek bir açıklama yapmamız dahi engellenmek istendi. Kurum temsilcileri yan yana gelemedi, bir kısmımız Serasker Caddesi’nde, bir kısmımız da Bahariye Caddesi’nde gözaltına alındı. Fakat Kadıköy’ün her yerinde de halk vardı” ifadelerini kullandı. Kadıköy’ün birçok sokağında bir araya gelen halkın yürüyüşte sloganlarıyla güçlü bir direniş sergilediğini vurgulayan Burcugül, “Yasakladıkları fakat meşru olan her talebimiz, mücadele çizgimiz açısından bütün saldırıları eylem alanına yaymakla sonuçlanıyor” dedi.

‘Öcalan’a yönelik her saldırının halkta bir karşılığı var’

Yasaklanan “meşruluk” çizgisini, iktidar kanadı ve polislerin anlamlandıramadığını dile getiren Burcugül, “Çünkü biz gözaltındayken önce Soylu ardından Erdoğan açıklama yapıyor. Fakat bu açıklamalar aslında muğlak. Bu gücü nereden bulduğumuzu, bizim kendimize, haklılığımıza dair özgüvenimizi anlamıyorlar. Bunca yıldır bu kadar baskı ve şiddetle, faşizmle sindiremedikleri örgütlü mücadeleyle ne yapacaklarını bilmiyorlar. Şu çok net, Kürt Halk Önderi Öcalan’a yönelik her saldırının, aslında susturduklarını sandıkları halkta bir karşılığı var” vurgusunu yaptı.

‘Öcalan’ı her yerde ciddi sahiplenme var’

PKK Lideri’nin güçlü bir şekilde sahiplenildiğine işaret eden Burcugül, “Bir yılı aşkın süren tecridin ve siyasal alanın daraltılmasının, halkın Öcalan’dan vazgeçmesiyle sonuçlanacağını sanıyorlardı. Fakat öyle değil, her yerde ciddi sahiplenmeler var. Ama zaten bunun Başurê Kürdistan’a yönelik işgal saldırısında sınıra yürüyen halkta da gördük. Avrupa’nın ve dünyanın birçok yerinde çok fazla eylem yapıldı ama en etkilisi bu kadar katliama, özyönetim dönemindeki katliamlara, sürekli tutuklama saldırısına, çocukların katledildiği, kolluğun kadınlara saldırdığı bir coğrafyada sınıra yürüyen halkla göstermiş olduğu bir direniş var. Polisin o günkü saldırısında bu ikircikli hali de gördük. Ne yapacağını bilmiyor, neyle sonuçlanacağını bilmiyor. Örneğin Öcalan’ın üzerindeki tecride karşı bir yürüyüşte yaptığı işkencenin toplumun tamamınca meşru görülmesini beklerken tam tersine sonuçlandı. Bu işkenceleri deşifre oldu, sokakta bu işkence halk tarafından kabul edilmedi, asıl mesele budur” değerlendirmesini yaptı.

‘Yürüyüşe tutuklanmayı ön kabul alarak gidildi’

Burcugül, Seyit Rıza’nın “Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun” sözüyle engellemelere karşılık verdi. Çok sayıda yürüyüşçünün gözaltı ve tutuklamaları göze alarak kararlılıkla Kadıköy’e geldiğine dikkat çeken Burcugül, “Kürt halkının kurum temsilcileri dışında oraya tutuklanmayı ön kabul alarak gelen siyaset temsilcilerinin olduğu bir pozisyon vardı. Kürt halkı yalnız bırakmayacağımız bir halktır. Kürt halkıyla kaderimiz ortaktır. HDP MYK’sine yapılan Kobanê Kumpas Davası’nda da gördük, özellikle bileşenlerden oluşturulan MYK’nin tutuklanması bu bütünlüğe de bir saldırıydı. Hemen yürüyüş öncesinde HDK’ye yönelik operasyon oldu. Orada sosyalistler, yurtseverler birlikte tutuklandı” diye konuştu.

Yürüyüşün mesajı

Yıllardan beridir devletin verdiği bir mesaj olduğuna değinen Burcugül, “On yıllardır verilen mesaj, ‘Kürde dokunma yanarsın’. Biz de ‘Kürdün elini bırakmıyoruz’ dedik. Aynı kaderin, aynı coğrafyanın insanıyız ve sömürgeciliğe karşı mücadeleyi Kürt halkının kendi karar verdiği şekilde de yürütmesinin önünde hiçbir engel görmüyoruz. Bunu meşru görüyoruz ve biz birlikte yürüyoruz dedik. En azından bu yürüyüşün, bu ilk adımın en temel mesajı bu olabilir. Biz bütün saldırılar karşısında Türkiye ve Kürdistan halkları, işçi sınıfı, kadınlar, LGBTI+’lar birleşik mücadelemizle kazanacağız” mesajını verdi. Birlikte kazanacaklarının altını çizen Burcugül, “Siz bizi yenemediniz, yenemeyeceksiniz ama biz içimizden kendi filizlerimizi tekrar topraktan çıkarıyoruz. Biz öfkemizle hayatı örgütlüyoruz. Yan yana durmaktan ve hedefimize net bir şekilde odaklanmaktan vazgeçmiyoruz. Biz faşizmi yıkacağız, birleşik mücadelemizle kazanacağız. Buranın en temel mesajı buydu” ifadelerini kullandı.

Tecrit mücadeleye yönelik bir saldırıdır!

Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) olarak da Gemlik Yürüyüşü’nde olduklarını kaydeden Burcugül, şöyle devam etti: “İşçi sınıfı ve Kürt halkının yan yana olduğu bir devrimi örgütlemek istiyoruz. Ve Kürt halkının Önderinin üzerindeki tecrit bizim için mücadeleye yönelik bir saldırıdır. Biz gözaltındayken Demirtaş tişörtü giyen bir çocukla annesi gözaltına alındı. Biz gözaltındayken bir düğünde sarı, kırmızı, yeşil şal taktığı için damatla birlikte 10 kişi tutuklandı. Bu arada Ankara’da Somali Restoran’ın sahibi kendi ulusal renkleriyle boyadığı tabelasını kapatmak zorunda bırakıldı. Bu tabloda aslında ‘biz bu mücadeleye devam edecek miyiz’ sorusunun çok seçeneği yok. Ya itaat edeceğiz ya da mücadeleye devam edeceğiz.”

‘Kürdistan’da faşizmi yendiğimiz bir hayat tasavvur ediyoruz’

Yürüyüşe katılan 2 kişinin tutuklanmasına tepki gösteren Burcugül, “Aynı yürüyüşte iki yoldaşımız vardı, suç neyse aynısını işledik. Birlikteydik, onlar polis şiddetiyle karşı karşıya kaldılar. İşkenceye karşı haykırdıkları, kendilerini de korudukları için hapsedildiler. Bu her zaman karşı karşıya kaldığımız bir denklem. Bizim için temel sorun bu denklemi kırmak. Biz şu anda maruz bırakıldığımız denklemi kırmak zorundayız, bu nedenle de mücadeleye devam edeceğiz” sözlerini kullandı. Tecridin kırılmasının ve halkların bir arada sürdüreceği yaşamın ancak birlikte örülebileceğinin altını çizen Burcugül, “Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması değil tek talebimiz ve hedefimiz. Kürdistan halklarının barış içinde sömürgeleştirilmeden, işgal edilmeden, savaş zoruyla bırakılmadan yaşadığı, Türkiye ve Kürdistan’da faşizmi, kapitalizmi yendiğimiz bir hayat tasavvur ediyoruz. Bu mücadeleyi ancak bir arada, birlikte verebiliriz” diyerek halkları ortak mücadeleye çağırdı.

Marta Sömek

JINNEWS

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir