Günay: Saldırı hazırlığı Kürt kazanımlarını hedefliyor

HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına saldırı Kürt kazanımlarını boğma amaçlı. Kürt sorununun çözümünü Bağdat’ta, Tahran’da, Moskova’da, Washington’da bulamazsınız” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Yeni dönem Parti Meclisi (PM) ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı ardından açıklama yapan Günay, siyasal gelişmeler ve yeni dönem politikalarına dair değerlendirmelerde bulundu.

Partilerinin 5’inci Olağan Büyük Kongresi’nin coşkulu bir şekilde geçtiğini hatırlatan Günay, hafta sonu Kadın Meclisi ve Parti Meclisi toplantılarını da gerçekleştirdiklerini belirtti. Toplantıda hem ülke hem de bölgedeki gelişmeleri etraflıca değerlendirdiklerini dile getiren Günay, “Partimizin konferans ve kongrede aldığı önemli kararları pratikleştirme görevini yüklenen yeni yönetimimiz, Merkez Yürütme Kurulu üyelerimizi seçti ve yeni dönem için gerekli görev paylaşımları yapıldı. Öncelikle belli sebeplerle yeni dönemde görev alamayan yoldaşlarımıza değerli emekleri nedeniyle sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Haksızca tutuklanan onlarca arkadaşlarımızın özgürlüğünü sağlayıncaya kadar da mücadelemizi sürdüreceğimizi tekrardan belirtiyoruz” dedi.

‘YENİ DÖNEMDE DAHA GÜÇLÜ VE DİNAMİK OLACAĞIZ’

Yeni döneme daha güçlü ve dinamik başladıklarını da aktaran Günay, “Türkiye’nin en kritik tarihine tanıklık edecek ve partimizin karşı karşıya bulunduğu saldırılar açısından önemli bir dönemin sorumluluğunu alan Parti Meclisi, Kadın Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulu’na yeni arkadaşların da dahil olmasıyla yeni döneme daha güçlü, daha dinamik ve daha hazırlıklı başlıyoruz. Bu kapsamda başta Eş başkanlarımız olmak üzere yönetimimiz ve vekillerimiz ile yaz boyunca sahada olacağız” diye belirtti.

ROJAVA DEVRİMİ

Rojava Devrimi’nin 10’uncu yıl dönümüne de değinen Günay, şunları söyledi:

“Bölgeyi kan gölüne çeviren, emperyalist dayatmaların merkezi haline getiren tekçi, inkarcı politikalara karşı Kuzey Suriye halklarının gerçekleştirdiği devrim, bugün de Ortadoğu’da yaşanan her türlü anlaşmazlığın, sorunun, savaşın gerçek çözüm alternatifi olarak varlığını sürdürüyor. Öncelikle halkların, kadınların, inançların gerçekleştirdiği bu devrimi kutluyoruz, inşa edilen model tüm halklara ilham olmaya devam ediyor.

Kadınların öncülüğünde gelişen ve Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan bütün halkların ve inançların büyük bir bedellerle, kolektif bir bilinç ve ruhla inşa ettiği Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yaşam modeli bugün de çözüm istemeyen, halklara karşı düşmanlık besleyen kesimlerin saldırılarına maruz kalıyor. Bu yaşam ve yönetim modeli ilk günden beri her türlü ağır saldırıya uğradı. Katliam ve işgal girişimlerine maruz kaldı.

IŞİD karanlığını bölge halklarının başına bela eden bölgesel ve küresel güçlerin yönlendirilmesiyle Kuzey ve Doğu Suriye’de büyük katliamlar gerçekleştirildi. Bu devrimi boğmaya çalışan sadece IŞİD barbarlığı değildi, IŞİD barbarlığı bu devrime karşı düşmanlığın ve saldırganlığın görünen yüzüydü. IŞİD yenildiğinde halkların kazanımlarına, ortak yaşam ideallerine düşmanlık besleyen asıl güçler kendisini göstermeye başladı.

SURUÇ KATLİAMI

Bu katliamlardan partimiz, Kürt halkının dostları ve Rojava Devrimi ile dayanışma gösteren herkes etkilendi. Rojava Devrimi’nin yıldönümünden bir gün sonra 20 Temmuz’da 2015’te Kobanê halkıyla dayanışmak için yola çıkan ve Suruç’ta Amara Kültür Merkezi’nde bir araya gelen 33 sosyalist genç, 33 düş yolcusu katledildi, 100’den fazla genç yoldaşımız yaralandı. Tıpkı 10 Ekim katliamı gibi Suruç katliamında da Türkiyeli devrimcilerin hedef alınması, dayanışmayı kırmaya yönelikti. Bu insanlık dışı saldırı aynı zamanda yeni bir çatışma ve savaş dönemine atılan ilk adım oldu ve o günden bugüne Türkiye halklarına karşı büyük insanlık suçları işleniyor.

Bu saldırılarla Türkiye kaosa sürüklendi, krizleri derinleşti, yönetilemez ve yaşanamaz hale getirildi. Biz bu katliamın arkasındaki gerçek failleri biliyoruz ve katliamın üzerinden onca zamana rağmen gerçek failler korunuyor. 33 düş yolcusunu, o günden beri katliamlarda katledilen bütün yitirdiklerimizi, yoldaşlarımızı saygıyla minnetle anıyoruz. Onların hayallerine bağlı kalmaya ve mücadelelerini yürütmeye devam edeceğiz. Katliamcılar da ne yaparsa yapsın başaramayacaklar, Mutlaka bu katliamların hesabını verecekler.

İŞGAL SALDIRILARI

IŞİD karanlığını yenilgiye uğratmanın simgesi ve halkların, kadınların umudu olan bu devrim ve bu topraklar, bugün de Türkiye’nin saldırı tehditleri altında. Türkiye’nin uzun yıllardır sürdürdüğü, binlerce insanın yaşamını yitirdiği, kentlerin yıkıldığı ve insanların göçe zorlandığı bu saldırı ve savaş politikası bugün bir kez daha gündemdedir ve olası bir saldırının askeri hazırlığı yapılmaktadır.

Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı Erdoğan son zamanlardaki bütün diplomatik görüşmelerini bu bölgelere yapmayı düşündüğü saldırı odaklı gerçekleştirmektedir. NATO, ABD ve Rusya’yla yapılan tüm görüşmeler, Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına yapılacak saldırı izni yani Kürt kazanımlarını boğma amaçlıdır.

Kürt sorununun çözümünü, Bağdat’ta, Tahran’da, Moskova’da, Washington’da, başka başkentlerde bulamazsınız, çözüm bu topraklardadır, bu toprakların halklarının eşit ve özgür yaşam koşullarının yaratılmasındadır. Bu zirvelerden çıkan sonuçların hiçbiri Türkiye halklarının yararına değildir, şimdiye kadar bu zirvelerden çıkan sonuçlar acı ve gözyaşından başka bu halka ve topluma bir şey vermedi bundan sonra da vermiyor.

‘DAİŞ YENİLDİ DİYE RAHATSIZLAR’

Bu zihniyet, Rojava devrimini boğmak için saldırı planlarından başka bir çıkar yol düşünemiyor, ülke ülke başkent başkent yardım dileniyor. Neden bu kadar düşmanlık besliyorsunuz halklara karşı, sizin düşmanlık beslediğiniz Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında barış hakim, ortak yaşam hakim. Bu topraklarda IŞİD karanlığı yenilgiye uğratıldı, kadınları köleleştiren zihniyet bozguna uğradı. Bu yüzden mi bu kadar öfkelisiniz?

IŞİD çeteleri Türkiye’nin içerisinde sayılabilecek sınırlarda tekrar güçlenmeye çalışırken, IŞİD liderleri güvenli bölge olarak buraları seçip, buralarda saklanırken iktidar sessiz ve seyirci kalıyor. Çünkü iktidarın tüm ajandası Kürtlere yönelik savaş ve operasyonlara göre hazırlanıyor. Fakat biz bir kez daha buradan uyarmak istiyoruz: Kürt halkına karşı yürütülen düşmanlık ve savaşın kazananı halklar değil, saraylar, çeteler ve savaşla ömrünü uzatmaya çalışan despot iktidarlar olacaktır.

Kürt kazanımlarına, Kürt topraklarına saldırmak Kürt halkına, Ortadoğu ve Türkiye halklarına acı, yoksulluk, derin ekonomik kriz ve siyasi istikrarsızlık dışında hiçbir şey getirmedi, getirmeyecek. Bu bin kez denendi ve bin kez tecrübe edildi!

Kaldı ki iktidarın hazırlığını yaptığı operasyon girişimi sadece Kuzey ve Doğu Suriye topraklarıyla sınırlı değil bir bütün olarak Suriye’yi de kapsayacak bir boyut taşıyor. Hem Kuzey ve Doğu Suriye yönetiminin hem de Suriye hükümeti yetkililerinin açıklamaları bu yöndedir. Kuzey ve Doğu Suriye topraklarını işgal etme, Kürt kazanımlarını ortadan kaldırma politikası bugün bir kez daha, Suriye ve tüm Ortadoğu’da yıllardır sağlanmaya çalışılan istikrarı bozup, IŞİD ve türevi çetelerin tekrar güçlenmesine, yeni felaketlere, binlerce ölüme, milyonlarca göçe-mülteciye ve elbette ki büyük ekonomik kayıplara sebep olmaya gebedir.

DENİZ POYRAZ’IN KATLEDİLMESİ

Önceki gün Deniz Poyraz yoldaşımızın katledilmesi ve İzmir il binamıza yapılan silahlı saldırının 4’üncü duruşması görüldü. Önceki gün görülen duruşmada tekrar failleri koruyan, bu saldırının arkasındaki güçlerin açığa çıkmasına engel olan yaklaşımı bir kez daha gördük.

Katliamdan önce partimizi hedef haline getiren söylemler, savcılığın ve emniyetin gerçekleri örtme girişimi, nihayetinde mahkeme aşamasında yargının içine girdiği tutum bu saldırının organize, planlı ve örgütlü olduğunun, katilin devlet içerisindeki bazı güçler tarafından korunup kollandığının en açık göstergesidir. Katil arkasındaki karanlık güçlerden aldığı cesaretle saldırgan tutumunu mahkeme salonunda da sürdürüyor, Deniz Poyraz’ın ailesine ve avukatlara hakaretlerde bulunuyor. Oradaki duruş sadece katil Onur Gencer’in duruşu değil ona tetiği çektiren güçlerin duruşu olduğunun farkındayız.

Önceki gün görülen duruşmada yeni bir saldırı girişimi devreye sokuldu. Duruşma başlamadan önce yapılan basın açıklaması sırasında, eli silahlı bir kişi elini kolunu sallayarak adalet talep eden arkadaşlarımızın bulunduğu alana kadar girdi. Söz konusu kişinin adliye önüne gelerek ‘Hepinizi tarayacağım’ dediği duyuldu. Eli silahlı kişi adliye binasının kapısına gelene kadar güvenlik güçleri müdahale etmedi. Duruşmadan bir gün önce vekil arkadaşlarımıza adliye önünde ki açıklama hedef gösterilerek tehdit mesajları gönderilmişti. Bu konuda ilgililer uyarılmasına ve suç duyurusu yapılmasına rağmen gerekli önlemlerin alınmamasının sebebi nedir? Onca yoğun önlemlere rağmen silahıyla adliye yakınına gelmesini nasıl açıklayacaksınız?

2015 yılından bu yana partimize yönelik saldırıların mekanı değişti, tarihi değişti, şekli değişti ama faili değişmedi. Failler her fırsatta partimize iftiralar atanlardır. Failler partimize yargı kumpasları kuranlardır. Failler her ağzını açtığında partimize hakaret edenlerdir. Ancak değişmeyen bir şey daha var. O da tüm kumpaslara, katliamlara, tutuklamalara rağmen partimizin dimdik ayakta duruşudur. Buradan bir kez daha tekrar ediyoruz. HDP, 6 milyon oy almış bir partidir. HDP ülkede her kesimin hakkını savunan, herkes için demokrasi, adalet mücadelesi veren bir partidir.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

İstanbul Sözleşmesinin yürürlükten kaldırılmasının iptaline ilişkin partimizin de aralarında olduğu birçok kurum, baro, sivil toplum örgütü, kadın örgütü ile siyasi partinin açtığı dava, Danıştay tarafından reddedildi. Erkek yargı, adeta kadınların katline ferman çıkaran bir karara imza attı. Danıştay’ın davayı reddetmesi Türkiye’de yargının iktidarın politikalarına onay mercii olduğu, gerçek bir adaletin değil erkek adaletin işlediğini bir kez daha gözler önüne serdi.

İstanbul Sözleşmesi biz kadınların mücadelesiyle kazanılmış en büyük kazanımdır. Bu konuda son sözü ancak biz kadınlar söyleriz. HDP olarak Danıştay’ın verdiği hukuksuz kararı tanımıyoruz, kabul etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesinin etkin uygulanması için şimdiye kadar kadın örgütleriyle birlikte alanlarda meydanlarda, mecliste mücadele ettik, etmeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesini tek adamın insafına bırakmayacağız.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

Haziran ayına ait bütçe gerçekleşmeleri açıklandı. 31 Milyar TL’lik bir bütçe açığı ortaya çıktı. AKP iktidarının hiçbir hesabının ve ekonomi beklentisinin tutmadığı gibi, tahmin ettiklerine yüzde 50 oranında dahi yaklaşamadıkları gibi bütçe hesabı da tutmamış, Haziran ayının son günlerinde bir ek bütçe kanun teklifi meclise getirilmişti.

Bu açıklamada ortaya çıkan en önemli konu ise Kur Korumalı Mevduat Sistemine 4 ayda ödenen miktarın 37 milyar TL’yi aşmasıdır. 37 milyar TL, Türkiye’nin hazinesinin planlı bir gasp ile soyulmasının, AKP iktidarı eliyle servet transferi yapılmasının, bütçenin halkın cebinden yandaşa aktarıldığının en somut karşılığıdır. Döviz kurlarını dizginlemek için ortaya koydukları bu gasp sistemi dövizi yeni rekorlar kırdırmaya devam etmektedir. Bu sistemden de yandaşları kazanmaya devam ediyor. Bu kazananlar arasında emekçiler, kadınlar, gençler, öğrenciler yok!

AKP’nin Genel Başkanı bir akıl tutulması hali içerisinde son kabine toplantısı sonrası önce; ‘KYK borcu için faiz ödeyen hiç kimse yoktur’ dedi. 1 dakika sonrasında; ‘KYK borçlarından 26 milyar TL’lik faizi siliyoruz’ dedi. Bir yanda hazineden akrabaya, eşe, dosta hibe edilen 37 milyar TL’lik Kur Korumalı Mevduat Sisteminin kar dağıtımı, diğer yandan 26 milyar TL’lik ‘faiz’in silinmesi. İşte AKP iktidarının tercihleri, kimleri öncelediği, AKP ile kimlerin kazandığı, kimlerin kaybettiğinin açık resmi! 6 ayda Kur korumalı Mevduat için ödenen haybeden 37 milyar TL ve ödenmeye yıl sonuna kadar devam edilecek 100 milyar TL’yi aşkın maliyet ile KYK borçlarının faizleri tamamen silinip, gençlere istihdam sağlanması gerekir iken, EYT mağduriyeti giderilmesi gerekir iken AKP’nin tercihi bellidir.

Bu tercihler, bu politika anlayışı Türkiye’yi bilinçli bir şekilde soymanın meşru hali içerisinde gerçekleşmektedir. Ancak HDP olarak verdiğimiz sözü tekrar hatırlatmak istiyoruz. Kur Korumalı Mevduatın Hazineye maliyeti sorumlularından rücu ettirilecek ve öğrenciler için, gençler için, kadınlar, çiftçiler kısacası bu ülkenin emekçileri için harcanacaktır. Bunun sözünü veriyoruz.”

ANFNEWS

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir