İşçi sınıfı artık sizi tanıyor, ne yapsanız nafile!

Çankaya Belediye emekçilerinin “Hepimizin Başarısı” başlıklı açıklaması üzerine DİSK Genel-İş TİS Daire Başkanı Çetin Çalışkan twitter hesabından işçileri karalayan paylaşımlar yaptı. Çankaya Belediyesi emekçileri de bunu, “Sizler nerelerdeydiniz Çetin Çalışkan?” başlıklı soru-cevap metniyle yanıtladılar.

İşçilerin kendi aralarında bütünlük/örgütlülük sağlayıp birbirlerine kenetlenmeleri tıpkı patronlar gibi işçi düşmanı sendika yönetimlerinin de hoşlarına gitmez.

Çünkü işçiler kendilerine reva görülene, işbirlikçi/çürümüş sendikal anlayışa, sendikacılık kisvesi altında bir makam bir iş, bir meslek haline getirilmesine karşı doğruluyorlar. Bu uyanış, sınıf çıkarları doğrultusunda taban örgütlülüğü yaratılmasının başlangıcıdır. DİSK Genel-İş Sendikası TİS Daire Başkanı Çetin Çalışkan’ın zoruna giden budur! Çankaya Belediyesi emekçilerinin mücadelelerini kırmaya, karalamaya dönük paylaşımları kişisel twitter hesabından bu nedenle yapmıştır.

İşçiler, hem üyesi oldukları sendika şubesini hem de genel merkezi haklı olarak göreve çağırmaktadır.

Bunun için iki gün önce Anakara-Ulus’ta bulunan DİSK-Genel İş Genel Merkez yöneticileri ile görüşmek ve göreve çağırmak için gittiler, görüşme taleplerini kendilerine mail ve telefonla daha önce iletmişlerdi. Fakat Genel-İş Genel Merkezdekiler işçiler gelmeden kapıları kilitleyip ortadan kayboldu. Dolayısıyla görüşme gerçekleştirilemedi. Bunun kamuoyuna yansıması, sosyal medyada paylaşılması DİSK-Genel İş yöneticilerinin hoşlarına elbette gitmedi.

Çankaya Belediye emekçilerinin “Hepimizin Başarısı” başlıklı açıklaması üzerine DİSK Genel-İş TİS Daire Başkanı Çetin Çalışkan twitter hesabından işçileri karalayan paylaşımlar yaptı. Çankaya Belediyesi emekçileri de bunu, “Sizler nerelerdeydiniz Çetin Çalışkan” başlıklı soru-cevap metniyle yanıtladılar.

Çetin Çalışkan’ın, işçilerin mücadelesini kırmaya ve karalamaya yönelik paylaşımlar, açıklamalar yaparken işi fazlasıyla kişiselleştirdiği de görülmektedir. Mücadele ve mücadele organları kişilerin tekelinde değildir. O organları, kurumları hiçleştirenler oralarda kalamayacaklarını bilmek zorundadır. Kişiler, isimler gelip geçicidir kalıcı olan ise sınıfsal zeminde yapılan mücadeledir.

Adının başında kocaman “DEVRİMCİ” yazan DİSK’in içinde bulunduğu sendikal çürümüşlüğü anlatmak için çok söze gerek olduğunu sanmıyoruz. Ayrıca çok uzağa gitmeye de gerek yok. Pandemi başladığından bu yana geçen süreci yakından takip edenler işçi sınıfının ne kadar çaresiz bırakıldığını ve sendikalarının bu konuda parmak sallamaktan öteye gitmediğini çok açıklıkla görebilirler.

Yine son TİS süreçlerini takip edenler Kadıköy, Ataşehir, Kartal, Maltepe vb. belediyelerinde işçi iradesine rağmen satış sözleşmelerini nasıl imzaladıklarını görmüşlerdir. Keza satış sözleşmesini kabul etmeyen işçi temsilcilerinin işten atılmaları, sendika içindeki görevlerine son verilmesi de tarih sayfalarına DİSK Genel-İş tarafından sınıfa ihanet olarak kazınmıştır.

Ankara’ya gelecek olursak, çok farklı bir tablo göremezsiniz.

Çankaya Belediyesi emekçileri, 1 yıl önce de düşük zam için iş bırakmış ve Genel-İş TİS görüşmelerini bir gece vakti kapalı kapılar ardında imzalayıvermişti. İşçiler ise bu satışa karşı tepki göstererek iş bırakma direnişine devam etmişlerdi. DİSK Genel-İş Sendikası TİS Daire Başkanı Çetin Çalışkan’a, “Bu imzaları sendika genel merkezi adına kimler atmıştı acaba” diye soralım.

Ardından da iş bırakma direnişine öncülük ettiği düşünülen işçilerin bazılarının bir günlük bazılarının iki günlük yevmiyeleri kesilmiş fakat işçilerin üyesi olduğu –hatta iş bırakma eylemini güya birlikte devam ettirdikleri- Genel-İş 1 Nolu Şube’nin bu durum karşısında gıkı bile çıkmamıştı.

Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Uzun zamandan beri işçiler arasında bu sendikal çürümüşlüğe karşı sessiz, kendi içinde tepkiler vardı, taban örgütlülüğü tartışmaları yapılıyordu. DİSK Genel-İş TİS Daire Başkanı Çetin Çalışkan’ın, işçilerin adım atmaya başladıkları bu taban örgütlülüğünü oluşturma çabalarını devletin diliyle karalama, yaftalama ithamları işte tam da burada devreye giriveriyor.

Neden? Çünkü DİSK ve ona bağlı sendikaların artık işçilere güven vermediği ve taban örgütlülüklerinin yaratılması gerektiği bilinci bütün engellere rağmen oluşmaya başladı ve saltanatları tehlikeye giriyor. Tabii ki bunu ne patronlar ne de onların işbirlikçileri ister. İşçi aidatlarıyla saltanat sürenler sadece sendika üyeliğini örgütlülük olarak yıllarca yutturdukları için şimdi geri tepmeye başladığında sopa göstermeye başlıyorlar. Çetin Çalışkan’ın yaptığı tam da budur!

İşçilerin taleplerini, eylemlerini haberleştiren devrimci basına karşı düşmanca tutum içine girerek işçileri yalnızlaştırma çabasına da girmiştir Çetin Çalışkan… Bu da işçileri devrimci basından uzaklaştırarak seslerinin duyulmasını engellemek, yalnızlaştırmak ve devlet ağzıyla terörize etme girişimidir.

Başarılı olur mu? Bunun cevabını Ankara’da Çankaya Belediyesi emekçileri verecektir. Hep beraber göreceğiz ilerleyen günlerde.

Sadece şunu söylemek istiyoruz: 49. yılında Kemal Türkler’in mezarı başında DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu “Kemal Türkler işçi sınıfının önünde yürümeye devam ediyor” demişti. Evet Kemal Türkler işçi sınıfı mücadelesine yol gösteriyor olabilir ancak siz o yolun takipçiliğinden çoktan çark ettiniz ve düzen içileştiniz. Sınıf mücadelesi ve işçi sınıfı bunların hiçbirini unutmayacak, bunların hesabını er geç soracaktır!

Zehra Çaldağ

ALINTERİ

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir