Pınar Gültekin kararına tepki: Direnişten başka çaremiz yok

ANKARA – Pınar Gültekin’i katleden Cemal Metin Avcı’ya haksız tahrik indirimi uygulanarak 23 yıl hapis cezası verilmesine tepki gösteren üniversite öğrencileri, erkek yargıya ve düzene karşı birlikte mücadele etme çağrısında bulundu.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir gecede çıkardığı kararname ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının alınması sonrasında 400’ü aşkın kadın katledildi. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için kadınların Danıştay’da açtıkları davalar sürerken, yargının yürüttüğü cezasızlık politikası ise erkeklere indirim olarak dönüyor. Muğla’da 21 Temmuz 2020’de üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i katlettiği ortaya çıkan Cemal Metin Avcı’ya, Muğla 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında haksız tahrik indirimi uygulanarak 23 yıl hapis cezası verildi. Kadınlar ülkenin dört bir yanından karara tepki göstermek ve protesto etmek amacıyla sokaklara çıkarken, kararın kabul edilemez olduğu vurgusu ise yükseliyor.

Ankara’daki üniversite öğrencileri de karara tepkilerini dile getirdi.

Üniversiteli Feminist Kolektif (ÜFK) üyesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi son sınıf öğrencisi Leyla Mavili, yaklaşık 2 yıldır süren davanın 13 duruşmasında da katil yerine Pınar’ın yaşam tarzının sorgulandığını ifade etti. Katilin ağzından çıkan her şeyin gerçek kabul edilmesine tepki gösteren Leyla, “Katledilmiş bir kadının hatırasına bile saygı gösterilmeden arkasından onlarca şey konuşuldu. Buna çok defa şahit olduk. Katledilen kadının hayat tarzı sorgulanıyor ve katile bir sebep aranıyor. Evliymiş, o gece orada ne işi varmış, içki içmiş, sevgilisi varmış… O kadar çok sebep aranıyor ve bulunuyor ki, geçtiğimiz 13 duruşmada da Pınar için aynısını gördük” diye belirtti.

‘Direnişten başka çaremiz yok’

Erkeklik hali ve erkek yargının normalinin bu olduğunu kaydeden Leyla, katilin erkek yargı tarafından korunduğunu belirtti. AKP’nin makbul kadınları olmayacaklarının altını çizen Leyla, “Erkek yargı AKP işbirliği ile ‘Madem makbul koşullarda yaşamıyorsunuz o zaman sonucunuz bu olur’u göstermeye çalışıyor. Onlara inat öyle yaşamayacağız ve buna rağmen katledilmeyeceğiz. Ben katledilen kadın arkadaşımın yaşam hakkını da savunacağım. Kadınların katledilmesi, yaşamlarının sorgulanması bize direnişten başka çare olmadığını gösteriyor. Direnişten, omuz omuza olmaktan başka çaremiz yok” şeklinde belirtti.

‘Bu ülkede yargıya, devlete güven yok’

Hukuk sistemine değinen Leyla, 6284 sayılı yasanın hala yürürlükte olmasına rağmen kullanılmadığını ifade etti. Cins kırımının yasalara rağmen çok kolay bir şekilde gerçekleştiğine vurgu yapan Leyla, geçtiğimiz aylarda kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair Meclis’te kabul edilen kanun teklifini hatırlattı. Kanun teklifinin maddelerinin uygulanacağına dair güven olmadığını kaydeden Leyla, “Bugün bu ülkede yargıya, devlete güven yok. O nedenle onların çıkardığı bir yargı paketinin kadınların lehine, cins kırımını durduracağına yönelik kimsenin inancı yoktu. Nitekim haksız tahrik indirimini de tabii ki uygulayacaklar çünkü erkekleri koruyup, kollamak zorundalar. Kadınları durdurmanın tek çözümü kendilerince şiddete başvurmak” dedi.

‘Örgütlenerek erkek düzene karşı çıkmalıyız’

Fail Cemal Metin Avcı’nın avukatının duruşmada korkunç bir savunma yaptığını da aktaran Leyla, bu cüreti erkek yargıdan aldığını ifade etti. Erkeklerin AKP’ye sırtını yasladığını sözlerine ekleyen Leyla, “Örgütlenip mücadele vermek zorundayız. Direnişten başka çaremiz yok ve bu yaşam hakkı mücadelesi. Yaşamak için mücadele veriyoruz. Bireysel olarak kurtuluşumuz yok. Omuz omuza olmadığımız müddetçe güvende değiliz. Örgütlenerek erkek düzene karşı çıkmalıyız” ifadelerini kullandı.

‘Yaşam hakkının elinden alınmasının bir sebebi olduğunu savunuyorlar’

ÜFK üyesi ve Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2’nci sınıf öğrencisi Güneş Yılmaz da failin cezasızlıkla ödüllendirildiğini ifade etti. Türkiye’de bu davalara artık alıştıklarını kaydeden Güneş, “Her duruşma öncesi ‘Acaba bugün eril yargı bizi şaşırtacak mı?’ diye düşünüyoruz ama maalesef şaşırtmıyor. Davanın en başında bazı makam sahiplerinden Pınar’ın ailesine davadan geri çekilmesi teklifi yapıldı. Dava sürecinin uzatılabilmesi için Pınar’ın telefon kayıtları isteniyor. Eğer bir makam sahibi tanıdığınız yoksa bu ülkede hak ve adalet arayışına giremiyorsunuz çünkü sonuç bu oluyor. Failin failliği değil de hayatta kalanın yaşam koşulları sorgulanıyor. En temel hakkımız olan yaşam hakkımızın elimizden alınabilmesi için bir sebebin var olabilme ihtimalini tartışıyorlar. Yaşam hakkının elinden alınmasının bir sebebi olduğunu savunuyorlar” sözlerine yer verdi.

‘Birlik halinde mücadele etmemiz gerekiyor’

Yaşadıkları koşulların en temel hakları olan yaşam hakkına dair mücadele verilmesini gerektiren koşullar olduğunun altını çizen Güneş, her yerde seslerini duyurmaya çalıştıklarını belirtti. Pınar Gültekin davasında yargının da çelişki içinde olduğunu söyleyen Güneş, “Savcı ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle mütalaa hazırlarken, hakim müebbeti bile geçtik 23 yılla faili cezasızlıkla ödüllendirdi. ‘Kravat taktı, takım elbise giydi, şıktı’ gibi sebeplerle indirim alıyorlar. Bunun sebebi de düzen. Biz de bu sisteme karşı hayatta kalmaya çalışıyoruz. Karşımızda duran yargı eril ve erkek şiddetini buram buram hissettiren bir yargı. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, sokaklara inmemizi gerektiren bir mesele. Çünkü İstanbul Sözleşmesi yaşam hakkımızı güvence altına alan bir sözleşme. Ezilen ve ayrıştırılan tüm kesimler olarak birlik halinde mücadele etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

Safiye Alagaş

JINNEWS’TEN not: 16 Haziran’da tutuklanan müdürümüz Safiye Alagaş serbest bırakılıncaya kadar, yaptığımız haberlerde imzasını kullanmaya devam edeceğiz.

JINNEWS

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir