Tuncer: Kobanê inşa kampanyası ‘Rojava devrimini savunun’ diyor

“Beraber savunduk beraber inşa edeceğiz” kampanyasının Rojava devrimi ve Gezi ayaklanmasının ardından örgütlendiğini dile getiren SGDF Eşbaşkanı Yaren Tuncer, sosyalist gençlerin devrimci görevlere sırtını dönmeyerek bu görevleri üstlendiğini vurguladı. Gezi’nin ruhunu Rojava devrim topraklarına taşımak, halklar arasında bir köprü inşa etmek için kampanyayı örgütlediklerini ve bu perspektifle yola çıktıklarını söyleyen Tuncer, “Ölümsüzleşen 33’lerimiz devrim hedefiyle yola çıktı. Kampanya bugün bize şunu söylüyor, Rojava devrimini savunun, boğulmasına izin vermeyin” dedi.

Gezi’nin çocuklarının yarattığı direnişle Rojava devrimini birleştirmek için sosyalistlerin çağrısıyla yola çıkanlara yönelik katliamın üzerinden 7 yıl geçi. “Beraber savunduk beraber inşa edeceğiz” şiarıyla Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) öncülüğünde yürütülen kampanya binlerce kişide karşılık buldu.

Kimisi barbar IŞİD çetelerinin yakıp yıktığı bir kenti yeniden inşa etmek için, kimisi savaş gölgesinde yaşayan çocuklara park yapmak için, kimisi “dayanışma ezilenlerin inceliğidir” diyerek başka topraklara gidenlere ekmek yapmak, yemek pişirmek için, kimisi ise devrimi solumak için yollara düştü.

Urfa’nın Suruç ilçesinde bulunan Amara Kültür Merkezi’nde yaşanan canlı bomba katliamında 33 düş yolcusu ölümsüzleşti. Yoldaşları onların mücadelesini yedi yıldır sokaklarda alanlarda bayraklaştırdı. Sokaklarda, mahkeme salonlarında sürdürdükleri Suruç için adalet mücadelesini, herkes için adalet talebiyle birleştirerek büyüttü.

Düş yolcuları bu yılda düzenlenecek eylem ve etkinliklerle anılacak, düşlerini gerçek kılmak için başlattıkları mücadele büyütülecek.

‘ROJAVA DEVRİMİ ARDINDAN GEZİ AYAKLANMASI PATLADI’

SGDF Eşbaşkanı Yaren Tuncer ile kampanya sürecini, dönem bakımından kampanyanın önemini, bugün ile güncelliğini konuştuk. Tuncer, kampanyayı anlamak için dönemin siyasi ve politik atmosferini iyi anlamak gerektiğinin altını çizdi. 2012 yılının 19 Temmuz’unda halkların Rojava devriminin zaferine gözlerini açtığını, Kürdistan’ın dört parçasında ve Türkiye’de devrimci durum yaşandığını hatırlatan Tuncer, 2013 Haziran’ında da Gezi ayaklanmasının patladığını kaydetti.

‘KAMPANYANIN BİR YÜZÜ GEZİ DİRENİŞİ BİR YÜZÜ KOBANÊ SAVUNMASI’

“Kobanê inşa kampanyasının yaratıcılarının temel aldığı bir madalyon varsa bir yüzü Gezi ayaklanması diğer yüzü ise Rojava devrimi ve barbar IŞİD çetelerine, emperyalist saldırılara, işgalci sömürgeciliğin saldırılarına karşı Kobanê savunması” diyen Tuncer, kampanya ile Gezi’nin çocuklarını Kobanê cephesinde savaşan çocuklarla buluşturmak istediklerini dile getirdi.

‘ROJAVA DEVRİMİNİ KENDİ DEVRİMİMİZ OLARAK GÖRDÜK’

Kobanê’yi savunmak için Türkiye ve dünyanın birçok noktasından insanların akın akın Kobanê’ye gittiğini hatırlatan Tuncer, bunun sadece enternasyonal bir dayanışma değil aynı zamanda devrimi savunma görevi olduğunu da ekledi. Tuncer, “Bu yüzden Rojava devriminin kendisi ve kazanımları, kendi kazanımımız ve devrimimizdi. Biz Rojava devrimini böyle gördük” ifadelerini kullandı.

‘BİZİ KOBANÊ’YE GÖTÜREN ŞEY DEVRİM HEDEFİMİZDİ’

Bir sınırsızlık duygusu ve pratiğiyle bu siyasi gelişmeler ışığında Kobanê inşa kampanyasını yürüttüklerini söyleyen Tuncer, “Esasında Kobanê’ye bizi götüren, o yolculuğa çıkaran şeyin kendisi, devrim hedefimizdi! Birleşik devrim gerçekliği, Türkiye-Kürdistan bölgesel devriminin zaferini yaratma ve o devrimi kazanma isteğinin kendisi aslında bizi o yolculuğa çıkardı” dedi.

‘YAZ KAMPI YERİNE DEVRİM TOPRAKLARINA GİTMEYİ HEDEFLEDİK’

Bunların yanı sıra AKP’nin saldırılarının da gittikçe arttığını söyleyen Tuncer, bu saldırılara karşı gençlik hareketinin devrimci savaşla buluşma isteğiyle dolu olduğunu belirtti. SGDF’nin bu devrimci göreve sırtını dönemeyeceğinin altını çizen Tuncer, şöyle devam etti: “Birçok devrimci örgüt nitelik yükseltmek için yaz kampları düzenler. Bizim de yaz kamplarımız oldu. Ancak o dönem yaz kampına gitmek yerine IŞİD’in yakıp yıktığı bir kenti yeniden inşayı, kendi kaderini eline alan Kürt halkıyla dayanışmayı, bir kadın devrimi olan Rojava devrimi deneyimini bu topraklara taşımak ve dayanışma köprüsü inşa etmeyi önümüze aldık.

“Faşizmin çizdiği sınırlar vardı, fakat Rojava devrimi bu sınır hattının dışındaydı. Rojava devrimiyle buluşmanın, dayanışmanın kendisinin sınır tanımayacağını ve son derece meşru olduğunu biliyorduk. Rojava devrimiyle buluşmak, Kobanê halkıyla dayanışmak ve orayı güçlendirmek için geniş bir biçimde örgütledik kampanyayı.”

Kampanyayı başlatmalarının ardından çok sayıda insanın başvuruda bulunduğunu, gidemeyecek yüzlerce insanın da maddi, manevi destek sunduğunu aktaran Tuncer, herkesin görev alabileceği farklı işler çıkardıklarını söyledi. Tuncer bunları şöyle sıraladı: “İnşaatta çalışmak, çocuklara ders vermek, sportif faaliyetler örgütlemek, kültür-sanat etkinlikleri düzenlemek, temel ihtiyaçların giderilmesi için çalışmalar yapmak.” Kampanyayı başlattıktan sonra düzenledikleri toplantılarda pek çok öneri yapıldığını ve kampanyanın bu şekilde zenginleştirildiğini belirten Tuncer, kampanyaya çok sayıda insanın temas ettiğini söyledi.

‘KAMPANYANIN BUGÜNKÜ KARŞILIĞI; DEVRİMİ SAVUNUN’

Tuncer, “Beraber savunduk beraber inşa edeceğiz” kampanyasının bugünün karşılığını ise şu sözlerle özetledi: “Suruç katliamının üzerinden 7 yıl geçti. Rojava devrimini boğma hedefi egemenler bakımından hala baki. İşgalci sömürgeciliğin Rojava’ya dönük saldırganlığında devrimi boğma hedefiyle hareket ettiğini görmemiz gerek. Çünkü Rojava devrimi egemenler bakımından ciddi tehdit. Esasen bu saldırılara karşı durmalıyız. İlla orada olmaya gerek yok. Türkiye, Avrupa, Kürdistan bulunduğumuz her yerden politik eylem ve etkinliklerle, sözümüzü yükselterek, dayanışmayı örgütleyerek bu saldırılara karşı durabiliriz. Bugün esasen Kobanê inşa kampanyasını örgütleyen, Suruç’a giden ve ölümsüzleşenlerin bize çağrısı budur; Rojava devrimini boğmak isteyenlerin önüne barikat kurun, devrimi savunun, boğdurmayın!”

‘ADALET ÇAĞRIMIZ HALKLARADIR’

7 yıldır yürüttükleri adalet mücadelesinde karşı karşıya kaldıkları adaletsizlikleri hatırlatan Tuncer, adaleti mahkeme salonlarında aramadıklarını da söyledi. Sokak sokak mücadele yürütürken mahkeme salonlarında da gerçeklerin ortaya çıkması için çabaladıklarını dile getiren Tuncer, “Bu katliamı tertip edenler ve örgütleyenler elbette failleri yargılayamaz. Bunun başından beri farkındayız. Adalet talebinin kendisini bu toprakların işçi sınıfına, emekçilere, kadınlara, LGBTİ+’lara, Kürt halkına, Alevilere bir çağrı olarak yapıyoruz. ‘Gelin Ankara için, Suruç için, Amed için, Berkin için, yoksulluğa, adaletsizliğe, sefalete karşı; Cumartesi Anneleri için, faili meçhuller için, hasta tutsaklar için adalet arayalım’ diyoruz. Çünkü adalet talebini gerçekleştirebilecek tek kuvvetin biz yani işçi-emekçiler, halklar olduğunun farkındayız. Ve biz bu bilinçle yedi yıldır adalet mücadelesini örgütlüyoruz” dedi.

‘BU MÜCADELEYİ BİRLİKTE YÜKSELTELİM’

Adelet mücadelesini halklarla yürüttüklerinin altını çizen Tuncer, Suruç katliamının 7. yılında sokak sokak yapılacak eylem ve etkinliklere katılma, anmaları birlikte örgütleme ve adalet talebinde yanlarında olunması çağrısını yineledi.

ETHA

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir