Diyarbakır Baro Başkanı Eren: Öcalan’a yönelik avukat yasağına cevap alamadık

DİYARBAKIR- Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, İmralı’da süren avukat yasağına karşı baronun Aralık 2021’de yaptığı başvurunun yanıtlanmadığını belirterek,  “Maalesef Adalet Bakanlığı’ndan bugüne kadar yazılı başvurularımıza cevap alamadık” dedi.
Diyarbakır Barosu bir süredir ırkçı grupların hedefinde. Özelikle Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zaxo kentine bağlı Perex köyünde sivillere yönelik katliamı kınadıkları ve PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde süren tecritte ilişkin bulundukları girişimlerin ardından tehdit ve hedef göstermeler arttı. Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, tehdit ve hedef göstermelerinin Kürt sorunundaki güvenlikçi politikalardan ayrı ele alınamayacağını ifade etti.
‘BARONUN TARİHİ TUTUMU VAR’
Eren, Diyarbakır Barosu’nun haksızlıklara karşı tarihi bir tutuma sahip olduğunu, bu anlamdaki çalışmaların iktidarı rahatsız ettiğini, bundan dolayı da tehdit ve hedef göstermelerin yaşandığını söyledi. Eren, “Diyarbakır Barosu’na yönelik geçmişten gelen iktidar tutumu, bugün de kendisini yeniden bu soruşturmalarla gösterdi” dedi.
‘KÜRT SORUNUNDAN BAĞIMSIZ DEĞİLDİR’
Hedef gösterilmelerinin Kürt sorunundan bağımsız olmadığını vurgulayan Eren, bölgede yaşanan hak ihlallerin ya da hukuksuzlukların temelinde Kürt sorunun yattığını, saldırıların sadece 10 yıllık bir mesele olmadığının altını çizdi. Eren, “1990 yıllardan beri özellikle bölgede yaşanan ağır insan hakları ihlalleri Kürt meselesinden ayrı düşünülecek olaylar, olgular değil. Bu anlamıyla bu tür ihlallere yönelik Diyarbakır Barosu gerek hukuki gerekse de kurumsal kimliğinin tutumuyla karşı bir duruş gösterdi. Başvurduğu hukuki yollar ya da bu konuda yapmış olduğu değerlendirmeler her zaman rahatsızlık uyandırdı” diye konuştu.
‘KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ MESELESİ’
Eren, Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün aynı zamanda ağır hak ihlalleriyle toplumsal sorunların kaynağı haline geldiğini vurgulayarak, şunları dile getirdi: “Ne zaman ki sorunun salt güvenlikçi politikayla çözümü konusunda bir anlayış ortaya çıktı, yaşam hakkı ihlalleri ve hak ihlalleri de arttı. Bu bağlamda; bizim gibi hukuk örgütlerine, sivil toplum örgütlerine daha çok iş düşmeye başladı. Bu hak ihlallerine karşı ses çıkartmak, hukuki yollara başvurmak maalesef bu da güvenlikçi politikalarla meseleye bakan iktidarları ve bürokratik yapıyı rahatsız ediyor. Hedef göstermeler ve soruşturma tehdidin altında da Kürt meselesinin çözümsüzlüğünün yattığını söyleyebilirim.”
‘AKTÖRLER ROLÜNÜ OYNAMALI’
“Kürt sorunun çatışmasız, şiddetsiz kalıcı bir çözüme kavuşabilmesi için bütün aktörlerin rolünü oynaması gerektiğine inanan bir kurumuz” diye devam eden Eren, “Diyarbakır barosu olarak, her süreçte şunu söyledik; savaşa, şiddete çatışmaya karşı yaşamı savunan bir kurumuz. Bu tür tarihi toplumsal meselelerde çözümünün diyalogdan geçtiğini, daha çok özgürlükten, daha çok eşit yurttaşlıktan geçtiğine inanan bir kurumuz. Bu anlamda da bu amaca hizmet edecek, sorunun demokratik zeminde barışçıl çözümüne yönelik katkısı olacak her kişinin sürecin içeresinde olacağına inanan bir kurumuz” diye belirtti.
‘AİLE VE AVUKAT YASAĞI HUKUKSUZLUKTUR’
İmralı’da süren hukuksuzluğa da dikkati çeken Eren, Öcalan’ın aile ve avukatlarıyla görüştürülmemesinin hukuki anlamda sorunlu bir mesele olduğunu vurguladı. Eren, “Öte taraftan eğer bir sorunun çözümü açısından rolü ve pozisyonu toplum tarafından ya da meselenin tarafları, aktörleri tarafından önemsenen birinin,  muhakkak sürece katkısı olacak. Kurulacak iletişimin ya da sorunun çözümüne yönelik gerçek bir çözüm iradesi açığa çıktığı zaman, gerçekten herkesin aktör olarak üzerine düşeni yapacağından benim hiçbir kuşkum yok. Tabii İmralı süreci geçmişte de var olan bir süreçti ve söylemlerini gerek örgüt üzerinde gerek toplum üzerinde gerekse de devlet tarafından muhataplık konusundaki yaklaşımı daha önce gördük. Bu anlamda da iletişimin, sorunun çözümüne katkı sunacaktır” dedi.
YANIT VERİLMEDİ
Diyarbakır Barosu’nun aile ve avukat görüşleri engellenerek tecrit uygulanan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde kalan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş için Adalet Bakanlığı’na  Aralık 2021’de yaptıkları başvuruya ilişkin de konuşan Eren, “Bu temelde Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunduk. Aynı zamanda gerek aile fertlerinin gerek avukatların yaşadığı kaygıyı dile getirerek Diyarbakır Barosu’nun da bu tür bir görüşmeye hazır olduğunu dile getirdik. Ama maalesef Adalet Bakanlığı’ndan bugüne kadar yazılı başvurularımıza cevap alamadık” dedi.
‘40 YIL DAHA UZATILMAMALI’
Eren, baro olarak Kürt sorunun kalıcı bir çözüme ihtiyacı olduğunu defalarca dile getirdiklerini belirterek şunları söyledi: “Kürt sorunu, son 40 yıldır on binlerce insanımızın ölümüne sebep olan bir mesele. Kürt meselesi aynı zaman Türkiye’nin demokrasi, özgürlükler, ağır ekonomik tahribatının sebebidir. Bu anlamda, biz Diyarbakır Barosu olarak her zaman belirttiğimiz gibi bu meselenin kalıcı bir çözüme ihtiyacı var. Bu meselenin kültürel, siyasal, kimlik boyutuyla çözülmesi gerekir. Bu mesele bir 40 yıl daha çatışmayla sürdürülebilir bir mesele olmamalı. Bu anlamda çözüm niyeti diyalogla olacağına inanıyoruz. Baro olarak çağrımız; bütün aktörlere bu minvalde üzerlerine düşen sorumluluğun yerine getirmeli ve katkı sunmalı.”
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir