İbrahim Çiçek yazdı | 2021’in emekçi sol harekete meydan okuyan gerçekleri

2021’in girişini hatırlayalım. İlk akla gelen Boğaziçi gençliğinin kitlesel direnişi oluyor. Boğaziçi direnişinde kitlesellik ve kitle kararlılığını, siyasal yaratıcılık, yüksek öğrenim gençliğinin siyasal cüret ve enerjisini gördük. Toplumun direnen bütün kesimlerine umut, cesaret ve enerji verdi. Boğaziçi çıkışı faşist şeflik rejimine karşı aktif savunmanın çarpıcı bir örneği oldu.

Gökhan Güneş’in kaçırılıp kaybedilmesi girişimine, faşist saray rejiminin kaybetme politikasına karşı birleşik tarzda geliştirilen ve amacına ulaşan antifaşist direniş 2021’in girişinde kendisini hatırlatan diğer bir gerçekliktir. Gökhan Güneş’in faşizmin elinden çekip alınması birleşik mücadelenin bir başarısıdır. Gökhan Güneşi söküp alma çizgisi, öncülerin siyasi refleksi, cüreti, faşizme karşı birleşme, devrimci sahiplenme ve dayanışma bakımından değerlidir. Bu siyasi çarpışma faşist diktatörlüğe karşı aktif savunmanın çarpıcı bir başka örneğidir.

2021’in girişine baktığınızda 4 Şubat’ta Kadıköy’de Birleşik Mücadele Güçleri’nin (BMG) kuruluşunun ilanı kendisini güçlü biçimde gösterir. Orada devrimci öncülerin bütün bir 2021’i etkileyen devrimci kararlılığını görebiliriz. 8 Mart, Newroz, 1 Mayıs, gençlik örgütlerinin “Suruç için adalet, herkes için adalet” kampanyası aktif savunma çizgisindeki politik çarpışmalardır. Kasımdaki geniş anlamda öncü güçlerin gösteri ve protestoları da öyledir. Kasımdan dönüp 2021’in girişine baktığımızda, emekçi sol hareketin kitle ajitasyon alanının genişlediğine, öncülerin kararlılık ve inisiyatiflerinin artışına, aktif savunma yöneliminin belirginleştiğine tanık oluruz. Kasımdaki yoksulluğa karşı öncülerin fiili meşru eylem ve etkinlikleri 4 Şubat’ın, yani BMG’nin ne kadar gerekli ve acil bir ihtiyaç olduğunu da doğrulamıştır.

***

Bütün diğer yıllar gibi 2021’de tarihsiz bir yıl değil. Herhangi bir yılı ancak “kendi” tarihi içerisinde kavrayıp çözümleyebilirsiniz. Çarpışan kuvvetlerin karşılıklı pozisyonlarını, kuvvet ilişkilerini mücadele ve çatışmanın gelişiminin izini sürmeniz gerekir.

İster ekonomik sendikal, sosyal, akademik, cins özgürlükçü ya da ekolojik taleplerle isterse de siyasal sorun ve taleplerden gelişen mücadeleler bakımından olsun süreç panaromik olarak ezenler ile ezilenler arasındaki, yönetenlerle yönetilenler arasındaki mücadele şeklinde soyutlanabilir. Ezilenler bakımından 2021 direngen, güç, moral ve deneyim biriktirilen bir mücadele yılıdır. İşçi mücadelelerinden gençlik mücadelelerine, kadın özgürlük mücadelelerinden adalet mücadelelerine politik öncüler ezilenlerin mücadelesinin ön saflarında yürümüşlerdir. Bu gerçeklik 2021’de emekçi sol hareketin durumuna dair değerlendirmelerin zeminidir, temelidir. Gemi azıya almış tasfiyeci faşist devlet terörüne rağmen var olan, kitlelere yönelen, ileriye yürümeye çalışan ve yürüyen, yer yer önemli politik hamleler yapan bir gerçekliktir emekçi sol hareket.

2021, 2015 yazında yürürlüğe sokulan “çöktürme planıyla” başlayan sürecin kitleler bakımından da öncüler bakımından da bir devamı ve son dönemi olarak kavranabilir. 2021’i soyut olarak kendi başına değerlendirme girişimlerinin ayakları boşlukta kalır, herhangi bir dayanaktan yoksundur.

Antifaşist mücadelenin en kararlı devrimci öncü güçleri, kitlelerin faşist diktatörlüğe karşı aktif savunmaya geçişini örgütlemeye çalışırken, dönem boyunca hiçbir risk almayan, yolu hapishanelerin önünden geçmeyen pasif direnişin de en geri düzeyini sergileyen, hatta belirgin bir şekilde ölü böcek taklidi yapan, durumu idare ederek zaman kazanmaya, dönemi atlatmaya çalışanlar -ki bunlar sosyal şovenizmden etkilenmiş ya da etkisi altındaki çevrelerdir- 2021 yılının sonlarına doğru siyasal yaşam belirtileri göstermeye başladılar! 2021’in ikinci yarısında emekçi sol hareketin reformist cenahındaki bazı partilerdeki siyasi hareketlenme dikkat çekti.

***

2021’de emekçi sol harekette belli eğilimler belirginleşti.
♦ Emekçi sol hareketin devrimci cenahında yer alan yapılardan önemli bir bölümünün Birleşik Mücadele Güçleri olarak fiili meşru mücadele sahasındaki örgütlenmeleri önemli bir hamledir.
♦ Sosyal şoven TKP’nin sözcülüğünü yaptığı TKP, Sol Parti, EMEP’in adını “üçüncü ittifak” koymaya çalıştıkları, bizim tanımımızla “iki buçukuncu ittifak” girişimi kayda değer bir durumdur. “İki buçukuncu ittifak” tanımımız, “Cumhur İttifakı” (faşist şeflik cephesi, 1. ittifak), “Millet İttifakı” (parlamenter restorasyon cephesi, 2. ittifak), halkçı demokratik cephe (2011 HDK ve sonra da HDP’nin kuruluşundan beri Kürt ulusal özgürlük hareketi ile batıdaki sosyalist devrimci güçler arasındaki birleşik mücadele bağlaşması, 3. ittifaktır); “iki buçukuncu ittifak” fantezisi “millet cephesi” ile halkçı demokratik cephe arasında duran eğer mümkün olabilirse, 3. cephenin 2. cepheye yedeklenmesine hizmet edecek parlamentarizm ufuklu siyasi bir atraksiyondur.
♦ Faşizme karşı birleşik mücadelenin gerekliliğini vurgulayan ama birleşik mücadeleyi büyütme konusunda varolan durumlarını değiştirecek hamleler yapmayan, eylem birliklerinin ötesine geçen adımlar atmayan güçler var, TÖP, Halkevi ve diğer parti ve hareketler. Onlar da diğer bir eğilimi meydana getiriyorlar.
♦ Ayrıca kendi içine kapanmış yapılardan da söz edilebilir.
♦ Bir de pratik eylem birlikleri yapmakla birlikte işçi sınıfını temsil etme söylemli kendi merkezli yaklaşım içerisinde olan, antifaşist mücadelenin yaşamsal, ötelenemez siyasi görevlerini yüce sosyalizm adına ihmal edilebilir sayma eğilimi içerisindeki yapılar var.

***

“Emekçi sol hareket” kavramıyla “burjuva sol” ile kesin sınıfsal bir ayrımı koyuyoruz. 2021 emekçi solda derlenip toparlanma, kuvvet biriktirme eğilimi gözlemleniyor. Ama emekçi sol güçlerin örgütlülüğü sınırlı. Birkaç büyük kente sıkışmış durumda. “Durumun” emekçi sol harekete, güncel bir meydan okumasıdır bu. Geride kalan tasfiye saldırısı dönemi kuvvetleri, kadro ve örgütleri aşındırdığı, örgütsel nitelik düzeyini düşürdüğü gerçektir, kadro ve örgütlere nitelik kazandırılması görevleri ihmal edilemez. Ama aynı zamanda zayıf güçlerle bile olsa duraksamaksızın yeni alanlara el atmak, örgütsel çalışma alanlarını genişletmek, örgütlenmeleri yaymak tamamen olanaklı ve gerekli. Burada özellikle genç devrimcilerin kendilerini devrimci bakımdan ortaya koymaları çok önemli.

İdeolojik bakımdan emekçi solun siyasi inisiyatifi, özgüveni, kararlılığı arttı, moral kazandı. Emekçi sol harekette belli tartışmalara yansıyan bir entelektüel canlanma eğilimi de gözleniyor. Diğer yandan 2015’den beri süre gelen sistematik tarzda tırmandırılan faşist devlet terörünün yarattığı tasfiyeci etkilenmelerin yansıması olarak emekçi sol saflarda kendini gösteren karamsar, kötümser yaklaşımlar ve bunları etkisizleştirmek için yürütülecek çalışma ve mücadeleler de oldukça önemli.

Emekçi solda bu bir yıl içerisinde siyasi inisiyatif, enerji ve cüret yükselmesi oldu. Bunu 1 Mayıs’ta da kasım ayı içerisindeki, işçiden emekçiden alıp patronlara verme yoksullaştırma siyasetine karşı kitleselleşmekte olan öncü eylem ve etkinliklerde, yürüyüş ve protestolarda gördük. Emekçi solun kitle ajitasyonu alanı genişledi. Aktif savunma, faşizmi yıkma ve özgürlüğü kazanma isteği ve yönelimi gelişiyor.

2021’de emekçi sol harekete önceki süreçlerin devamı olan belli başlı meydan okumalar varlığını sürdürdü:
İşçi sınıfı ve emekçiler, işsizler ve yoksullar, büyük gençlik yığınları ve halklarımız ile emekçi solun ilişkilenişi zayıflığı, emekçi sol harekete, onu oluşturan tek tek parti ve örgütlere meydan okuyan birinci temel sorundur. 2021’de işçi sınıfı ve ezilenlerin hareketleriyle, büyük kitleleriyle ilişkilenme çaba ve yöneliminin güçlendiği saptanabilir. Emekçi solu oluşturan yapılar talepler bağlamında işçi sınıfı ve emekçilerle bağlı, onların yaşamsal taleplerini sahipleniyor ya da formüle ediyor. Keza onların bütün mücadelelerini destekliyor, bir şekilde yanında, içinde yer alıyorlar. 2021’in işçi direnişlerinin genelinde emekçi sol yapıların etkisi, katkısı, öncülüğü var. Bu ilişkileniş farklı bir düzleme, işçi sınıfı ve emekçilerde, onlara öncüleri olarak yakınlık ve sempati duyma, onların saflarına yönelme düzeyine sıçrayamıyor, yani emekçi sol yapılar önderleşememe sorunu yaşıyorlar. Fakat bu güncel olduğu kadar tarihsel bir durum. Emperyalist küreselleşme evresi ve sosyalist mücadele tarihinin son çeyrek yüzyılının süren koşulları altında devrimci önderliğin açığa çıkartılması sorunudur.

Ayrıca burada “sorun” işçi sınıfına gitmek, emekçilere, ezilenlere gitmek değil, onların mücadele potansiyel ve kapasitesinin açığa çıkartılması olduğu kadar, onların mücadele istek ve yönelimlerinin, çabalarının devrimci bir program ve stratejiye, devrimci önderliğe yöneltilebilmesidir. Sendikalist ya da kitle kuyrukçusu yaklaşımların doğal olarak bu sorunları çözme yeteneği yoktur.

Emekçi sol harekete ikinci büyük bir meydan okuma siyasi düzlemden geliyor; faşizme, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı cepheleşme, birleşik mücadelenin ileri bir düzeye sıçratılması sorunu var. Bu hem bir kitle talebidir, hem de emekçi sol siyasetin mantık ve var oluşunun gereğidir. Faşist diktatörlük-Cumhur İttifakı ve parlamenter restorasyoncu Millet İttifakına karşı bu iki burjuva cephe karşısında sosyalizme açılan işçi-emekçi halk iktidarı seçeneğini, üçüncü cepheyi iktidar seçeneği olarak büyütme sorun ve görevinin başarılabilmesidir bu. Bu bağlamda son on yılda harcanan çabalar katedilen mesafe önemli ve değerli; emekçi sol önceki 30-40 yılda katedemediği kadar yol aldı, ilerledi son on yılda. Baktığını göremeyenler veya görmek istemeyenler ve hatta kasıtlı çarpıtmak isteyenler durumu sanki bu büyük mesafe katedilmemiş gibi sunmak için çabalıyorlar, kötümserlik ve umutsuzluk yayıyorlar. Bu bir yıl içerisinde bile önemli adımlar atıldı, hamleler yapıldı. Birleşik Mücadele Güçleri’nin kuruluşu çarpıcı bir gelişmedir. Kuşkusuz henüz yeterli olmaktan uzaktır, kendi kapasitesini harekete geçirmekte, açığa çıkartmakta zorlanmaktadır. Geliştirilmesi ihmal edilemez acil görevlerin ön sırasında yer alıyor ama atılan adım, yapılan hamle değerlidir, 2021’in bu bağlamda kazandırdığı deneyim ve örgütsel yapılanmada atılan adımlar ileriye doğru yürüyüşün sürdürülebileceği bir birikim ve zemini yaratmıştır.

Emekçi sol harekete üçüncü büyük meydan okuma daha derindeki bir katmandan geliyor. Gerek sosyalizm mücadelesinin yeni tarihsel dönemi gerekse de tekelci kapitalizmin emperyalist küreselleşme evresinin dünyanın çehresini belirleyen iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel koşulları altında devrimci önderliğinin kuruluşuyla veya yeniden yapılanmasıyla ilgili görevleri, devrimci teori, devrimci strateji, program, önderliğin örgütsel yapılanması gibi temel sorunların çözümünü kapsıyor.

Şunu vurgulayabiliriz, bu meydan okumaların, bu karşılaşmaların hemen hiçbiri yeni durumlar değildi. Üstelik bu meydan okumaların kesişme alanları, iç içe geçme boyutları da var. Çözümlerinin etkileşimli olduğunu da güvenle söyleyebiliriz. Devrimcilik, devrimci önderliğin gelişimi, devrimci yol arayışıdır. Tabi ki yol arayışları devrimci önderlik iddiası taşıyanların program ve stratejilerinden başlıyor, günlük pratik politikalar ve örgütlenme çalışmalarına kadar yayılıyor. Fakat bütün bu meydan okumalar 2021’de bir kılıç darbesiyle çözülebilecek sorunlar da değildir. Devrimcilerin ahlayıp vahlayarak dövünmeleri, sızlanmaları gerekmiyor.

Bütün bu meydan okumaları, karşılaşmaları çözecek hazır formüller, reçeteler kimsenin elinde yok. Her kim ki, mühür bende diyor o herkesten önce kendisini kandırıyor demektir. Mühür bende diyenlerin analizleri kaçınılmaz olarak subjektiftir. Asıl olan devrimci öncülerin yol arayışıdır, devrimci yaratıcılıklarıdır.

Kaynak: ETHA