KDP ihanetine karşı kararlı tutum alınmalıdır / Rizgar Zirek

Geçmişte de bazı eylem ve etkinliklerle ihanete karşı tutum ve tavırlar geliştirildi. Bunlar anlamlı ve önemlidir ve yarattığı sonuçlar da olmuştur. Ancak bu konuda eleştirmeyi gerektiren bazı yaklaşımlar da vardır. Yapılan kimi çağrılarda Kürt özgürlük hareketiyle KDP’yi neredeyse aynı kefeye koyan reel ve soyut bir dil kullanılmaktadır. Bu çağrılara, sanki iki kardeşin kavgasına tarafsız bir yerden bakan, kendini dışında gören bir üslup hakim olmaktadır. Oysa hakikatin böyle olmadığı açıktır. Sömürgeci düşmana karşı savaşan, direnen bir güce, düşmanla işbirliği ve ihanet temelinde saldırmaya çalışan bir KDP gerçeği vardır. Bu bir kardeş kavgası,”brakuji” değildir. Özgürlük için direnenler ile halkına ihanet eden iki güç arasındaki bir savaş söz konusudur. Bu gerçeğin vurgulanmaması, çok dolaylı bir şekilde ifade edilmesi yetersizdir, yanlıştır ve aşılması gerekmektedir. Tutum belirlerken gerçeği bu kadar muğlaklaştırmamak, aynılaştırmamak gerekir.

Bu dilin -dikkat edilmezse- farkından olmadan KDP’nin suçunu hafifletmeye ve teşhirini engellemeye dönüşeceği görülmelidir. Aslında her insanımızın, yurtseverimizin, siyasetçi, sanatçı ve aydının KDP’nin bu ihanetini gördüğüne inanıyoruz. O zaman neden bu kadar dolaylı bir dil, alttan alan bir üslup kullanılmaktadır? Bunun iyiniyet ve pozitif kaygılarla yapıldığı bilinmektedir. Ama niyet tek başına yeterli değildir. Kullandığımız dil ve üslubun ulusal çıkarlara sonuna kadar hizmet etmesi ve ihanetin önüne geçmesi gerekmektedir.

Devrimciler, demokratlar, yurtseverler, sanatçı ve aydınlar tarafsız olamazlar. Bir partiyle resmi bir ilişki içinde olmayı, örgütsel yapısı içinde olmayı, veya açık bir taraflılıktan bahsetmiyoruz. Devrimci, demokrat, yurtsever, sanatçı ve aydın olmak özgürlükten, ulusal çıkarlardan, ahlaki ve toplumsal değerlerden yana olmayı gerektirir. Bu anlamda net ve kararlı bir tutumdan, dil ve üsluptan yana olmak gerekir. Bu konuda yapılan kimi açıklamalarda bir zayıflık, yetersizlik olduğunu ve bunun önümüzdeki süreçte gelişecek eylem ve etkinliklerde aşmak gerektiğine inanıyoruz. Şimdi KDP ile çıkacak bir savaştan gerilla nasıl sorumlu görülebilir? Nasıl iki “kardeşin”, iki gücün çatışması olarak ele alınabilir? Bu anlamda ihanetçiye açıkça “ihanet etme” demek gerekir. Çağrılar bu ihaneti yapanlara olmalıdır. Gerilla ve özgürlük hareketi tutumunu net bir biçimde ortaya koymuştur. Ulusal birliğe gelmeyen, düşmanın yanında yer alan, ihanet durumunu derinleştiren KDP’dir. O zaman buna dur demek gerekir, çağrılar bu güce dönük olmalıdır. Hakikate temas etmeyen, hakikati açığa çıkarmayan, hatta muğlaklaştıran, dolaysıyla hedeflenen amaca götürmeyen dil ve üslupların aşılması gerekir.

Önümüzdeki süreçte KDP bu ihanetini daha da geliştirerek sömürgeci düşmanla birlikte gerillaya saldırabilir. Uzun bir zamandır bunun hazırlıklarını yapmaktadır. Bunun önüne belki Kürt ulusal kamuoyunun güçlü sesi ve tutumu geçebilir. Bu nedenle şimdiden her duyarlı Kürt insanı, yurtseveri, devrimci, demokrat ve aydın kesimi bu ihanete karşı tutum almaya yönelmelidir. Buna rağmen KDP bu ihanet savaşına girerse artık açıktan ve her türlü yol ve yöntemle teşhir yapılmalı ve  KDP gücüne karşı mücadele edilmelidir.

Bu ihanet karşısında KDP ve KDP’nin gizli hayranları, şakşakçıları şunu bilmeli ki, ihanet durumu karşısında tutum çağrılarla sınırlı kalmayacaktır! Her türlü eylem ve etkinlikle mücadele edilir. Bunun için bir yerlerden talimat beklemeye gerek duyulmamalıdır. Kürt ulusal kurtuluş ve özgürlük mücadelesine karşı böyle bir ihanetin yaşanması ulus olarak özgür geleceğimizi tehlikeye düşüreceği için hayati önemde görülmeli ve seferberlik ruhuyla harekete geçilmelidir. Böylesi bir durumda yerinde durmak, seyirci durumunda kalmak veya bir iki eylem ve etkinlikle vicdanını rahatlamaya çalışmak oportünizmdir. Ne devrimcilikle ne de yurtseverlikle izah edilebilir.

Son 50 yılda yürütülen mücadele ile ihanet Kürdistan’da her geçen gün hükmünü yürütmüş, Kürdün özgür iradesi galebe çalmıştır. KDP şahsında hortlatılmaya ve Kürdistan’a hakim kılınmaya çalışılan işbirlikçi ihanet çizgisi bir kez daha yenilgiye  uğratılırsa makus talihimiz ve tarihimiz geride kalacak ve özgür bir gelecek umudu ette kemiğe bürünecektir. Buna yetecek gücümüz de kudretimiz de vardır. Düşman zayıf olduğu için bu kadar ihanete muhtaç hale gelmiştir. Yoksa bu soykırımcı devletin işbirlikçi Kürde bile tahammülü olmadığını biliyoruz. Ama zorlandığı, Kürt özgürlük mücadelesiyle baş edemediği için KDP ihanetini kirli bir araç olarak kullanmaya çalışmaktadır.

Devrimci halk savaşı temelinde direnecek ve sömürgeci faşist Türk devletini yenilgiye uğratacağımız günler yakındır. Önder Apo’yu fiziki olarak özgürleştirme ve özgür Kürdistan’da buluşma, kahraman şehitlerimize karşı boynumuzun borcudur. Bunu direnerek, mücadele ederek başaracağımıza inanıyoruz.

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir