Irkçılığa ve Faşizme Karşı… / Ceren Dicle Fırat

 İnkar, imha ve yasaklar temelindeki ırkçılığa, faşizme Karşı  her alanda demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini yükseltelim

Aynur Doğan, Niyazi Koyuncu, Metin- Kemal Kahraman, Apolas Lermi ve Melek Mosso akabinde Mem Ararat’ın Bursa Konseri, ‘’kamu güvenliği’’ gerekçesiyle iptal edildi. Egemenlerin bütün bu  anlayış ve uygulamalarına şaşırmıyoruz. Malumun ilanı ya da ilan edilenin malumudur söz konusu olanlar. Çünkü, normal, doğal, demokratik, son derece meşru ve olağan ne varsa, bütün bunların tam aksi yönünde ellerinde avuçlarında ne varsa bizzat bunlar üzerinden varlık göstermektedirler. Ekonomi başta olmak üzere tüm altyapı ve bunun üzerinden yükselen bütün üst yapı kurumlarını, tekçi faşizm temelinde oluşturan ve bunda ısrar etmekten başka bir gerçekliği olmayan yanlış ve kötü teori ve pratik çizgilerden de herhangi bir beklenti içerisinde olmamak gerekir. Düşman, sadece cana ve mala kastetmekle kalmıyor, aynı zamanda farklı dillere ve kültürlere, fikirlere, sanatlara ve estetiklere de kastediyor. Düşman daha fazla sömürü, zulüm ve kandan beslenmektedir. Yaşanan tarihsel tecrübeler, bu kadar açık ve nettir. Bu açıdan gerçekte kamuyu güvensiz kılanların da bu tiranlar olduğunu bilmeliyiz. Öyle ki tarihten günümüze nice inkar ve imha, katliam ve soykırım, tehcir ve asimilasyon, tekleştirme ve ötekileştirme, yasal ve anayasal, tecrit ve izolasyon, açıktan ve gizliden politikalar uygulanagelmiştir. Bütün bunlar hatırlandıkça acı ve burukluk da verse, bizlere büyük bir tecrübe ve belleklerimizden hiç de silinmeyen gerçekliklerdir.

Sanat, sadece sanat değildir. İlk insanların ağaç, kaya ve taş parçaları ya da çıkardıkları sesler üzerinden ürettiklerini saymazsak, özellikle cins ayrımı, aile, özel mülkiyet ve ilk devletlerin oluşumuyla yaşanan eşitsizlikler ve çelişkilerden bugüne hiçbir şey, salt kendisi olmamıştır. O yüzden ‘sadece sanatımı icra ediyorum’ denilerek suya sabuna dokunmama argümanlarının bile aslında siyaset dışı olmadığı bilinmelidir. Diğer bütün şeylerde olduğu gibi sanat da taraftır. Ezilen ve sömürülenden ve milyarlarca çoğunluk olan halktan yana mı yoksa bir avuç tirandan yana mı olmaktan kaçamazsınız. Bu temelde kendinizi muaf tutamazsınız. Çekimser olmak bile tam da  taraf olmaktır. Sessizce geçiştireyim denilerek sağa sola kıvırmakta tarafgirliktir. Orta yol diye bir şey yoktur. Ya düşmandan yana ya da halktan, yani haklıdan yanasınızdır. Burada istisna olarak bazen halk kitlelerinin de, bizzat egemenlik odakları tarafından manipüle edilmiş halkın karşısında bile olmanın, aslında halktan yana yani halkın tarafgiri olunduğunu da vurgulamak isteriz.

Sanattaki yasaklamaların biraz daha gündem olduğu içerisinden geçtiğimiz süreçte yaşananları, faşizmin topyekûn saldırılarından bağımsız ele alamayız. Kürt diline karşı tekçi faşizmin ne kadar da inkarcı ve soykırımcı olduğu hemen kendini belli ediveriyor. Kürt sanatına, ezilen ulus ve azınlıklara ve inançlara karşı da aynı durum devam ediyor. Özellikle çöktürme planı konseptli uygulamaların bir parçası da, muhalif sanat etkinliklerini yasaklama girişimidir. Her kim ki bunu masum ve bu gelişmelerden azade olarak ele alıp değerlendirir, tam da tekçi egemenlik sistemine hizmet ediyor demektir. Halkın sanatçısı halkın savaşçısıdır geleneğinden gelen bir mirasın direnişçileri olarak daha güçlü bir sanatta ısrarla yürüyelim. Demokratik ve devrimci, örgütlü ve kararlı birliklerimizle yılmadan inançlı direniş ve mücadelemiz, düşmanımızın karşı devrimci saldırılarını yerle yeksan edecektir. Kürt gerillasının tarihsel direnişi ve düşmana ağır darbelerin indirildiği de gözönüne alındığında, Türkiye şehirlerinde ve kırsal alanlarında artan ve artacak olan linç kampanyalarına karşı, her alanda öz savunma direnişlerini geliştirmek zorundayız. Tekçi faşizmin doğa kıyımına, kadın ve LGBTİQ+’lar kırımına, işçi ve emekçilerin bıçak kemiğe dayanan son kerteye gelmiş sömürü ve zulümlerine, yiğit gençliğin her geçen gün karanlık geleceksizliğine karşı, her alanda birleşik örgütlenmek ve mücadele etmek zorundayız. Halkların birleşik devrim hareketini, sokaklara ve meydanlara taşırarak faşizme karşı özgürlük güçleri olarak daha fazla eylemsel hale gelmeliyiz. Bu inanç ve kararlılıkla, mutlaka ama mutlaka, kazanan, direnen halklarımızın olacaktır.

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir