Çeşitlilik Özgürlüktür / Sinan Dersim

Sayın Abdullah Öcalan ‘Çeşitlik özgürlüktür’ demişti dördüncü savunma kitabında. Belki insan bilincinde bu söz yıldırım çarpması kadar canlı diridir. Ama canlı olan bu söz çoğu zaman salt tabiatın farklılığına indirgeme hatasına düştüğümüzde, elimizle daraltan olmaktayız.

Çeşitliliği salt tabiat anayla sınırlı tutmayıp toplum ve insana indirgeyebilirsek o kadar önemini daha çok anlar kavramış oluruz.

Çeşitlik özgürlüktür dediğimiz anda özgür zıhını düşünenlerin buluşması akla gelmelidir. Çeşitliliğiyle birlikte işe yürüme yapma fiili akla gelmelidir. Ama maalesef böyle olmuyor, bu şekilde akıl çalışmıyor. Çeşitliğiyle doğru pek işlemiyor. Çünkü insan oluş itibariyle olması gerektiği ya da olmaması gerektiği kalıplarını kırmada ciddi bir radikal özgür birey aşamasına gelmiş değil, volan kayışlarla kalıplarına bağlıdır. Bir nevi kalıplar, dogmalar, ezberler öz kimliğidir. Cebindeki kimlik gibidir. Kendi kalıpçı kimlikleriyle kendini ifade eden insandır, insan kılandır. Önde olan bu durum esasında özgür olan çeşitliği de yok eden temel nedendir. Milyar insan, milyar çeşitlilik yoktur. Milyar insanı devletli toplum inak, inançlarıyla köreltme bozma vardır. Vatandaş olma bozmaların en büyüğüdür. Vatandaş olmada çıkılmadıkça ezber, dogma, kalıpçılık durumda da çıkış olamayacaktır. Vatandaşlık kimliği, çeşitliği bozan yok edendir. Ulus-devlette karşıyız demek boşuna söylenen söz değildir. Ulus devlet vatandaşlığında kurtulmadıkça özgür çeşitlilikten buluşma ya da zıhını buluşanların özgür ulusu olma, gerçekleştirmede pek mümkün olmayacaktır.

Bazı tanımlar doğru anlaşılırsa ya da doğru bilince çıkarılırsa hizmet alanları o kadar çoğalır ve çeşitlik buluşmasıyla bir o kadar özgür doğuşlara yol açar. Mesela ‘‘cinsiyet ekolojik toplum’’ sözünü ele alalım. Cinsiyet ekolojik toplum tanımında çıplak doğa ve çıplak insan akla gelirse ve benzetme yapmak gerekirse çocuğun doğuş anında ki sadeliktir. Cinsiyet ekolojik toplum devletli toplum doğuşuyla bozulmuştur. Kadının doğada üretimde koparılmasıyla, doğaya vahşi denilip, doğayla savaşa tutuşulmasıyla başlanılmıştır. Birinci, ikinci cins kırılmasıdır, toplum doğa kırılmasıdır bu aynı zamanda. Onun içindir ki yeniden ahlaki politik sözcüğü öne çıkmakta ve ekolojik cinsiyet özgürlük bedeniyle buluşma ihtiyaç haline gelmektedir. Ahlaki politik toplum inşasıyla ekolojik cinsiyetçi özgür toplum bedenleşmesine dönüş olasılığı üzerinde durulmaktadır.

Neden girişi böyle yaptık ve hangi ihtiyaçtan doğdu. Türkiyeli, Kürdistanlı demokrasi, devrimci güçlerin yaşadıkları/yaşamakta olduklarının nedenselliğine dikkat çekmek için böyle bir girişe ihtiyaç duyuldu.

Türkiye ve Kürdistan gerçekliği ortak buluşma kadar, buluşamama gerçekliğidir. Buluşmak en çok sorunlu olandır. Çünkü her iki ulus toplumunda cinsiyet, ekolojik toplum ve ahlaki politik toplum olmada ciddi bir uzaklaşma, kırılma vardır. İki ulusun derin bilinç kodları zehirlenmiştir. Doğal toplum olmaktan oldukça uzaklaşılmış uluslar, topluluklar durumdadır. Bakış dünyaları egemenlik ve sömürgecilik sosyal-şoven ırkçı milliyetçi faşist bilinç kodlarıyla örülen, zehirlenendir. Böyle olunca da yan yana gelişleri kendi içinde kolay kolay öz güvenli olamamaktadır. Benli, senli ayrımlar öne çıkmaktadır. Demokrasi tanımları farklı farklıdır. Özgür zıhını buluşmaları farklıdır. Aynı düşünüş düzeyinde görünseler de olayların ele alışı, tarihi yorumlama düzeylerinin farklılığı, farklı düşünüş ve eylemde bir araya gelişte, birlikte iş yapmaya kadar zorlayıcı temel faktör olmaktadır. İktidar ve ben-merkezicilik ağırlıklıdır. Bu ruh haleti çeşitliliği benim rengimin hâkimiyeti doğruluğuna ittikçe, çeşitlilikten uzaklaşan, yok eden duruma gelinmiş olunmaktadır.

Söz iktidar kokuyorsa, çeşitlilik öldürülüyor demektir. Söz farklılık farkındanlığın bilinciyle zıhını buluşanların ortak eylemine dönüşmüşse çeşitlilik özgürlüktür diyebiliriz. Ama bunu bugün demek biraz zordur ve bundan uzak olduğumuz ortadadır.

BMG çeşitlilik üzerine kendini inşa etmiştir diyebiliriz. Peki, farkındanlık bilinciyle yürüyen midir? Eğilim böyle olsa da hala bu olgunluk düzeyini yakalamamıştır. Bu yönüyle içinde sorunludur. Hâlbuki BMG kendi olma, kendiyle birlikte olanların farkındanlık bilinci ilkesiyle kuruluşunu ilan etmişti. Öz güç öz yeterlilik ve öncü olma kararlılık ilk çıkış, ilan sözleriydi. Bu sözlere uygun pratikleşme momentinde düşüş zamanla artıkça, ilk heyecanlarındaki olan o heyecan zamanla zayıfladı, mecalsizlik duruma kadar geldi. Bu mecalsizlik içinde olan BMG ne kadar çeşitlilik ve özgür zıhını buluşanların buluşmasını örgütlülüğüm dese de pratikleri buna denk öne çıkmamaktadır. Geçen yıl BMG 8 Martta ortak çağrı yaparken, bu yıl yapmayışı da ayrıca düşündürücü olmuştur.

Marttan mayısa kadar her gün faşist rejimle hesap soran günler içinde olmamız BMG’deki beklentileri daha bir artırmaktadır. Umarız, dileriz bu beklentilere cevap verme temelinde bir an evvel toparlanır öne çıkış yapmış olurlar.8 Martta düştükleri eksikliği Newroz’da düşmemiş olurlar. Newroz da öncüleşme,1 Mayısta zirveleşen kararlıkla öne çıkmış olurlar.

Mart çeşitliliğiyle toprak yüzeyine fışkırdığı aydır. Bunun içindir ki egemenlerin ezilenler savaşı, mücadelesi en çok bu ayda öne çıktıkça kurtuluş umutlar yeşerecek, halkların baharı zamanı yakalanmış olacaktır.

8 Mart özgür kadın duruşun zirveleştiği gün oldu.  O zaman görev Newroz, 1 Mayısları 8 Mart özgür kadının ışıklı yolunda zirveleştirmek olmalıdır. Buna dönük canla başla çalışmak tüm grupçu çalışmalarımızın önüne geçmeli, ortak çalışma tek yegâne çıkışımız olmalıdır.

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir