Direnenler kazanır! / Ulaş Kaya

Akademisyen ve öğrencilerin aylardır protesto ettiği Boğaziçi Üniversitesi’nin atanmış rektörü Melih Bulu görevden alındı.

Akademisyen ve öğrencilerin aylardır protesto ettiği Boğaziçi Üniversitesi’nin atanmış rektörü Melih Bulu görevden alındı. Cumhurbaşkanı RTE imzasıyla bir gece yarısı rektör olarak atanan AKP’li M. Bulu, yine bir gece yarısı kendisinin bile haberi olmadan bir kararnameyle görevden alındı.

Görevden el çektirildiğine inanamayan M. Bulu, haberlere ilişkin ”hakkımda şu an twitter gündeminde olan konuya cevabım yine eskiden çıkan asılsız haberlerle aynıdır; Peki bundan şeyin haberi var mı? Mesela benim. Oyuna gelmeyin çocuklar, uyuyun” diye paylaşım yaptıktan kısa bir süre sonra paylaşımını silip hemen ardından da RTE’nin fotoğrafını yerleştirmiş. Karşısında selama durmayı da ihmal etmemiştir herhalde.

AKP’li M. Bulu’nun 2 Ocak’ta bir gece yarısı kararnamesiyle Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasına karşın öncelikle Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri ”Kabul etmiyoruz! Vazgeçmiyoruz!” konulu bir bildiri yayımladılar. Boğaziçili öğrenciler protestolar gerçekleştirdi.

Rektör tarafından üniversite içerisine sokulan/davet edilen polis, çok sert saldırarak gözaltılar yaptı.

Yine 4 Ocak günü öğrencilerin üniversiteye girmelerine izin vermeyen polisin üniversitenin kapısına kelepçe takması basın tarafından fotoğraflanarak teşhir edildi. Ardından da 5 Ocak sabahında çok sayıda öğrencinin evi özel harekat polisleriyle basıldı. Ama ne basılma(!) Evlerin kapıları kırıldı, duvarları yıkıldı.

Öğrenciler ters kelepçelenerek gözaltına alındılar. Yine aynı gün üniversitede yapılan devir-teslim törenine üniversitenin öğretim üyeleri cübbeleriyle katılarak sırtlarını Rektörlük binasına dönerek bir protestoyu başlatmış oldular. Bu eylemlilik rektör M. Bulu görevden alınana kadar her gün devam ettirildi.

Süreç içerisinde öğrenci eylemleri daha da kitleselleşti. Boğaziçi öğrenci ve akademisyenleriyle dayanışma eylemleri ülke genelinde yapıldı. Üniversitelerde protesto eylemleri gerçekleştirildi. Şubat ayında İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’ne bağlı Cerrahpaşa’dan öğretim üyeleri Boğaziçi’ne destek amacıyla Beyazıt Meydanı’nda toplanarak bir basın açıklaması yaptı. Ayrıca 252 müzisyen Boğaziçi’ndeki direnişe destek bildirisi yayınladılar.

Yurtdışından da destek mesajları geldi direnişe destek verdiklerini ilan eden onlarca yazar ve üniversitelerden. 26 Ocak’ta Boğaziçi öğrencileri tarafından düzenlenen mitingde ”Tüm üniversitelerdeki kayyumlar acilen istifa etmelidir, demokratik rektörlük seçimleri yapılmalıdır” çağrısı yapıldı.

Boğaziçi Üniversitesi’yle ilgili her eyleme polis sert bir şekilde saldırarak gözaltılar yapıyor. Yine 1 Şubat’ta Boğaziçi Üniversitesi önünde yapılan protestoya da saldırdı. Bir polis amirinin kaldırımdan yürüyen öğrencilere yönelik gözaltı bahanesi yaratmak için ”Aşağıya bak, toplu gezmek yok” diye bağırması tepkileri büyüttü. Bu protesto eyleminde polisin saldırısı sonucu 159 öğrenci gözaltına alındı.

Ardından ”Aşağıya bakmıyoruz” sloganı direnişin sembollerinden biri haline geldi.

Nisan ayında Kadıköy’de yapılan Boğaziçi’yle Dayanışma Mitingine saldıran polis saldırdı ve çok sayıda kişiyi işkenceli gözaltılarla polis otolarına dolduruldu.

TC devletinin dümenindeki AKP-MHP faşist iktidarı Boğaziçi Üniversitesi’nin direnişini bastırmak için faşist polisini ve bağımlı yargıyı devreye sokması bile direnişi engellemeyi başaramadı. Üniversite öğretim üyelerinin her gün devam eden eylemleri, rektöre sırtlarını dönerek, öğrencilerin kampüs içerisinde, sokaklarda, meydanlardaki protesto eylemleri ve bu eylemlere her gün artan destek, iktidarın zor durumda kalmasına neden oldu.

Boğaziçi Üniversitelilerinin direnişi bundan tam 44 yıl önce Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ne (ODTÜ) bir MHP’li olan Hasan Tan’ın rektör olarak atanmasıyla başlayan 9 aylık ODTÜ direnişi gibi.

1980 öncesi hükümet olan Milliyetçi Cephe (MC), ODTÜ öğrencilerinin toplumsal muhalefetini bastırmak ve iradesinin önüne geçmek için ODTÜ yönetimini ele geçirmek ve böylece istedikleri gibi yönetmek istiyorlardı. Bunun için de Şubat 1977’de gerici, faşist Hasan Tan’ı rektör olarak atadılar. Mütevelli heyetine kendi insanlarını yerleştirdiler.

Hasan Tan’ın ODTÜ’ye rektör olarak atanmasına öğretim üyeleri, akademisyenler ve rektör yardımcıları topluca istifa ederek, öğrenciler de boykota giderek tepki gösterdi. Rektör Hasan Tan ise üniversiteyi kapatarak ODTÜ’de faşist işgal dönemini başlatmış oldu. Yüzlerce MHP’li faşisti işçi adı altında ODTÜ’ye yerleştirdi. Bu dönemde öğretim üyelerinin evleri bombalandı. Okula gelen öğrenciler saldırıya uğradı.

Bu saldırılarda öğrenci temsilcisi olan Ertuğrul Karakaya okulun giriş kapısında jandarma tarafından katledildi. ODTÜ öğrencileri faşist işgale karşı mücadelelerini tüm ülkeye taşıdılar, gittikleri her yerde ODTÜ’deki faşist işgali anlattılar. ODTÜ işçilerini sindirmek için MHP’li faşistleri işçi adı altında okula doldurmuşlardı, bunlar da okulda saldırılar yapıyorlardı.

Ankara’da 3 MHP’li ODTÜ çalışanının öldürülmesi üzerine rektör Hasan Tan istifa ederek ardından da ABD’ye kaçtı. ODTÜ tekrar açıldı. Üniversitede işe sokulmuş olan MHP’li faşistler 2 Aralık 1977’de rektörlük binasından öğrencilere silah ve bombalarla saldırdılar. Bu saldırıda İbrahim Baloğlu adlı öğrenci yaşamını yitirdi. 52 öğrenci yaralandı. Yaşanan bu katliamdan sonra MHP’li faşistler üniversiteden tamamen uzaklaştırıldı ve ODTÜ temizlendi.

1977’de ODTÜ’ye atanan Hasan Tan özel olarak görevlendirilmiş, iktidarın söylediklerinin dışına çıkmayacak bir isimdi. Doğrudan ODTÜ’yü tek tipleştirmek, kendi kontrollerine almak için atanmış bir kişilikti.

1977’de ODTÜ’ye atanan MHP’li Hasan Tan, 2021’de Boğaziçi Üniversitesi’ne AKP’li Melih Bulu… Tek tip, iktidarın dediğinin dışına çıkmayan rektörler…

O dönemin MC’sinin bugünle bir parelelliği var. Yine siyasal İslamcı+faşist düşüncelerin bileşimiydi/koalisyonuydu. Bugün de yönetimde böyle bir ittifak var. Onlar ODTÜ’yü ele geçirmeye çalışmışlardı bunlar da Boğaziçi’ni ele geçirmeye çalıştılar. Hasan Tan rektörlük koltuğunda 9 ay oturdu, atamalar yaptı ama üniversite çalışmadı. Melih Bulu da 6 aydan fazla bir zaman rektörlük koltuğunda oturdu, atamalar yaptı ama Boğaziçi’ni yönetemedi.

Yüzlerce öğrencinin hedef gösterildiği, gözaltına alındığı, 10 öğrencinin tutuklandığı, onlarcasına ev hapsi uygulaması verildiği bu sürecin sonunda Melih Bulu bir gece yarısı kararnamesiyle cumhurbaşkanı tarafından haberi bile olmadan rektörlük koltuğundan alındı.

Hasan Tan gibi ABD’ye kaçar mı? Bilemeyiz…

Yalnız bildiğimiz bir şey var; Direnenler hep kazanmıştır.

Grev çadırlarında direnen işçiler kazanmıştır…

Hapishanelerde direnen devrimciler, komünistler kazanmıştır…

ODTÜ’nün direnişi nasıl ki rektör Hasan Tan’ın istifa etmesinin ardından ABD’ye kaçmasına neden olmuşsa Boğaziçi öğrencilerinin, akademisyenlerinin direnişi de 6 ay içerisinde kayyum olarak atadıklarının görevlerine bir gece yarısı kararnamesiyle son vermelerine neden olmuştur.

Baskılara, zulme karşı direniş belirleyicidir/tayin edicidir. Tarih direnenleri yazar…