TC’nin Rojava ve Şengal’de saldırı ve işgalleri / Ulaş Kaya

TC Devleti’nin Rojava ve Şengal’e yaptığı saldırı ve işgaller devam ediyor. Topraklarını gasp ve ilhak ettiği Kürtler üzerindeki baskı, katliam, kültürel soykırımı tarihsel olarak devam ettiren Türk devleti, günümüzde de bu saldırılarını had safhaya vardırmıştır. Öyleki TC bu saldırılarını Kuzey Kürdistan’la beraber daha geniş alanlara yaymış ve Rojava  ile Güney Kürdistan topraklarını da hedef almış durumdadır. Öyleki Kürdistan’ın tüm alanlarında işgalci, soykırımcı, imha edici, zenginlikleri talan eden özel savaş uygulamalarını had safhaya vardırmıştır.

Yapılan bu saldırılara ABD, Rusya, Avrupa devletleri sessiz kalıyorlar.  Dünyayı yeniden paylaşım ve hegemonya kavgasına giren emperyalist devletler Türk devletinin saldırılarına destek veriyorlar ve göz yumuyorlar. Onların onayı ve desteği olmadan TC bu saldırıları yapamaz.

Tüm bunlara karşın Rojava’da ve Güney Kürdistan’da mücadele de var. Kürt Ulusal Hareketi, Arap halkı, Süryaniler-Asuriler ve Türkiyeli devrimciler ile dünyanın çeşitli ülkelerinden katılan anti-faşist güçlerin yer aldığı bir direniş de vardır. Nitekim bu direniş ve  haklı savaş günümüze değin devam etmiştir.

Şengal Saldırıları

Çoğunluğunu Ezidi Kürtlerin oluşturduğu Şengal’e Türk ordusunun karadan ve havadan yaptığı saldırılar devam ediyor. Şengal bu saldırılar ile iyice hedef alınmış durumdadır.  2014 sonrası  DAİŞ saldırılarından kurtarılan Şengal bu kez Türk devletinin hedefi olmuştur. Bunun sonucu Kürtleri hedef alan Türk ordusu KDP’nin de desteğiyle Güney Kürdistan’a saldırıya geçmiş ve birçok bölgeyi hedef almıştır. Özellikle Şenghal üzerindeki işgalci, soykırımcı, imha edici savaş tarzı giderek artırıldı. Şenghal halkı topraklarını terke zorlandı, soykırımla yok edilmek istendi ve topraklarının ilhakı hedeflendi. Ancak Ezidi Kürtler Kürt ulusal hareketi önderliğinde örgütlendiler ve YBŞ (Şenghal Direniş Güçlerini oluşturdular. Ve tüm saldırılara karşı göğüs gerip onlara karşı savaşlarını ve mücadelelerini sürdürdüler.

Ancak bu mücadelede Şengal halkı nice şehitler vermiştir. Ağustos ayında Til-İzer, Siba, Şéh Kidir, Gizerik, Koçes’te verdikleri şehitleri anmışlardır. Bu yıl bu şehitleri anılırken, 16 Ağustos’da Şengal’in eski çarşısında YBŞ komutanı Seid Hesen ve savaşçı İsa Xwedéda Türk ordusunun örgütlediği saldırı sonucu öldürüldüler. Bu saldırının nice şehitlerin verildiği Ağustos ayında yapılmasının esas nedeni Şengal sorunun çözümü için yapılan çalışmaları sekteye uğratmaktı. Nitekim onlar anısına Şengal Demokratik Özerk Meclisi yaptığı açıklamada bunu belirtmiştir:

“Fakat Êzdayati düşmanları bize yönelik gerçekleştirdikleri katliamlara doymadıkları için saldırılarını sürdürüyorlar. Önce 16 Ağustos’ta Şengal eski çarşısında, değerleri komutanımız ve Şengal’in savunucusu Seid Hesen ve YBŞ savaşçısı İsa Xwedêda’ya karşı alçakça bir saldırı gerçekleştirildi. Alçakça, oyun ve tuzaklarla dolu bir saldırıydı bu. Bilindiği gibi Seid Hesen arkadaşımız hem değerli bir komutanımız hem de Şengal sorununun çözümü için siyasi ve diplomatik alanda çok değerli çalışmalar yapıyordu. Daha önceleri Irak hükümetinin heyetiyle görüşmüş ve Şengal’in özerkliğinin güvenceye alınması için çaba vermiştir. İkin gün önce 16 Ağustos’ta Şehit Seid, Özerk Yönetim adına Irak Cumhurbaşkanı Mustafa Kazımi’yle görüşme hazırlığı yapıyordu. Böyle bir süreçte O ve arkadaşları hedef seçilip şehit edildiler.” (Yeni Özgür Politika, 18 Ağustos 2021) 

Böylece önceden planlanan Şengal Özerk Yönetimi ile Irak cumhurbaşkanının görüşmesi engellendi. Saldırı anında Şengal’de bulunan Irak Başbakanı Mustafa Kazımi hiçbir tavır takınmadığı gibi, saldırıyı gerçekleştiren Türk devletiyle ilişkileri geliştireceklerini belirtmiştir.

Ardından 17 Ağustos 2021’de Şengal’de Sikiniye köyüne saldırı yapıldı. Türk devletine bağlı hava kuvetleri yaptıkları saldırı ile köydeki hastaneyi hedef aldılar. Yapılan saldırını amacı önceki saldırıların devamıdır. Amaç Ezidi Kürtlerini hedef alma ve topraklarından kopartmaktır. Onların varlığını kabullenmeyen ve onlara karşı duyulan tarihsel kin ile Ezidileri tümden yok etmektir. Onların topraklarını ilhak etmektir. 73 fermenla Ezidilere yapılan saldırının devamı olarak, 74. Fermanla onları Şengal’de de tümden hedef almak gibi gibi amacı olan TC devletinin saldırısıdır bu…  Nitekim onların Sikiniye Hastanesini bombalayan devletin art niyetlerini, Şengal Demokratik Özel Meclisi yazılı açıklamayla belirtmiştir:

“Sikeniyê Hastanesi’ne yönelik saldırı sıradan bir saldırı değildir. İnsanlığa karşı işlenmiş suç olarak tarihe geçmiştir. Uluslararası yasalara, insanlık vicdanı ve ahlakına göre hastaneye yönelik saldırı suçtur, ahlaksızlık ve vicdansızlıktır. YBŞ’nin de belirttiği gibi bu hastane aynı zamanda Êzidî ve Arap toplumunun hizmetindeydi. Şengalli anne, çocuk, genç erkek ve kadınlar burada tedavi ediliyordu.  Fakat işgalci Türk devleti tüm dünyanın gözleri önünde bu saldırıyı gerçekleştir ve hastaneyi bombaladı. Irak hükümeti, Birleşmiş Milletler, tüm dünyanın gözleri önünde bu saldırı gerçekleştirildi. Sadece bir kez değil 4 kez hastane bombalandı. İnsanlar ölümü göze alıp şehit ve yaralılarını yıkıntıların altından çıkardılar. Hastaneye yönelik saldırıda hastalar, doktorlar, sağlık çalışanları, hastane güvenliğini alan YBŞ savaşçıları hedeflendi.” (age)

Bu saldırı sonucu 8 Kürt şehit olmuş, 4 Kürt yaralanmıştır. Amaç Şengal’de de Kürtlerin hedef alınması ve etkisiz kılınarak gerici mihrakların güdümünde yönetimin oluşturulmasıdır. Dolayısıyla bu saldırı ve katliam bu art emellerin gerçekleştirilmesi için ABD’nin onayıyla Irak-KDP-TC arasında yapılan 9 Ekim 2020’de yapılan anlaşmanın sonucudur. 9 Ekim Anlaşması önceki ABD Başkanı Donald Trump döneminde imzalanmıştır. Anlaşma PKK’nin varlığını, Ezidilerin Şengal Demokratik Özel meclisi’ni, YBŞ’nin varlığını reddeden ve hedef alan, onların yerine KDP ile Irak yönetimini temsil eden yeni bir yönetimin oluşturulmasını içermektedir. Bu anlaşma BM’in Irak özel temsilcisi Jeanne Hennis  Plasschaert tarafından da desteklenmiş ve 9 Ekim Anlaşmasının  bir an önce yerine getirilmesini istemiştir. Dolayısıyla bu anlaşma Şengal’de Ezidilerin ve -KDP dışında – Kürt örgütlerinin bölgeden çekilmesini ve tasfiyesini hedefleyen anlaşmadır. Şengal’e yapılan saldırılar bunun sonucudur. Dolayısıyla saldırının arkasında Irak yönetimi, Türk devleti ve ABD emperyalizmi vardır. Zaten emperyalistlerin onayı olmadan bu saldırılar ve 9 Ekim anlaşması olmazdı.

Rojava saldırıları

Rojava zaferi Türk devleti tarafından kabullenilmemiş ve emperyalist güçlerin güdümünde Rojava’ya yönelik saldırılarda da yer almıştır. TC ile DAİŞ güdümlü tüm çetelerin saldırılarına karşı Rojava’da da direniş gösterilmiştir. Rojava’da da karşı devrimin güruhlarına karşı da boyun eğilmemiş, oluşturulan özerk yönetim bir takım bölgelerde azgın saldırılara rağmen devam ettirilmiştir. Bu saldırılar ve mücadele günümüzde devam etmektedir.

TC ordusu Rojava’da saldırılarda giderek öne çıkmıştır. Mayasındaki Kürt düşmanlığı ve Kürt topraklarını fethetme, yağmalama ve zenginliklerini talan etme dürtüsüyle Rojava saldırılarını giderek üst mertebeye tırmandırmıştır. Bu saldırılarda da Rusya ve ABD’nin onayı alınmıştır. Emperyalistler Rojava’da da Kürtlerin kendi yörüngesinde hareket etmesini istemektedir. Bu nedenle PYD önderliğinde, YPG-YPJ savaşçılarının PKK’den bağlarının kopartılması ve etkisiz kılınması için TC ordusunun saldırılarının önü açılmıştır. Nitekim Rusya ile Türk ordusunun kurduğu tampon bölgeyle beraber, Cerablus ve Afrin bölgesinin işgali bu gerici emellerin sonucudur.

İşgalci Türk devleti son saldırılarını Til Temir’de gerçekleştirmiştir. Bunun sonucu Til Temir’in öncü komutanlarından Heval Sosin Birhat, Heval Renas Roj, Heval Agit ile YPG savaşçıları şehit düşmüşlerdir. Til Temir şehri kadim bir Asuri-Süryani toprağıdır. Yapılan bu saldırıyla Til Temir şehrini boşaltmak, etkisiz hale getirmek ve o toprakları ilhak etmek hedeflenmektedir. Bu saldırı Biden-Erdoğan görüşmesinden sonra yapılmış olması ABD’nin onayının alınması anlamına gelir. Nasıl ki, Rusya emepryalist emelleri sonucu Türk ordusunun saldırılarına onay veriyorsa, ABD’de aynı emellerle işgalci devletin saldırılarına onay vermektedir.

Nitekim son aylarda Rojava’ya saldırılar giderek artmaktadır. Amerika’nın “güvenliği” altındaki Qamışlo yolu üzerindeki arabaya da suikast ile saldırı yapılmıştır. TC devleti ve güruh çetelerin saldırıları bu bölgede de artmıştır. Ayrıca Zırgan bölgesi bombalanmış, 1kadın, 1 çocuk ölmüştür. Ve birçok bölgeler tehdit ve saldırı altındadır.

Saldırgan ve ilhakçi Türk devleti Güney Kürdistan’ın, Şengal’in, Rojava’nın topraklarına saldırarak işgaller ve katliamlar yaptığı gibi Kürdistan’ın o topraklarındaki zenginliklere, bitki ve sebzelere, mal ve mülklere de el koymuştur. Kürt topraklarına ait olan petrol DAİŞ üzerinden gaspedilmiş ve gayri-meşru yollardan Türkiye’ye aktarılmıştır. İşgal ettikleri topraklarda Kürtlerin yetiştirdiği meyve, sebze ve tahıl ürünlere de el koyarak kendi topraklarına aktarmışlardır. Talan ve yağmayla petrolüne ve ürünlerine el koydukları  Rojava ve Başure Kürdistan’da bir çok yerleri de yıkıma uğratmış ve harap etmişlerdir.

Ayrıca işgal ettikleri Rojava topraklarına yerleştirdikleri askeri güçleri ve çeteleri dışında,  valiler atamışlar, askeri karargahlar kurmuşlar, kendi tahakkümleri altına almışlardır. Türk devleti Rojava ve Başure Kürdistan topraklarına Osmanlı döneminin Misak-ı Milli ruh haletiyle saldırmıştır.

Ancak bu saldırı ve ilhak girişimine karşı Kürt ulusu PKK ve PYD önderliğinde mücadele vermekte ve Türk ordusunun ve çetelerin saldırılarına karşı da savaş yürütülmektedir. Onların baskılarına karşı göğüs gerilmekte ve saldırıları püskürtülmektedir. Ve onlara darbeler vurulmaktadır. Bunun sonucu Türk ordusu ağır kayıplar vermektedir. Birçok çatışmada verdikleri kayıplar ile planladıkları işgal ve saldırı girişimleri boşa çıkartılmaktadır. Kürt hareketleri verdikleri mücadeleyle Kürt toplumunun kitlesel desteğini alıyorlar. Hatta uluslararası alanda da dünya kamuoyunun da desteğini alıyorlar.

Elbetteki bu mücadele kolay değil. Ama dünya çapında ezen ve ezilenlerin mücadelesinin  bir parçasını oluşturan bu mücadele de eninde sonunda Kürt hareketinin zaferiyle sonuçlanacaktır.

Kaynak: Özgür Gelecek