Bu kokuşmuş ve Çürümüş Bataklık Daha Çok Su kaldıracaktır

Sadece Soylu’nun tehdit ve şantajları dikkate alınsa bile, Erdoğan’ın yasadışı suç yumağının patronu olduğu görülmüş ve yumağı çözmek için tutulması gereken ipin ucu olduğu anlaşılmıştır. Deşifre edilmiş ya da edilmemiş olanlarıyla, kanlı-kirli-mafyatik suç çetesinin Erdoğan ve iktidar güruhundan teşekkül olduğu da açığa çıkmıştır. Dal-budak saçıp eski-yeni devlet bakanları, milletvekilleri ve mafya çeteleriyle siyaset ve devlet-iktidar bürokrasisini sarmalayan, sınır ötesi odaklara dayanan tetikçi ve katliam mangaları, gasp, haraç, kaçakçılık, kirli ticaret şebekesinin kumanda merkezi Erdoğan/AKP iktidarı ve ortaklarında karşılık bulmaktadır.

Peker’in kullanılıp çöpe atılması veya tasfiye edilmesiyle gündeme gelen Peker dizileri, suç şebekesi olan iktidar ve şürekası kastının baş aktörlerini deşifre etti. Uzun sessizlikten sonra şoku atlatan suçlular kastı karşı atak geliştirerek bir taraftan ortakları olan Erdoğan’ı tehdit ederek desteğe davet ederken, diğer taraftan birbirilerine şahitlik edip destekleme pozisyonu aldılar. Bahçeli ile Perinçek ilk destekçi figüran olarak meydana çıktılar. Deşifre edilen oğluyla topun ağzındaki Binali, oğlunu savunmanın ötesinde, Erdoğan‘dan önce Soylu‘yu desteklemeyi de ihmal etmedi… Zira, TV ekranına koşarak Erdoğan ile Binali’ye uyarılarda bulunarak tehdit eden Soylu, desteklenmezse her şeyi ortaya sereceğinin işaretini verdi. Binali ile Erdoğan’ın başka şansı kalmamıştı. Nitekim Erdoğan, Bahçeli, Perinçek ve Binali’den hemen sonra, bakanı Soylu’nun yanında olduğunu söyleyerek desteğini beyan etti.

Destekleyenler veya yanında duranlar listesine bakıldığında istisnasız olarak hepsi iktidar güruhu içinde yer alan ve aynı ölçüde kirliliklerin göbeğinde olup deşifre edilenlerden oluştuğu görülüyor. Yani, Bozacı Şıracının şahitliğini yapıyor, destekliyor. Ne olacaktı ki, elbette suçlarını örtbas etmek ve düştükleri pislikten çıkmak için birbirine sarılacaklardı. Dahası, Soylu’nun beyanları toplumda açıklanması gereken sorular, suçlar olarak durmaktadır. Suçluların birbiriyle pazarlığı, birbirine tehdit ve şantajları, bu zeminde uzlaşıp birbirilerini desteklemeleri toplumdaki beklentiyi karşılayan değil, büyüten rol oynamaktadır. Suç ortaklığıyla birbirilerinin suçlarını saklamaları veya birbirine destek vermeleri, suçları ortadan kaldırmamakta, toplumda doğan ihtiyacı karşılamamaktadır. Bilakis daha büyük tepkiyle suçlular çetesine öfke duymaya yol açmaktadır. Soylu, mafya çetesinden 10 bin dolar alan siyasetçiyi açıklamak durumundadır. Para sayma makinalarını açıklamak zorundadır. Başbakanlarına yapılan kumpası tüm ayrıntılarıyla açıklamak durumundadır. Mafya çetelerine verilen koruma ve istihbaratı açıklamak durumundadır. Ağar ve oğlunun işlediği cinayeti açıklamak zorundadır. Ama Soylu, tehdit ve şantajla Erdoğan‘dan aldığı desteğin üstüne yatarak suçları örtbas etme bakanlığını sürdürmektedir.

Dikkat çeken bir şey daha görülmektedir. İşledikleri cinayetlerle deşifre olan Korkut Eken, Mehmet Ağar ve AKP milletvekili Ağar‘ın oğlu hakkında bir sahiplenme görülmemektedir. Ve bu gösteriyor ki, Ağar, oğlu ve Eken sahiplenilmeyecektir. Yani, bu gibilerin hesabı kapatılabilir. Muhtemelen Erdoğan faturayı bunlara yükleyerek işin içinden çıkmayı hesaplıyor. Ancak, devletin ve iktidarın da kara kutusu olan Ağar’ın konuşmasını göze alamazlar. Ağar gözden çıkarıldığını anladığında ya konuşma tehdidiyle durumu kontrole almaya çalışacak ya da yürüteceği pazarlıklarla göstermelik bir yargılama süreciyle sorunu zamana yayıp en hafif faturayla işi kotarmayı planlayacaktır.

Şurası kesin ki, bu kokuşmuş bataklık daha çok su kaldıracak. Henüz hiç bir şey sonuçlanmış, durmuş değildir. Nelerin ifşa edileceği ve olacağı, dolayısıyla bu kirliliğin nereye yol alacağı, nasıl sonuçlanacağı bir bakıma muammadır. Elbette, mevcut haliyle bir fatura çıkmıştır ve öyle ya da böyle ödenecektir. Peker’i aşıp Ağar’ın veya başkalarının da devreye girmesiyle mesele gerçek manada depreme dönüşebilir. Ağar kilit noktada durmaktadır. Ölmüş Demirel ve malum ekibiyle birlikte Çiller‘in de deşifre edilmesi olasıdır. Ki, Peker‘in daha neler ifşa edeceği bilinmemektedir.

Ancak, mevcut yaşananların toplumda infial yaratacak değerde olduğu açıktır. Bu durum, en iyi haliyle Erdoğan ve iktidar güruhunun saltanatına son verecektir. Tam da bundandır ki, Erdoğan gündemi çarpıtmak, yapay tartışmalarla gündemi meşgul ederek ve elbette faşist saldırı dalgası devreye sokarak zaman kazanmaya, gündemi değiştirmeye çalışacaktır. Hali hazırda yaptıkları da gündemi çarpıtmaya dönük yapay tartışmalar ve provokasyonlarla yeni gündemler yaratmaktır. Burjuva muhalefet partileri ve parti liderlerine dönük kullanılan dil ve sergilenen provokasyonlar doğrudan bu amaçlıdır. Dahası, iktidarın çok daha güçlü sallandığını gören Erdoğan, bu korkuyla komplo, entrika ve provokasyonlar devreye sokmaktan çekinmeyecektir, çekinmemektedir. Siyasi suikastların, linç ve saldırıların gündeme gelmesi sürpriz olmayacaktır. Ancak, her çırpınışın onu ve iktidarını daha büyük anaforlara maruz bırakarak yıkılmasından öteye işe yaramayacaktır.

Gazete Patika