28 Kasım 2021 Pazar – 23:30
- Sorum şu: Bu üç parti ittifak kurduktan sonra HDP’yle de “daha minimum” bir temelde ittifak kuracak mı? İttifak müzakere masasına bu üç parti, HDP ve müttefikleriyle birlikte oturacak mı? Buradan tüm solu kapsayan bir konfederal ittifak çıkabilecek mi?
TKP adını taşıyan eski SİP’in Genel Sekreteri Okuyan, Duvar Gazetesi’ne verdiği demeçte, HDP’yle ittifak yapmayacaklarını, HDP’nin “Üçüncü İttifak” girişiminin dışında, “TKP”, Sol Parti ve EMEP arasında bir ittifak için çalıştıklarını açıkladı. Sol Parti’yi geçiyorum, EMEP bu demece ne diyor, merak ediyorum.
Okuyan’ın demecinden çıkardığım sonuç şu: “TKP” HDP’yi sistemle uzlaşmaya çalışan bir parti olarak görüyor ve hatta Selahattin Demirtaş’ın “keşke sol mecliste güçlü bir grup kursa ve hükümete katılsa” diye özetlenebilecek mektubundan “rahatsızlık” duyuyor.
Okuyan bu demeci verdiği sırada HDP’nin gelmiş geçmiş tutuklanan üye ve yandaşlarının sayısı-ki, aralarında “rahatsızlık” duydukları Demirtaş da var, söz konusu partinin “seçmen sayısını” defalarca katlayarak korkunç bir yekun tutuyor. “Böyle uzlaşma düşman başına”.
Benim anlayışım şöyle: Bir partinin “sistemle uzlaşıp uzlaşmadığı” sadece onun programında dile getirdiği “ilkelere” bakarak anlaşılamaz.
Sistem güçleriyle ne ölçüde mücadele ettiğinden, uğradığı amansız saldırılar karşısında bu mücadeleden vazgeçip geçmediğinden anlaşılır.
Defalarca program taslakları kaleme almış bir arkadaşınız olarak, “yazmanın kolay, bunu sınıf savaşında ve antifaşist mücadelede uygulamanın zor olduğunu bilirim.
HDP’nin “ilkeleri” hakkında eleştirileriniz olabilir. Hatta bu eleştirdiğiniz ilkelerin faşist rejimi yıktıktan sonra “sistemle uzlaşmaya” yol açabileceğini bile düşünebilirsiniz.
Ama şimdi mesele her an bir darbeyle seçim umutlarını havaya uçurabilecek faşist rejimi devirme ve kimyasal silahlarla sürdürülen savaşı sonlandırma meselesidir.
Bu amacı onaylıyorsanız, hem ilkelerinizi koruyabilirsiniz, ama hem de HDP’yle ittifakı da ilkelerinize zarar vermeyecek minimum düzeyde kurabilirsiniz.
Bunu yaparken “ilkelerinize uygun” ayrıca bir ittifak da kurabilirsiniz. Ama “HDP’siz de ittifak olur” dememelisiniz.
Çünkü olmaz. HDP’siz faşist rejimi yıkamazsınız.
HDP de kendi “ilkeleri” temelinde ittifaklar kurabilir. Kurmuştur zaten. Günümüzün biricik temel meselesi kurulmuş ve kurulacak olan tüm ittifakların “konfederal üst çatısıdır.” Hiç kimse anti faşist cephenin dışında kalmamalıdır. Böyle bir çatının ittifak bildirisi şöyle olabilir:
“Biz farklı ittifaklar içinde güçlerini birleştiren partiler olarak bu ittifakların konfederal çatısında birleştik, ortak amacımız şudur: Faşist diktatörlüğü devirmek.”Buna “Erdoğan rejimini istifaya ve erken seçime zorlamaya” şıkkını da ekleyebilirsiniz.
Böyle bir konfederal ittifak “seçim ittifakı” değildir. “Pazara kadar değil, yıkana kadar” ittifakıdır.
Sonunda TKP, Sol Parti ve EMEP, eğer yapılırsa “seçim” günü ne yapacaklarına karar verebilirler. Seçime kendi ittifaklarıyla mı girecekler, yoksa “Üçüncü İttifak” cephesinde mi yer alacaklar, bu, “seçim” arefesinin sorunudur.
“İlkelerini” korumak için seçime bağımsız da girebilirler. Ama bazıları vaktiyle seçime HDP’yle ittifak içinde girdiklerini bu arada “ilkeler” açısından hatırlamalıdır.
Ancak bugünün meselesi, seçim meçim değil, HDP’den “uzak” durmama meselesidir. Cumhur ve Millet İttifaklarının HDP’ye karşı tutumuna itiraz etmek ve HDP’nin kapatılma ihtimaline karşı HDP’yle devrimci dayanışma içinde olmak kendine “komünist” ya da “sosyalist”, ya da “devrimci” diyen herkesin görevidir.
Böyle bir devrimci dayanışma “ilke” meselesi değil midir?
Tekrar ediyorum: “TKP”, Sol Parti, EMEP üçlüsü aralarında “ilkelere dayanan” bir ittifak kurmalıdırlar.
Bunu başarabilirlerse, nice “sol birlik” serüveninden geçmiş bir arkadaşınız olarak bundan sevinç duyarım. Çünkü solun bölünmüşlüğü TİP’in bölünmesinden beri Fırat’ın Batısında ufkumuzu karartmıştır.
Sorum şu: Bu üç parti ittifak kurduktan sonra HDP’yle de “daha minimum” bir temelde ittifak kuracak mı? İttifak müzakere masasına bu üç parti, HDP ve müttefikleriyle birlikte oturacak mı? Buradan tüm solu kapsayan bir konfederal ittifak çıkabilecek mi?
Yoksa “ilkelerimiz temiz kalsın” diyerek Cumhur İttifakının kapatmak istediği, Millet İttifakı’nın “uzak durarak” bu kapatma kararına fiilen destek verdiği bir politik ortamda, bu üç parti de HDP’den uzak mı duracak?
Bunun vebali ağır olur.
Şu anda Erdoğan rejimi, Avrupa platformlarında, elbette demagojik bir propagandayla, “bizim demokrasimiz mükemmel, bizde komünistler, eski dev-yolcular, eski Halkın Kurtuluşçuları bile özgür, biz HDP’yi HDP olduğu için değil, PKK’nin uzantısı olduğu için kapatmak istiyoruz” demekte.
Ben bu propagandayı elbette suçluyorum. Söz konusu partileri “faşizmin asma yaprağı” olmakla suçlamayı aklımdan bile geçirmek istemem. Onlar Türk faşizminin NATO, ABD ve AB yüzünden vermek zorunda olduğu olanakları kullanıyor.
Rejim onların legalitesini, onlar da rejimin bu legaliteye izin vermek zorunda olmasını kullanıyor. (Yine de bir “karşılıklılık” var.)
Ama insaflı olmalıyız. İnsafla sormalıyız: Bu olanakları binlerce şehidi ve tutsağı pahasına kullanmak için çırpınan HDP’yle ittifak kurmayı reddetmek hangi sosyalist ilkeyle bağdaşır?
Okuyan’ı “okurken” sakın şu “faşizmin asma yaprağı olma meselesinde fazla mı iyimserim acaba” demekten kendimi alamadım.
Yine de iyimserliğimi koruyorum. Ve Türk solu hangi ittifakta birleşirse birleşsin, bunun hayırlı bir iş olduğunu düşünüyorum, ama yeter ki, birleştikten sonra, HDP ile de birleşmenin bir yolunu bulsunlar.
Yazımın aşağıdaki kısmını yazılmamış sayın
***
Quto bana dedi ki, “HDP’yle birleşmezlerse bu yol CHP’nin, dolayısı ile Millet İttifakının kapısına çıxii. Şu antiemperyalizm ve laiklik laflarına dikkat et diyem.”
“Ağzını hayıra aç” diye azarladım dostumu.
Kızdı. “Senin iyimserliğine katilmiyem” dedi ve gitti.
Hay Allah… ”TKP-SİP” yüzünden kadim dostumu küstüreceğimi rüyamda görsem inanmazdım.
***
Bu son kısmı Okuyan kardeşim okumamış olsun. Okuyan nasılsa okuyor…