Aliağa Çevre Platformu’ndan çevre gönüllüsü, bölgede çok fazla çevre sorunu yaşandığını, tek sorunun São Paulo gemisi olmadığını söyledi.
İzmir’in Aliağa ilçesi son dönem Brezilya’dan gelecek ve Aliağa Nemrut Körfezi’ndeki Gemi Söküm’de sökülmesi planlanan São Paulo gemisiyle gündeme geldi. İlçedeki tek çevre sorunu ise asbest tehlikesi taşıyan São Paulo gemisi değil. Dahası bu gemi dışında da Aliağa’da benzer birçok gemi zaten sökülmüş vaziyette. Bölge petrokimya, demir çelik, termik santral, cüruf ile gemi sökümün de dahil olduğu birçok çevre ve sağlık sorunu yumağıyla boğuşuyor.
Aliağa Çevre Platformu’ndan (ALÇEP) ANF’ye konuşan bir çevre gönüllüsü, São Paulo gemisiyle ortaya çıkacakları anlatırken bir yandan da Aliağa’nın boğuştuğu diğer çevre sorunlarına şerit ediyor. Çevre gönüllüsü, São Paulo gemisinin gelmemesi sağlanırsa bu bölgedeki çevre mücadelesi açısından önemli bir kazanım olacağını; önümüzdeki günlerde Aliağa’da bir çevre mitingi planladıklarını söyledi.
AB STANDARDI OLAN BİR ÜLKEDE SÖKÜLME ŞARTI
Asbest tehlikesi saçan São Paulo gemisinin Aliağa’ya nasıl satıldığının hikâyesini hatırlatan çevre gönüllüsü, şunları anlattı: “São Paulo esasen Fransa’ya ait bir savaş gemisi. İlk etapta Fransa bunu Brezilya’ya satıyor. Brezilya geminin işletme masraflarının çok yüksek olmasından dolayı hurdaya ayırıp satışa çıkarıyor. İlk satışa üç tane firma katılıyor. Gemi satışa çıktığı zaman ihale evraklarında tehlikeli atık envanteri eksik olduğu için geri çekiliyor ama Aliağa’da Sök Denizcilik bu ihaleyi alıyor. Firma tonu normalde 450 dolar olan bir hurdayı 75 dolara satın alıyor. Daha sonra Brezilya’da ve Fransa’da çevre örgütleri ile uluslararası örgütler buna itiraz ediyor. Çünkü bu geminin satışında bir madde var. Normalde bu gemiler Hindistan ya da Pakistan’da daha ilkel koşullarda sökülmek için gönderiliyor. Fransa gemiyi satarken oradaki Fransız çevrecilerinin baskılarından dolayı bu madde konuyor. Bu maddede de AB standardı olan bir ülkede sökülme şartı var. Türkiye’de de 8 tane firma AB standartlarında olduğu için buraya göndermek istiyorlar.”
ONLAR DA TEHLİKELİ MADDE OLDUĞUNU BİLİYOR
Çevre gönüllüsü, bu maddeye rağmen tehlikeli atıkların uluslararası sulara çıkamayacağını; São Paulo’nun işte bu yüzden hala Brezilya’dan çıkmadığını belirterek, şöyle devam etti: “Uluslararası sözleşme ve İzmir protokolünde tehlikeli atıkların uluslararası sularda taşınması da yasak. Bu gemi asbest dışında da bir sürü atık taşıyor. Kurşun ve değişik değişik bir sürü doğaya zarar veren tehlikeli madde bulunuyor. Bunun temizlenmesi bilim insanlarının söylediğine göre mümkün değil. Ama bakanlığın açıkladığı asbest oranı 9 ton. Bilemiyoruz belki temizlenmiştir ama temizlendiğine dair herhangi bir resmî evrak da sunmuyorlar. Bakan yine ayrıca geminin raporları elimizde diyor. Bu veriler ve rapor bizim elimizde de var. Tehlikeli atık envanterini veren firmanın getirdiği örnekleri biz de inceledik. Gemide alınması gereken numune sayısının altında numune alınmış. Envanteri veren firma da ‘Bundan doğacak sıkıntılarda bizim sorumluluğumuz yoktur’ diye özellikle bir not düşmüş. Bakanlık da zaten bu şartla alıyor. Onlar da biliyor içinde tehlikeli atıklar olduğunu.
BİR DE İKİZ KARDEŞİ VAR
Bu geminin bir de ikiz bir kardeşi var; Clemenceau. Geminin ikizi olan Clemenceau söküldü ve onda 764 ton asbest çıktı mesela. Bu geminin ikizi olan São Paulo’da 9 ton asbest çıkmasının pek çok sebebi olabilir; ya ölçümler yanlış yapılmıştır ya da temizlenmiştir. Temizlenmişse biz de evraklarını sunmalarını istiyoruz. Nasıl temizlenmiş? Ne kadar temizlenmiş? Ya da ölçümler eksik yapılmış. Çünkü ihale raporunda numuneler geminin yüzde 12’sinden örnek alınarak yapılmış. Clemenceau’da ise örnekler yüzde 80’inden alınmış. O yüzden biz bunların hiçbirine inanıp güvenmiyoruz. Bu tehlikeli atık envanterinin bilim insanlarınca incelenmesini ve numuneler tam olarak alınmasını istiyoruz. Eğer iki gemide de bu maddeler bertaraf olmuşsa bunun tutanaklarını, nasıl bertaraf edildiğini, ne kadarının bertaraf edildiğini de istiyoruz. Bakan diyor ki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer gemi gelince baksın. İyi de bu gözle görülebilecek bir şey değil. Bilim insanlarının araştırma yaparak ortaya çıkarabileceği bir şey.”
GEMİ HALA BREZİLYA’DA DEMİRLİ
São Paulo’nun hala Brezilya’da demirli olduğunu kaydeden çevre gönüllüsü, Brezilya’ya da davalar açıldığını hatırlattı. Çevre gönüllüsü, şunları ifade etti: “Gemi şu an hala Brezilya’da demirli, çıkamıyor. Çünkü Brezilya devletine de oradaki çevre örgütleri dava açtı. Tabii buna rağmen belki Türkiye karasularına sokabilirler, bizim ülkemizde biliyorsunuz ki her şey karadüzen yapılır. Hatta dava sonucunu beklemeden sökebilirler. Çünkü daha önce de biz buna benzer birtakım gemilere karşı mahkemeyi kazandık ama gemiler çekilmiş sökülmüştü bile. Biz bu geminin de onlar gibi olmasını istemiyoruz, tamamen zehirli bir gemi, tehlikeli atık maddelerle dolu ve ülkemiz karasularına girmesinin kesinlikle engellenmesini istiyoruz. ALÇEP olarak İzmir’den bütün çevre örgütlerinin desteğiyle buna karşı bir kampanya yürütüyoruz. İmza kampanyası, basın açıklamaları, çok yakın zamanda da bir miting düzenlemeye düşünüyoruz. Bu gemi sembol bir gemi aslında. Çünkü en az bunun kadar tehlikeli hatta daha tehlikeli, gemiler de söküldü burada. Bu gemi Brezilya’dan hiç kalkmazsa bu mücadele açısından moral desteği olacak, buradaki çevre örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Aliağa’nın hem halk hem işçiler hem de çevre açısından sağlıklı bir şekle gelmesini sağlayacağız.”
MÜCADELE AÇISINDAN SEMBOLİK ÖNEME DE SAHİP
ALÇEP’ten çevre gönüllüsü, var olan koşulların da çok kötü olduğunu şu sözlerle dile getirdi: “Gemi söküm koşullarını Aliağa’da yaşayan herkes biliyor. İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin hiçe sayılması her yıl orada üç tane beş tane işçi arkadaşımızın hayatını kaybetmesine yol açıyor. İşçiler burada meslek hastalıklarına yakalanıyor ama bunlar hiçbir zaman Türkiye’de tanımlanmıyor. Sıfır meslek hastalığı çıkıyor mesela raporlarda. Bunun imkânsız olduğunu biz de biliyoruz onları da biliyor. Gemi Söküm’deki sadece 8 tane firmada AB standardı var ama 41’inde de olmalı. Burada çevreye uyumlu çalışılması lazım çünkü Türkiye’de söküm yöntemi de yanlış. Gemiyi hızlandırıp karaya çıkartıyorlar orada kesip söküyorlar. Buradaki boyalar, kurşunlar denize dökülüyor. Tekrar balıklarla bizim sofralarımıza geliyor. ALÇEP olarak Gemi Söküm’e yakın sokaktan toprak numunesi topladık. Bu araştırma sonucunda alınan toz numunelerinde asbest liflerine rastlandı. Normalde bu bilgi üzerine yer yerinden oynamalı ama bir türlü o duyarlılığı sağlayamadık. Bu durum orada çalışan işçiler için de büyük tehlike hatta sadece işçileri etkilemiyor. Bu işçiler otobüslere biniyor, eşyalarıyla, kıyafetleriyle eve gidiyor ailelerine taşıyor. Bu işçilerin kanlarında çıkan kurşun olanları da çok yüksek. Hatta işçilerin kan oranları ölçülüp kan oranında kurşun arttığı zaman bunların ücretsiz izne çıkarıldığını da biz biliyoruz.”
TEK SORUN GEMİ SÖKÜM DEĞİL
ALÇEP’li çevre gönüllüsü, Aliağa’da tek sorunun Gemi Söküm olmadığını da vurgulayarak, şunları ekledi: “Aliağa’nın tek sorunu tabii ki bu Gemisi Söküm değil. Sanayi yolu üzerinde demir cüruflarından dağlar oluşmuş. Şimdi de bu firmalar Şehit Kemal Köyünde ÇED raporlarına başvuruyorlar. Köyün su kaynaklarının, hayvanların otlatıldığı, zeytin ağaçlarının olduğu bölgeye tehlikeli atık bertaraf tesisi kurmak istiyorlar. Bize ‘biz bunları kurallarına göre yapacağız’ diyorlar. Biz de onlara ‘siz kuralına göre yapabiliyorsunuz bunu dönüştürebiliyorsanız önce Foça yolundaki bu dağlarını dönüştürün’ diyoruz. Aliağa’nın girişinden girdiğinizden itibaren ortalığı gaz kokusu kaplar, daha ilçeye girmeden başlıyor kirlilik. Yine çevre civarda maden ruhsatları veriyorlar. Aliağa dört bir taraftan saldırı altında. Biz hepsini yetişmeye çalışıyoruz. Köylülerle halkla toplantılar yapıyoruz, halk istemiyor, kendi sorununa sahip çıkıyor. Bu işten sadece o firma kazanacak ama hem çevre hem halk zarar görecek. Sadece bir firmanın karı için bunu yapmasınlar diyoruz.”