Devletin özel savaş politikaları sonucu Şırnak’ta ağaç katliamı yaşandığını kaydeden HDP Şırnak İl Örgütü, kamuoyuna duyarlılık ve mücadele çağrısı yaptı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak İl Örgütü; Besta, Gabar ve Cudi’de yaşanan ağaç katliamına ilişkin il binaları yanında açıklama yaptı. Açıklamaya Barış Anneleri Meclisi, Demokratik Bölgeler Partisi(DBP) Şırnak İl Örgütü, Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş’in de olduğu çok sayıda kişi katıldı.
“Xweza jiyan e, jiyanê qetîl nekin” pankartının açıldığı eylemde basın metnini Şırnak Merkez İlçe Eşbaşkanı Kamuran Demir okudu. Şırnak’ın devletin özel savaş politikasıyla birlikte bir kıyımla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Demir, “Kürdistan’da ilan edilen ‘güvenli bölgeleri’ tüm yasaların yok sayıldığı ve oradaki yetkili kişilerin istedikleri her şeyi yapabildikleri alanlar haline geldi. Atanmış vali, kaymakam, polis ve jandarmanın bu alanlarda sonsuz yetkisi oluştu. Bu yetkili kişi ve kurumlar doğayı ve hayatı umursamadan her türlü talancı ve rantçı politikaları, bu alanlarda rahatlıkla hayata geçiriyorlar. Ellerindeki sınırsız yetkilerle basını ve kamuoyunu oraya sokmayarak işledikleri talanı herkesten gizleyebileceklerini düşünüyorlar. Sadece ağaçları talan etmiyorlar, bölgenin tarihine, geleceğine ve yaşamın her türlü çeşitliliğine de zarar veriyorlar” dedi.
Bu katliama karşı mücadele çağrısı yapan Demir, “Kürdistan coğrafyasına yönelik de bir saldırı söz konusudur. Bu saldırılar, Kürde düşmanlığın Kürt değerlerine, Kürt coğrafyasına olan düşmanlığın bir parçasından başka bir şey değildir. Her yerde bir doğa katliamı vardır. Ama o bölgede sistematik bir yönelim vardır. Bilinçli, planlı bir şekilde o bölge talana açılmıştır. Biz bu katliama karşı ses yükseltiyoruz. Ve bu sesin hem Şırnak halkı hem de Türkiye halkları tarafından duyulmasını umuyoruz” ifadelerini kullandı.
HDP Milletvekili Hasan Özgüneş de kısa bir konuşma yaptı. Milliyetçi bir zihniyete sahip oldukları için kamuoyundan ve muhalefetten yükselen hiçbir sesin duyulmayacağını söyleyen Özgüneş, şöyle devam etti: “Çünkü akıl tutulmasına tutulmuşlar. Vicdanları körelmiş, kulakları duymaz olmuştur. Doğa da ki her şeyi Türkiye’deki her madeni mideye indirilebilecek bir varlık cinsinden görüyorlar. Türkiye’yi kime nasıl peşkeş çekebilirim diye çırpınıp duruyor. Niçin bu kadar çırpınıyorlar? Çünkü iktidar oldukları zaman içerisinde insanlığa dair, hukuka dair çokça suç işlediler. Bunun korkusuyla yaşıyorlar. Onun için Şırnak’taki ormanı da Marmaris’teki ormanı da kendi iktidarlarını sağlamlaştırmak için vicdanları sızlamadan yok edebiliyorlar. Buna birçok yerde ‘güvenlik gerekçesi’ diyorlar. Ayıp ya insan buna güler, ayıp utanın. Ormanların güvenlikle ne alakası var? 40 yıldır bu mücadeleyi sürdürüyorsun. Ben mücadele edeceğim diye Türkiye’deki ormanları, doğayı mı yok edeceksin. Bu halkı göçerterek, yoksul bırakarak çözülecek sorun değildir, bu sorun yüzyıllık sorundur. Buradan Vali beye tekrardan sesleniyoruz bu katliamı durdurun.”
Açıklama “Xweza jiyane jiyanê nekujin” sloganıyla son buldu.