Halk Kürsüsü

Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde 2 Ocak 2022 günü yapılan BMG Forumu, AKP-MHP faşizminin bir gün önce iğneden ipliğe her şeye getirdiği zamlar karşısında önemli örgütlü bir çıkış ve ses oldu. Dün parça parça görüntüleri izlerken ve daha sonra yayınlanan haberleri okuyunca, ‘İşte gerçek temsil, gerçek halk kürsüsü’ demekten kendimi alamadım.

Devrimcilerin, emekçilerin, direnenlerin duruşu ve estetiği bir başka oluyor. Doğal akış ve ahenk farkını daha net ortaya koyuyor, yansıtıyor. Kürsüye her çıkan konuşmacı barikatın, çatışmanın direnişinden gelen birer konuşmacıydı. Yapmacık değildiler. Özlüydüler. Sarf edilen her cümle tam yerine oturmaktaydı. Ferit Şenyaşar’ın bugünü engizisyonla örneklendirmesi binlerce ciltlik kitabın özeti niteliğindeydi. Bugünle dünün engizisyon uygulamalarını ortaya koyarken faşizmin biçim dışında, uygulamasının ezilen ve direnenlere karşı hep aynı olduğunu gösteren nitelikteydi

Hıdır amcanın halk kürsüsünde söylediği her söz faşizmin hukuk dışılığını, hukuk yalancılığını deşifre eder nitelikteydi. Hukukun hiç de ezilenler lehine olmadığını, cezalandırma dışında hukukun işlemediğini, iktidarın sirk(i) içinde olanları salıverilmesiyle ortaya koyduğunu söylemesi asıl görülmesi gerekeni görün der gibiydi. Hasta tutsaklarla, siyasi tutsaklarla ilgili veciz sözleriyle çete olan faşist rejimin düşmanlık düzeyini Halk Kürsüsü’nde teşhir etti.

‘Bir bütün olarak dünkü platform sende nasıl bir izlenim bıraktı,’ diye sorulursa tek diyeceğim ‘Bende özgür Halk kürsüsü, direnişçilerin kürsüsü intibaını uyandırdı’ olurdu. Bu kürsünün sadece dünkü salonla sınırlı kalmaması temennimdir. Her yerde bu Halk kürsüleri kurulmalı ve direnişçiler her yerde konuşmalıdır. Konuşarak ortak duygu, bilinç düzeyini geliştirmeliler. 2 Ocak Halk Kürsü’sünde direnişçiler deneyimlerini aktararak ortak bilince önemli katkı sundular. Bu devam ettirilmelidir. Her söz kolektif hafızada buluştukça daha bir güvenle yol alınacağı da kesindir.

Yıllardır Kürdü, Türkü, Acemi, Abhazı, Arabı, Boşnağı, Pontosu, Lazı vd. milliyetler parçalanmışlık içinde daha zayıf ve güvensizdiler. Ama dün salondaki bileşim ve katılımcılara bakınca içimde bu zayıflığın aşıldığı umudu da canlanıverdi. Tüm halkların çocukları yan yana aynı salonda yerini alarak birlik umuduna umut kattılar. “Yaşasın halkların birliği, dayanışması!” sloganı daha anlamlı bir ifadeye kavuşmuş oldu. Keza, Alevisi, Sünnisi, Ezidisi, aydını, genci, kadını, mahpusu, Barış Anneleri, işçisi, işsizi bir araya gelerek bize ortak direnişte buluşulabileceğini gösterdi. Dünkü salon buluşması bu anlamda biz ezilen halklar, emekçiler için daha umutlu bir  başlangıç girişimiydi. Birlik olmanın, dayanışma içinde olmanın özgüvenini daha güçlü gösteren örnek çalışmaydı. Dünkü Halk Kürsüsü bu anlamda halkların ve emekçilerin demokrasi buluşmasıydı. Bu kürsü bizlere birlikte mücadele etmenin önemini ve güvenini bir kez daha hatırlattı. Yan yana duruşun biz ezilenleri güçlendireceğini, faşizmi zayıflatacağını gösterdi.

Dünkü Halk Kürsüsü yeni görevleri de hatırlattı bize. Neydi bu görevler: Birincisi, toplumsal çelişki-çatışmaların yerinde tespit etmesi; ikincisi, bu tespitle demokratik esneklik yatay geçişenlik içindeki koordinasyon ağlarıyla her toplumsal çelişki ve çatışmayı faşizme karşı öz örgütlü güç ve güçlerin birleşikliğiyle ortak duruşta buluşturma ve bundan ısrar edilmesi; üçüncüsü, burjuva liberal ve egemenlikçi siyaset merkezlerini değil emekçilerin, örgütlü güçlerin sokak pratiğinin esas alınması; dördüncüsü, gerçek demokrasi ittifakının, devrimci ittifakın, legal sistem içi parti ittifaklarından değil BMG toplam taban örgütlülüğünden geçtiği ve beşincisi, dayanışmacı olmak özgürlüktür, öncü çıkıştır.

Böyle olunca ‘BMG ne istiyor(un)’ cevabı tam olmasa da önemli oranda verilmiş oldu. Bu temelde dünkü çalışmaya emek veren her BMG emekçisi tek tek kutlanmayı hak ediyor. Bundan sonra Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde kurulan kürsü gibi Halk kürsüleri emekçilerin olduğu her yerde kurulmalı diyor, tüm BMG çalışanlarını kendi adıma sevgi ve saygıyla selamlıyorum.