Bakan Bilgin’in pek “bilimsel” açıklamaları

Açlık sınırının 6 bin lira olarak tespit edilmesini bilimsel bulmayan Çalışma Bakanı Vedat Bilgin kendi “bilimsel” rakamını açıkladı: 3 bin 600 ile 4 bin arasındadır! Bu rakamlara bilimsellik kazandıranın ne olduğunuysa açıklamadı!

Daha önce Türkiye’de işçilerin örgütlenme oranlarının çok düşük olduğunu, ezici bir kesimin bu nedenle asgari ücretle çalıştığını belirterek, bakanlığının sendikal örgütlenmeye karşı sergilenen sınıf düşmanlığının bir parçası olduğu gerçeğini saklayacağını sanacak kadar “bilimsel düşünen” Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, o pek bilimsel tespitlerinden birini daha yaptı. “Açlık sınırının 6 bin lira olduğunu kim söylüyor?” diye soran Bilgin, bunun sendikaların “kendince yaptıkları çalışmalar” olduğunu, bilimsel bir tarafının bulunmadığını belirterek, “Açlık sınırı 3 bin 600 ile 4 bin arasındadır!” dedi. Pek bilimsel yaklaşımın sahibi Bilgin’in işaret ettiği “bilimsel kurum” halk arasındaki adıyla “rakam sihirbazı” TÜİK olmalı.

Konuşmasının başında “Enflasyon, tahminlerimizi zorlayarak yüksek çıktı. Bu kadar artış beklemiyorduk. Bunda enerji sektörünün etkisi fazla” diyerek bilimle ne kadar yakın bir ilişki içinde olduğunu (!) da gösteren Bilgin’in dün yaptığı bu açıklamanın neresinden tutarsak tutalım, işçi sınıfına “bir parça ekmek neyinize yetmiyor” demek dışında bir anlam taşımıyor.

Sadece birkaç ayda şekere yüzde 555, doğalgaza yüzde 300, elektriğe yüzde 260, motorine yüzde 312, benzine yüzde 302, ulaşıma yüzde 234, ekmeğe-una yüzde 226, Ayçiçek yağına yüzde 210, ete-süte yüzde 205, mutfak tüpüne yüzde 200, otogaza yüzde 83 zammın yapıldığı, emekçilerin öğün atladığı-porsiyon küçülttüğü, çarşı-pazarın yanına yaklaşmanın kabusa dönüştüğü bu günlerde açlık sınırının 3 bin 600 le 4 bin arasında değiştiğini söylemek demek, 4 kişilik bir aileyi sadece ekmeğe, soğana, patatese mahkum etmektir; ki onlar bile her dakika fiyat atlıyor.

Açlık sınırı denilen kavramın 4 kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenmesine yetecek kadar gıda anlamına geldiğini düşünecek olursak bunun başka bir açıklaması yoktur. Dahası bunun söylenmesinin kendisi işçi ve emekçilere had bildirmektir: Yoksulluğu, ekmeğe talim etmeyi kabul edeceksiniz!

Asgari ücretin son artışla 5 bin 500 TL olduğu yerde Bilgin’in bilimsel (!) hesaplamaları her açıdan sınıf düşmanlığının resmi. Keza açlık sınırı 3 bin 600-4 bin TL arasındaysa geriye kalan bin 500 TL’yle emekçiler ne yapabilir sorusu havada kalıyor. Kendilerinden menkul kıldıkları bir soru bu. O parayla emekçiler kirayı mı, ulaşımı ya da ısınmayı mı karşılayabilsin diye sormak bilinçli olarak es geçtikleri başka bir bilimsellik!

Enflasyonun aralık itibariyle düşüşe geçeceğini, şubat-mart gibi de “iyi bir yere gelineceğini” söyleyerek Erdoğan gibi “sabır” dileyen Bilgin, tüm sınıf düşmanları gibi emeğin pula çevrilmesi, sömürünün derinleştirilmesi ve sermayenin kar sarhoşu olması dışında bir dert taşımadığını göstermiş oluyor. Asgari ücretin 5 bin 500 TL olduğu, TÜİK’in bile enflasyonu yüzde 80 gibi bir oranla açıkladığı, gerçeğinse onun kat kat üstünde olduğu bu koşullarda sarf edilen bu sözlerin başka bir manası yoktur. Mücadele çağrısı olmak dışında bir anlamı olmadığı gibi…

ALINTERİ

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir