Bir hakikat sürdürücüsü: Ayfer Serçe

DİYARBAKIR – Özgür basın geleneğinin sembol isimlerinden biri olan Ayfer Serçe’nin katledilmesinin üzerinden 16 yıl geçti ancak ardılları özgür basın geleneğini sürdürmeye devam ediyor.

Özgür basında kadın yayın geleneğinin öncü isimlerinden olan Ayfer Serçe (Şilan Aras) kadın katliamlarını araştırmak için gittiği İran’da 19-23 Temmuz 2006 tarihleri arasında İran rejimi tarafından katledildi. 1974 yılında Urfa’nın Viranşehir ilçesinde doğan Şilan, çocuk yaşlarında gazeteciliğe merak saldı. Lise yıllarında Karacadağ adlı radyoda sunucu olarak çalıştı. Daha sonra dershane için Adana ve Mersin’e giden Şilan, dershane sürecinden sonra yüksek okula girmeye hak kazanır. Şilan, kaydını yapmak için gittiğinde okumaya müsait bir yer olmadığını düşünerek ve ağabeyi ile bir süre tartıştıktan sonra kayıt yaptırmaktan vazgeçip geri döner. Şilan, yaşadığı bu süreçten sonra Çukurova Üniversitesi İşletme Bölümü’ne geçer, burada iki yıl okuduktan sonra, 1998 yılında Kürt kadın mücadelesinde aktif olarak çalışma yürütmeye başlar.

MHA ile gazeteciliğe başlangıç…

2000’li yılların başında Mezopotamya Haber Ajansı’nda (MHA) çalışmaya başlayan Şilan, ajansın 2005 yılında kapatılmasından sonra aynı yıl yayın hayatına başlayan Fırat Haber Ajansı (ANF) ile gazeteciliğe devam etti. ANF’nin Ermenistan muhabirliğini yapan Şilan, daha sonra Federal Kürdistan Bölgesi’ne geçti. Ardından ise kadın katliamlarını araştırmak için İran’ın Urmiye ve Mahabad kentine geçer.

Kadın intiharlarını araştırmak için gittiği İran’da katledilir

Şılan, üç haftalık kadın intiharlarını araştırma çalışmasının ardından 19-23 Temmuz 2006 arasında Türkiye-İran sınırındaki Kelareş bölgesinde İran ordusu tarafında düzenlenen bir pusuda katledilir. Şilan’ın hayatını kaybettiği tarih, merkezi Paris’te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) kayıtlarında 23 Temmuz 2006 olarak geçiyor. Bazı kaynaklarda ise Şilan’ın yaşamını yitirdiği tarihi 19 Temmuz olarak belirtiyor.

Cenazesi hala yok

Şilan’ın İran rejimi tarafından katledilişinin üzerinden 16 yıl geçmiş olmasına rağmen, cenazesine ne olduğuna ilişkin bir bilgi yok. Ailesinin tüm girişimlerine, basın özgürlüğü ve insan hakları savunucularının tüm çağrılarına rağmen İran rejimi Şilan’ın cenazesini vermedi.

Şilan Aras’ın fikri hayat buldu

Şilan, arkasında bıraktığı özgür kadın basın geleneğini ardılları sürdürmeye devam ediyor. Şilan’ın kadınlara ait bir ajans fikri ise 2012 yılının 8 Mart’ında Kadın Haber Ajansı’nın (JINHA) kurulması ile hayat buldu. Özgün basın geleneği bugün JIN NEWS, JIN TV, NEWAYA JIN ve Nû Jinha gibi yayın organları ile kadınların sesini duyurmayı sürdürüyor. Kadın gazeteciler bulundukları her mecrada Şilan’dan devraldıkları mirasla sözlerini söylüyor, kadın katliamlarını ve tecavüz zihniyetini teşhir ediyor.

Şilan’ın Ermenistan’da yaptığı araştırma

Ermenistan’da da uzun yıllar Kürt kültürü ve kadınlar üzerinde araştırmalar yapan Şilan, henüz yayınlanmayan bir araştırmasında şu değerlendirmede bulunuyor. “… bu kentlerde gerçek yaşam arayışında olan Kürt kadının yüz binlercesinin gerçek yaşamlarını çırılçıplak, çıkarsız görüyoruz. Yüreklerinin derinliklerindeki sevgiye her zaman flaşları tutuyoruz. Kadın için özgürlük esip geçen ve bir daha tutulmayacak olan bir rüzgar mıydı gerçekten? Tabii ki değil…

‘Kadın üzerinde baskılar devam ediyor’

Her halkın kendine göre gelenek, görenek, örf ve adetleri vardır. Bu gelenekler bin yıllardır süre gelmekte. Belki bazı yerlerde bunlar yer yer etkisizleşmiş de olabilir. Fakat bilimin bu kadar geliştiği, artık insanların eskisi gibi gözü kapalı bazı tabuların kurbanı olmaktan kurtuldukları bir çağda, halen de bazı yerlerde insanlar bazı tabuların kurbanı olmaktadırlar. Kaba fiziki bir imhayla, insanların yok edilmelerinden ziyade, eskilerden kalma bazı anlayışlarla kadın üzerinde halen şiddetin, baskının, sindirmenin vb. sürdürüldüğünü söylemek abartı olmaz.

‘Kadına birçok zorlamayı dayatmaktadır’

Ermenistan’da yaşayan Kürt insanlarımız, asırlardır sürdürdükleri bazı gelenek ve görenekler adı altında; kadına birçok zorlanmayı dayatmaktadırlar. Burada yaşayan halkımızın az bir kesimi şehirlerde yaşarken; büyük nüfusu kırsalda yaşamakta. Genelde Kürtler arasında kız çocuklarını daha küçük yaşta evlendirmek büyük bir marifet sayılmaktadır. Kız çocuklarının evlilik yaşları on dört ile on sekiz yaşları arasındadır. On sekiz yaşını geçen kızlar ‘evde kalmış’ kızlar olarak nitelendirilirler. Bir kızı beğenen erkek, istediği zaman kızı kaçırmayı kendisinde hak görüp, kızın istemi olmadan kaçırabilir. Kız kaçırmanın en büyük nedenlerinden sadece biri; maddi yoksunluktur.”

JINNEWS

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir