Son Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalar yapan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o her zamanki hamaset dolu konuşmalarından birini daha yaptı. Ama bu sefer süngüsü biraz düşmüş gibiydi. “Enflasyonda yaşanan ciddi yükseliş hepimizin canını sıkmıştır” diyerek uzun süredir inkar ettiği yakıcı gerçeği kabul etmiş oldu. Zaten son konuşmalarında parça parça kabule yanaşmıştı. Gelinen noktada mızrağın çuvala sığamadığını bilmenin sıkışmışlığıyla “ciddi yükseliş hepimizin canını sıkmıştır” demek zorunda kaldı. Arkasınıysa “hemen çözeceğiz” gibi bir tiratla getiremedi. Bunun yerine, “Her ne kadar sistemi dengeye oturtmuş olsak da enflasyon yükünü bir müddet daha çekeceğimiz açıktır. Milletimizden biraz daha sabır bekliyoruz. İnşallah 2023’ün Şubat ve Mart aylarından itibaren enflasyonu makul ve daha aşağı indireceğimiz seviyeye çekmiş olacağız. Bu noktaya indirdikten sonra işimiz daha kolaydır” demeyi tercih etti. Onlar açısından “makul seviyenin” ne olduğunu kestirmekse hiç zor değil.
Konuşmasında yaşanan buhranı “içerde-dışarda sayısız tehdit ve düşmanla savaşıyoruz” mealine gelen bir temaya bağlayan Erdoğan, lafı asgari ücrete, emekli ve memur maaşlarına getirdi. Grevin, toplu sözleşme görüşmelerinin konusu olması gereken ücret zamları konusunda Türk-İş’in tepesindeki Ergün Atalay ağası sorunu çoktan Erdoğan’ın iki dudağı arasından çıkacak söze bağladığını açıklamışken Erdoğan da meseleyi patronlarla varılacak uzlaşmaya bağlayan bir açıklamayla kayıt koyduğu bir zam “müjdesi” verdi.
Onların her müjdesinin cebimizden çekilerek patronlara aktarılacak yeni teşvikler olduğunu biliyoruz. Nitekim yapılacak zammın yaratacağı ek masrafların bir kısmının bütçeden karşılanması gibi bir formül üzerinde çalıştıklarını da ifade etti. Bu zammın yaratacağı maliyetlerin karşılanmamasının işçi kıyımına neden olacağı tehdidi salınmışken yapacak başka bir şeyi de yok zaten.
Belirttiğimiz gibi grevin, toplu sözleşme düzeninin yani sınıf kavgasının araç ve yöntemlerinin hükmünü konuşturması gerektiği yerde en büyük sendikanın tepesindeki ağa meseleyi Erdoğan’ın ağzından çıkacak söze; Erdoğan da patronları ihya edecek, masraflarının bizden kesilecek vergilerle karşılanacağı konusunda ikna edecek bir yaklaşıma havale ederek lütufmuş gibi “müjdeler” verebiliyor. Patronların bu zammı bahane ederek kademeli işçi kıyımlarına gitmesi ya da işçinin hesabına yatırılan paranın bir kısmını geri almasıysa cabası!
Erdoğan verdiği o “müjdeyi” şu sözlerle duyurdu:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızdan işveren tarafıyla görüşülerek asgari ücretin yeniden değerlendirilmesini istedim. Bakanlığımız belli sayıya kadar personel çalıştıran işletmeleri gözetecek bir yöntem de geliştirecektir. İnşallah en kısa sürede bu konuda müjdeli bir haberi işçilerimizle emekçilerimizle paylaşmayı temenni ediyoruz. Çalışma Bakanım süratle Asgari Ücret Tespit Komisyonu ile bir araya gelip çalışmalarını bitirecekler, ardından NATO görüşmelerinden döner dönmez tüm işçi ve emeklilerimizle bunu paylaşma imkanını bulacağız. Amacımız enflasyon oranı kaç olursa olsun hiçbir çalışanımızın ve emeklimizin hayat pahalılığının altında ezilmesine müsaade etmemektir. Yılbaşında çalışanlarımızın, emeklilerimizin yeniden gözden geçireceğiz. Ne yapılması gerekiyorsa onu da vereceğiz.
Temmuz ayı memur maaşları, Kurban Bayramı öncesinde 8 Temmuz’da zamlı haliyle ödenecek.
