Faşizmi Yıkma Mücadelesinde İttifakların önemi / Konuk Yazar: Selahattin Erdem -5. bölüm

Tüm sol ve demokratik güçler Demokrasi İttifakı içinde birleşmelidir

 Deniyor ki CHP’nin içinde ve tabanında solcu ve demokratik güçler var ve onları kazanmak gerekir. Kuşkusuz bu görüş doğrudur. Fakat CHP içindeki solcu ve demokratik güçlerle ilişki kurup onları kazanmak ayrıdır, mevcut CHP siyasetiyle ve onu yürüten yönetimle ittifak yapmak, onun etkisine girmek ayrıdır. Birincisi doğruyken, ikincisi yanlıştır. Kaldı ki demokratik eğilimli olanlar sadece CHP içinde değil, AKP ve diğer partiler içinde ve tabanında da vardır, hatta MHP ve İyi Parti tabanında da vardır. Kuşkusuz bunlarla da ilişki kurup bunları da kazanmak için çalışmak gerekir. Ancak bu durum, söz konusu partilerin demokratik güçler cephesi içinde yer aldığı anlamına gelmez. Aynı durum CHP için de geçerlidir. CHP aldatıcılığından ve CHP’nin siyasi etkisinden artık tümüyle kurtulmak gerekir.

Kaldı ki HDP de, EMEP, TKP, Sol Parti gibi güçler de geçmişte CHP ile çeşitli ilişkiler içine girdiler. Örneğin CHP içinden aday olup milletvekili ve belediye başkanı seçildiler. Yerinde olup bir çizgi haline getirilmediği durumdan bu tür yaklaşım belli sonuçlar verdi. Fakat bu hep böyle olmaz. Böyle olursa o zaman CHP’nin parçası haline gelinir. Yerli yersiz CHP içinde kalınırsa, o zaman CHP’nin kuyruğuna takılma olur. Bundan da kurumsal olarak CHP kazanır. Tabii Demokrasi hareketi ise kaybeder.

Dahası, böyle yapılacaksa bile, bunun Demokratik ittifak temelinde yapılması, yani CHP ile bireysel değil de kurumsal ilişki içinde olunması en doğrusudur. Böyle hem Demokrasi Hareketine ve hem de aslında CHP’ye kazandırır. Yani önce tüm sol ve demokratik güçler bir Demokrasi İttifakı içinde birleşmelidir. Ondan sonra bir seçimde CHP ile ittifak yapmak gerekiyorsa kurumsal olarak yapmalıdır. Bu biçimde başka güçlerle de seçim ittifakı elbet yapabilir. Bu durum karşılıklı anlaşmaya ve çıkarların gözetilmesine bağlıdır.

Demek ki AKP-MHP faşizmini yıkacak devrimci- demokratik gücü ortaya çıkarabilmek için, birincisi dar ideolojik gurup olmayı aşarak politika yapmaya, örgüt ve eylem olmaya yönelmek gerekir. Bu da her düzeyde ittifak yapmayı gündeme getirir. Çünkü politik mücadele ittifaksız olmaz. İkincisi ise, CHP’nin ideolojik, siyasi ve örgütsel etkisinden kopmak gerekir. Çünkü CHP’nin en küçük etkisi bile bir gücü sistem içinde tutmaya ve sisteme bağlı hale gelmeye götürür. Mevcut sistemin etkisinde kalarak da bu sistemi değiştirmek, faşist-soykırımcı zihniyeti ve siyaseti aşmak, Kürt özgürlüğüne dayalı demokratik Türkiye’yi yaratmak mümkün olmaz.

Faşizme karşı Demokrasi İttifakını yaratmak tarihsel bir zorunluluktur

İdeolojik grup olma aşılıp CHP etkisinden kurtulduktan sonra geriye faşizmi yıkacak mücadeleyi geliştirecek ve alternatif demokratik sistemi inşa edecek ilişki ve ittifakları yaratmak kalır. Bunun için de birlikçi ve yapıcı bir anlayış, asgari demokrasi ilkeleri ve sorumluluk üslenme yeterlidir. Bu düzeye gelindikten sonra AKP-MHP faşizmini yıkacak ve yerine bir benzerinin geçmesini engelleyecek Demokrasi gücünü ortaya çıkarmak ve etkili zor olmaz. Bu noktada her partinin kendi programını dayatmaması, asgari demokrasi programında birleşmeye hazır olunması ve yapıcı yaklaşması önemlidir. Bunlar da olursa en geniş ve güçlü Demokrasi ittifakı mutlaka yaratılır.

Burada isimlendirmeye fazla takılmamak gerekir. Sol ittifak mı denecek, yoksa demokrasi ittifakı mı veya başka bir isim mi kullanılacak; bunlar o kadar belirleyici değildir. Kaldı ki bu tür isimlendirmeleri karşı karşıya getirmemek gerekir. Yine önce sol ittifak, sonra demokrasi ittifakı gibi kategorileştirmek de fazla anlamlı değildir. Kuşkusuz kendine sosyalist diyen partiler önce kendi aralarında sosyalist bir ittifak kurup, ardından da en geniş demokrasi güçlerini içinde toplayacak bir Demokrasi ittifakına katılabilir. Yine önce Türkiye’nim sol partileri ittifak kursun, sonra Kürtlerle ittifak içine girilsin biçimindeki bir anlayış var ki, eğer yapılabiliyorsa bu da mümkündür. Burada önemli olan tüm antifaşist demokrasi güçlerini en geniş Demokrasi ittifakında birleştirip, egemen sınıfın Cumhur ve Millet ittifaklarının karşısına üçüncü güç olarak çıkarmaktır. Buna hizmet eden güçlendiren her türlü ara ittifak da elbet yapılabilir.

Üzerinde durmak istediğimiz esas nokta, egemen sınıfın siyasetinin ittifaklar yaparak kendini merkezileşmesini karşısında demokratik halk siyasetinin, sol, sosyalist ve demokrasi güçlerinin yaşadığı parçalılığın aşılmasıdır. Mevcut durumda ciddi bir parçalılığın yaşandığı ve bu nedenle antifaşist mücadelenin istenen boyuta çıkamadığı ortadadır. Bu durum hem AKP-MHP faşizmin ömrünü uzatmakta ve hem de Millet İttifakı gibi sahte bir gücün yerine aday olmasına fırsat vermektedir. Hâlbuki Demokrasi ittifakının potansiyeli en geniş olanıdır, bu potansiyelin asgari düzeyde örgütlenip harekete geçirilmesi Demokrasi ittifakını birinci siyasi güç haline getirir.

Bu anlamda sol-demokratik ittifakı çok daha fazla büyütmeye ve genişletmeye kesinlikle ihtiyaç vardır. Kuşkusuz HDP kendi içinde bir ittifaktır, fakat mevcut haliyle Türkiye’nin tüm demokratik güçlerini birleştirmiş olan bir ittifak değildir. Onun dışında Sol Parti, EMEP, TKP gibi tarihsel geçmişi olan, sol geleneği temsil eden birçok parti vardır ve onların hepsi de çoğunlukla tek başınadır. Bu durumda ne faşizme karşı etkili sokak eylemi yapılabilmekte ve ne de seçimde istenen etkinliğe ulaşılabilmektedir. Sonuçta en üst çatı biçiminde de olsa bunların hepsini birleştirecek en geniş Demokrasi ittifakını yaratmak tarihsel bir zorunluluk ve temel bir görev olmaktadır.

Açık ki böyle bir Demokrasi ittifakı Mustafa Suphi’den bu yana gelen yüzyıllık tüm sol-demokratik birikimi, Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya’dan bu yana gelen elli yıllık devrimci-demokratik birikimi, adını burada sayamadığımız tüm sosyalist ve devrimci kişiliklerin yaratıkları birikimi, işçi, emekçi ve aydın hareketlerinin tüm birikimi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’da somutlaşan tüm Kürt direnişlerinin büyük birikimini, özgürleştirici ideolojik ve eylemsel gücüyle tüm kadın özgürlük birikimini, Dev-Genç’ten yana gelen tüm Türk ve Kürt gençlik dinamizmini kendi bünyesinde toplayıp birleştirmeli, AKP-MHP faşizmini yıkıp CHP engelini aşarak Kürt özgürlüğü temelinde demokratik Türkiye’yi yaratmaya yürümelidir.

Türkiye’de demokrasi hareketinin önü açıktır. Çünkü elli yıllık hatta yüzyıllık faşizm ardından demokratikleşme Türkiye’nin ve burada yaşayan herkesin hakkıdır. Kürdistan dağında ve tüm kentlerde gelişerek süren devrimci direniş böyle bir demokratikleşmenin önünü açmakta ve onun için en büyük gücü ortaya çıkarmaktadır. AKP-MHP faşizminin derinleştirdiği kriz, Türkiye’de acil bir değişiklik ve demokratikleşmeyi gerekli kılmaktadır. Gerisi demokratik siyaset yürüten güçlere, parti, yönetici ve kadrolara düşmektedir. Bunların da tarih görevlerini asgari düzeyde yerine getirmesi AKP-MHP faşizmini yıkacak, CHP engelini aşacak ve Türkiye’yi Ortadoğu’nun ve dünyanın  en demokratik ülkesi haline getirecektir. Hedef budur ve bundan daha güzel ve anlamlı bir amaç olamaz. O halde böyle bir ortak amacın başarısında pay sahibi olabilmek için herkesi demokratik yarışa davet ediyoruz!

[Son Bölüm]