Öncülük Tanımı, Taktik Stratejik İttifakların Önemi / Konuk Yazar: Hêlîn Serhildan

Yeni paradigma temelinde hakikat devrimin yürütülüşünde güç mevzilenmesi değişmiştir. Yeni parti öncülüğü vardır. Öncü partiye ihtiyaç duyulmaktadır. Ama bu iktidar ve devlet endeksli bir parti değil. Tamamen kadın özgürlüğüne ve toplumsal ekolojiye dayalı demokratik toplum paradigmasını esas alan bir parti öncülüğüdür. Yeni bir partidir. Böyle bir partinin öncülüğünü öngörüyor. Fakat esas olarak demokratik özyönetimleri geliştirmede, demokratik konfederalizmi örgütleme ve işletmede, demokratik özerklik sistemini geliştirmede öngördüğü öncülük, kadın ve gençlik öncülüğüdür. İşçi sınıfı öncülüğünün yerini kadın ve gençlik öncülüğü almıştır. İşçi-köylü ittifakının yerine kadın-gençlik ittifakı, tüm emekçi halk ittifakı geçmiştir. Dolaysıyla öncülük tanımlanmasında değişiklik vardır.Dahası kadın gençlik  hareketlerinin tanımlanmasında değişiklik vardır. Eski paradigmada kadın ve gençlik örgütlülükleri birer kol örgütlülüğü biçimindeydi. Yan örgütlenmelerdi. Kendi parti çizgisinde partinin yan örgütleri olarak merkezi olacak şekilde örgütleniyor, işçi-köylü ittifakının yürüttüğü devrimci mücadeleye destek veriyordu.

Yeni paradigmada ise bu durum köklü bir biçimde değişmiştir. Kadın ve gençlik örgütlülükleri bir kol, yan örgütlülüğü değil, esas örgütlülüktür. Temel öncü örgütlülüktür. Toplumsal örgütlenme, kadın ve gençlik örgütlülüğünün öncülüğünde gerçekleşmektedir. İşçi ve emekçi kesimler, tüm yurtseverler, antifaşist güçler böyle bir öncülüğün etrafında şekillenmektedir. Eskinin ulusal kurtuluş anlayışı aşılmıştır. Eskiden parti öncülüğünün etrafında bir de yurtsever halkın örgütlülüğü öngörülüyordu. Şimdi cephe değil, kadın ve gençlik öncülüğünde Demokratik Konfederalizmin örgütlülüğü vardır. Tüm farklılıkların özgürce örgütlenerek demokratik konfederal sistem içinde birleşmelerini öngören, devlet olmayan halkın kendisinin yönetimini ifade eden demokratik sistemi örgütlemektedir. Buna KCK sistemi diyoruz. Cephe sadece mücadele örgütüydü.

Dikkat edilirse Demokratik Konfederalizm, yani KCK mücadele örgütü olarak sömürgeci-soykırımcı sistemi yıkmayı hedefleyen bir mücadele yürüttüğü gibi aynı zamanda halkın özgür ve demokratik yaşamını kurmayı, sistemini geliştirmeyi, halkın kendi kendini yönetmesini gerçekleştirmeyi sağlayan bir sistemdir de. Yıkıcı olduğu kadar yapıcılığı da var. İnşa gerçekliği var. Mücadele ettiği kadar alternatif sistemi de inşa ediyor ve geliştiriyor. Dikkat edilirse hem mücadele anlayışında, yol-yönteminde hem de iç-devrimci mücadele de devrim anlayışı, ulusal düzey ve toplumsal mevzilenmeden köklü değişiklikler içeriyor.

Benzer biçimde dış ilişki ve ittifaklarında da önemli değişiklikler vardır. Örneğin eskiden Kürt özgürlük hareketi Ulusal Kurtuluş devrimi yürütürken dış stratejik ittifak kapsamında Sovyetler Birliğinin ve sosyalist devletleri esas alıyordu. Yene devletçi paradigma ile yürütülen devrimci mücadeleleri Türkiye ve diğer ülkeler düzeyinde esas alıyordu. Kuskusuz ezilenler, işçi sınıfı hareketleriyle, sol-sosyalist hareketlerle, antifaşist güçlerle de stratejik ittifak öngörülüyordu. Yine devletlerarasındaki çelişkilere dayalı olarak taktik ilişki ve ittifaklar geliştirmeyi öngörüyordu. Ama stratejik ilişkiler içerisinde devletler ve devleti hedefleyen mücadeleler de vardı. Şimdi bu dış ilişki ve ittifak anlayışı da değişmiştir. Artık Kürt özgürlük Hareketinin stratejik müttefiki olabilecek hiçbir devlet yoktur. Devlet amaçlı mücadele de yoktur. Devlet yaratan mücadeleler ve devlet sistemleri kendilerini ne kadar sosyalist, ulusal kurtuluşçu, komünist olarak tanımlasalar da bunlar devletçi paradigmayı esas alan mevcut ulus*devlet sisteminin bir parçası olan ve Kürt sorununa o temelde yaklaşan güçlerdir. Dolaysıyla Kürt özgürlük mücadelesinin özgürlük ve demokrasi mücadelesinde onun stratejik müttefiki değillerdir. Stratejik müttefik de bir değişiklik ve belirginleşme vardır.

Kürt Özgürlük Mücadelesinin stratejik müttefikleri sistem dışı güçlerdir

O halde stratejik müttefikler sistem dışı güçlerdir. Kadın özgürlük hareketleri, ekolojik devrim hareketleri, tüm ezilenlerin, İşçi ve emekçilerin kurtuluş mücadeleleri, hareketleri, antifaşist demokratik halk hareketleri, Kürdistan Özgürlük devriminin dış stratejik müttefikleri düzeyindedir. Bunlara sistem dışı, alternatif sistem hareketleri diyoruz. Sistem içi iktidar ve devlet paradigmasıyla hareket eden güçler daha çok taktik ilişki ve ittifaklar düzeyinde ele alınıyorlar. Kürt özgürlük Mücadelesi o güçlerin arasındaki çelişki ve çatışmalardan taktik düzeyde yaralanmak üzere taktik ilişki ve ittifak geliştirmeyi öngörüyor. Çünkü Kürdistan dünya ulus-devlet sisteminin parçalayıp soykırım altına almış olduğu bir ülke, Kürtler böyle bir toplum. Stratejik müttefikleri çok fazla gelişmiş, örgütlenmiş değillerdir. Potansiyel olarak çokturlar. İnsanlığın yüzde doksanını oluşturmaktadırlar ama pratikleşme bakımından, bilinç, örgüt ve eylem alanında zayıftırlar, güçsüzdürler. Böyle bir durumda güçlü, stratejik müttefiklere sahip olmayan bir devrim hareketi fazla taktik ilişki ve ittifaklardan yararlanmak ister. Var olabilmek ve mücadelesini geliştirebilmek için buna ihtiyaç duyar. Kürdistan Özgürlük devrimi de gönümüz koşullarında bu düzeyde taktik ilişki ve ittifaklara ihtiyaç duymaktadır.

Dolaysıyla iktidar ve devlet güçleri arasındaki çelişki ve çatışmalardan taktik düzeyde yararlanmayı önemsemektedir. Bu durum kendisinin varlık ve özgürlük mücadelesi için önemli imkân ve fırsatlar sunmaktadır. Başka çaresi de yoktur. Bu bakımdan da herkesle taktik ilişki ve ittifakları için belli ilkeler, özelikler söz konusuyken, taktik ilişki ve ittifaklar da faşist-soykırımcı güçler dışında herkesle taktik ve ittifaka açıktır.

Ancak böyle davranırsa bu ilişkiler ustaca geliştirilip var olabilir. Devrimci mücadeleyi geliştirmek için imkân ve fırsat bulabilir.