Faşizmi Yıkma Mücadelesinde İttifakların Önemi / Konuk Yazar: Selahattin Erdem 3. bölüm

Sistem Partilerine karşı Devrimci Demokratik ittifak neden ihtiyaçtır.

Diğer yandan, AKP-MHP yönetiminin çıkardığı yeni sistemde siyaset yapabilmek de ancak ittifak yaparak mümkün olmaktadır. Nitekim söz konusu sistemi AKP-MHP ittifak yaratmış ve hemen kendisini ‘Cumhur ittifakı’ olarak ilan etmiştir. Buna karşı CHP ile İyi parti de ‘Millet İttifakı’nı kurmuştur. Dikkat edilirse egemen sınıf siyaseti kendini iki ittifakta birleştirmiş ve merkezleştirmiştir. Böylece tüm krizli yapısına rağmen sistemi ayakta tutmaya ve ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Tabi bir yandan da Cumhur İttifakının düşmesi durumunda yönetimin demokratik halk güçlerin eline geçmesini engellemek için Millet İttifakını alternatif olarak tutmaktadır. Egemen sınıf siyaseti bu kadar örgütlü ve ittifaklı iken, iktidarını ve muhalefetini birlikte düşünür ve ele alırken, halkların demokratik siyasetinin bu kadar parçalı, ittifaktan yoksun, her partinin kendi başına olması kuşkusuz kabul edilemez. Çünkü birlikten ve ittifaktan yoksun olan devrimci veya demokratik hareketler zafer kazanamazlar.

Kaldı ki birlik ve İttifak devrimci ve demokratik güçler için yabancı kavramlar da değildir. Tarihe bakılırsa zafer kazanmış tüm devrimlerde birlik veya ittifak vardır. En çok örnek alınan 1917 Rus Ekim Devrimi’ne bakalım. Devrimin somut ittifakla gerçekleştiği ve zafer kazandığı herkes tarafından bilinmektedir. Kaldı ki Bolşevik Hareket ilk çıkışından itibaren hep ideolojik katılık ve siyasi esneklik ilkesi temelinde yürümüştür. Yani ideolojik mücadeleyi ve politik ilişki ve ittifakı esas almıştır. Bütün siyasi gelişimini çeşitli ittifaklara dayanarak sağlamıştır.Tarihin büyük devrimleri olan Fransız Devrimindeki, İslam Devrimi’ndeki durum da bundan farklı değildir.Demek ki devrim denen değişim olayı ancak çok çeşitli ittifaklar temelinde yürütülen mücadele ile gerçekleşmektedir.

Devrimci ve demokratik hareketin varlığını HBDH ve HDP ittifaklar ortaya çıkarmıştır.

Türkiye tarihi de birlik ve ittifaka çok yabancı ve de kapalı değildir. Yukarda pratik durumu kısaca ifade ettik. Nitekim TKP sürecinde yaşananlar da bu temeldedir. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 faşist-askeri darbeleri karşısında devrimci örgütlerin nasıl birlik ve ittifak arayışına yöneldikleri kısaca ifade edilmiştir.AKP-MHP faşist ittifakına karşı da HBDH ve HDP ittifakları güncel olarak tüm devrimci ve demokratik mücadele sorumluluğunu omuzlamıştır. Kuşkusuz zafer kazanan ittifaklar yapılmamıştır. Fakat yine de devrimci ve demokratik hareketin varlığını ve mücadelesini söz konusu ittifaklar ortaya çıkarmıştır.

Şu gerçek hiçbir zaman unutulmamalıdır:Türkiye’deki krizi mevcut sistem güçleri, onların temsil ettiği zihniyet ve siyaset aşamaz. Türkiye’nin kangrenleşmiş sorunlarını mevcut egemen sınıf göçleri çözemez. Türkiye’deki mevcut kriz ancak Kürt özgürlüğüne dayalı Türkiye’nin demokratikleşmesiyle aşılabilir, kangrenleşen sorunlar ancak böyle bir zihniyet ve siyasetle çözülebilir. Bunu da ancak Kürt halkının varlığını, özgürlüğünü ve demokratik haklarını kabul eden, kadın özgürlüğü temelinde bir toplumsal özgürlüğü esas alan, ulus-devletçiliği aşarak Demokratik Ulus çizgisine ulaşan, işçi ve emekçilerin demokratik hak ve özgürlüklerini kabul eden devrimci-demokratik güçler yapabilir. Onu da ancak birlik ve ittifak yaparak gerçekleştirebilirler. Hiçbir güç tek başına tüm bunları yapamaz. Bu temelde Türkiye’nin geleceğinin devrimci-demokraside, yani radikal demokraside, başka bir deyişle sol-demokraside olduğu açıktır. Bunun dışında Türkiye’de hiçbir yenlik ve yeni gelecek söz konusu olamaz.

Bu noktada, AKP-MHP faşizminin çöküş ve çözülüş sürecinin yoğunlaştığı günümüz koşullarında CHP ve İyi Partiden gelen çıkışları, Millet İttifakındaki hareketlenmenin doğru anlaşılması gerekir. Dikkat edilirse, bu güçler AKP-MHP faşizminden farklı bir şey söylememişlerdir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ‘’ Kandil’i yerle yeksan etmekten’’ söz ederken, İyi Parti genel Başkanı Meral Akşener’de‘’PKK ile aynı’’ diyerek HDP’ye saldırmıştır. Peki, Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli’nin zihniyeti ve söylemi de aynı değimlidir? Buna rağmen, AKP-MHP yönetiminin sarsıntısı karşısında CHP ile ortağı niye aktifleşiyor? Çünkü AKP-MHP faşizmi yönetemez hale gelince kitleler onlardan kopuyor ve yeni yönetim gücü arıyor, bu temelde HDP’ye ve diğer demokratik güçlere yöneliyor. Böyle olunca da HDP ve Demokrasi ittifakı güçlenip AKP-MHP’nin alternatifi haline geliyor. İşte CHP ve ortağı bunu engellemek, AKP-MHP faşizminin yıkılışının Türkiye’de bir demokratik devrime dönüşmesinin önünü almak, AKP-MHP’den kopan kitlelerin HDP ve diğer demokratik güçlere katılışını engelleyerek kitleleri mevcut faşist-soykırımcı sistem içinde tutabilmek için aktifleşiyorlar. Zaten kendilerine iki görev verilmiş: Biri AKP-MHP yönetimine koltuk değneği olarak faşizmin ömrünü uzatmak, diğeri ise AKP-MHP yönetiminin yıkılması durumunda kitlelerin demokratik güçlere kaymasını engelleyerek sistem içinde tutmak. Dikkat edilirse, onlar da işte bu görevlerin gereğini yerine getiriyorlar.