Yeni yıla zamlarla girdik. Büyük kapitalistlerin, para babalarının faşist diktatörlüğü sınıfsal görevini yaptı, halk düşmanı olduğunu bir kez daha gösterdi. İşçiler, köylüler, işsizler, memurlar, emekliler, yoksullar limon gibi sıkıldı. Halkın elinde ne var ne yok yeni vergilerle, zamlarla, enflasyonla elinden alınmalı, zenginlere aktarılmalı, yaşam on milyonlar için çekilmez hale getirilirken, bir avuç sömürücü zenginin daha zengin olması güvence altına alınmalıydı. Bu Türkiye’yi AB’nin, Kuzey Kürdistan’ı da Türkiye’nin ucuz işgücü cehennemine çevirme programının gereğiydi. Halk üzerinde AKP-MHP faşist terörünü azdırılmasıyla paralel gidecektir, gitmektedir.
2021’de enflasyon yüzde 82,81 fırlayarak rekor kırarken işçinin, memurun, emeklinin, işsizin, yoksulun, köylünün, küçük esnafın alım gücü enflasyon oranından da fazla düştü. Çay kaşığıyla vermek zorunda kaldıkları asgari ücret artışını yılbaşı zamlarıyla kepçeyle çaldılar. Elektriğe, doğal gaza, tünel ve köprü geçişlerine, sigara ve içkiye yaptıkları yüksek miktarda zamlar ile yılbaşını emekçiye zehir zıkkım ettiler. Tavan yapan enflasyon ve zamların düşük ücret politikalarıyla da tahkim edilmesi planlanmıştı. Sırtını faşist iktidarın yasa tanımazlığına, keyfilik ve devlet terörüne dayayan patronlar, sarı sendikacılara da güvenerek metal sanayi işçilerine komik ücret artışlarını dayattılar.
Kur oyunları ve zamlarla asgari ücreti düşürme sahtekârlığını tezgahlayan faşist rejim özellikle elektriğe, doğal gaza, benzin ve mazota, yani sanayi ve tarımsal girdilerine yaptığı astronomik zamlarla genel fiyat artışlarının ve emekçilerin, halkın yaşam seviyesinin durmaksızın düşmesinin de düğmesine bastı.
Faşist diktatör ve saray soytarıları, temsilcisi oldukları patronlar sınıfı ve devlet bürokrasisinin üst tabakaları zevk u sefa sürerken, zenginliklerine zenginlik katarken işçilerin, emekçilerin, işsizlerin, emeklilerin, halkın payına düşen ise yoksulluk, sefalet ve zulümdü.
Faşist iktidar, hapishanelerde devrimci, demokrat, yurtsever, komünistlere dışarıdaki zulmün kat be katını uyguluyor. Hapishanelerde hasta tutsakları ölümle cezalandırıyor, içerideki bu zulüm ile hem devrimci muhalefeti sindirmeye hem de dışarıdaki milyonlarca emekçiyi manevi yönden vicdani açıdan ezmeye çalışıyor.
Katmerlenen kapitalist sömürü ve faşist terör altında ezilen milyonlarca emekçi, işsiz, yoksul iş ve özgürlük, insanca ve onurlu bir yaşam istiyor. Elektrik, su, doğalgaz, telefon faturaları, kiralar, banka borçları, zamlar, hayat pahalılığı halkın yaşamını dünkü gibi bile sürdüremez hale getirdi. Milyonlar işsizlik ve çaresizlik cenderesinde tükeniyor. İşsizlik tehdidi ve güvencesizlik çalışan işçi ve emekçileri kuşatmış durumda, milyonlar bırakın yoksulluk sınırını açlık sınırının altına itiliyor.
Düşük ücret politikası, enflasyon ve tetiği çekilen zam saldırısı bıçağın kemiğe dayanmasıdır. Nüfusun bütün alt sınıf ve tabakalarından ‘geçinemiyoruz’ homurtuları duyuluyor. İşçiler emekçiler, yoksullar, halk ancak birleşip örgütlenerek, ancak mücadeleye atılarak belini doğrultabilir. Zamların geri alınması, iptal edilmesi için mücadele işsizlerin, yoksulların, işçi ve emekçilerin, köylülerin, küçük esnafın tüm halkın canını yakan en sıcak, en kışkırtıcı, halkın öfkesini ateşleyen sorundur. “An” itibariyle dikkat ve enerjinin zamların iptal edilmesine yöneltilmesi elzemdir.
Zamları merkezde tutan, hayat pahalılığını, işsizliği, yoksulluğu, yaşam koşullarının kötüleşmesi ve yaşamın emekçiler için çekilmez hale gelmesini teşhir eden, halkın harekete geçme arzusunu ve öfkesini bileyen, kışkırtan kitle ajitasyonu en yaygın şekilde geliştirilebilir ve geliştirilmelidir. Ajitasyon çalışması az sayıda militan ve aktivistin katılımıyla değil, özellikle birleşik mücadele güçlerine ya da bileşenlerine sokak ajitasyonunun örgütlendiği yerelde selam veren yakınlık duyan her işçinin, her işsizin, her gencin kadın ve erkeğin, esnafın katılımı örgütlenerek yürütülmelidir. Yoksulluk, işsizlik ve sefaletin biriktiği semtler, fabrika önleri ve sanayi merkezleri kitle ajitasyonu çalışması alanları olarak mesken tutulmalıdır. Şimdi halklarımızın görmek istediği sokaklarda “Zamlar İptal Edilsin!”, “Birleşirsek Kazanırız!” sloganlarıdır.
“Zamlar iptal edilsin, insanca ve onurlu bir yaşam, iş ve özgürlük istiyoruz! taleplerini merkezde tutan gösterilerin daha az sayıda olsa bile kitle katılımı bakımından güçlü örgütlenmesi ve hazırlanması, bu eylemlerin ajitatif ve propagandatif rolünü oynayabilmesinin, çağırıcı niteliğini gösterebilmesinin koşuludur. Türkiye ve Kuzey Kürdistan halkları bu faşist saldırıya karşı her alanda zamlara karşı ve özgürlük için birlikte mücadele etmelidir. Bugün başta AKP-MHP faşistlerine ve diğer tüm sistem partilerine karşı “Özgür, adil ve onurlu bir yaşamı savunmak için birleşirsek kazanırız” demek dünden daha yakıcı ve daha fazla ihtiyaçtır.
Kitle ajitasyonunun yürütüldüğü semtler, fabrika önleri ve sanayi merkezleri aynı zamanda protesto ve gösteri alanlarıdır. Zamlara karşı düzenlenecek her gösteri ve protestonun kitle katılımı bakımından asgari düzeye ulaşması bileşenlerin işçi, gençlik, kadın alanlarındaki ve semtlerdeki bütün güçlerinin eylem alanına seferber edilmesi ve yerel katılımın örgütlenmesine yoğunlaşarak sağlanabilir. Devrimci bir odağın inşası ve geliştirilmesini ancak kendi sınırlı durumumuzu değiştirerek, kendi sınırlarımızı aşarak başarabiliriz.