Faşizmi Yıkma Mücadelesinde İttifakların Önemi / Konuk Yazar: Selahattin Erdem -4. bölüm

CHP ya da Millet ittifak merkezli bir siyaset, devrimci ve demokrasi hareketine kaybettirir

Olayların gelişimine dikkatle bakalım. AKP-MHP yönetimin son geçirdiği sarsıntı döneminde CHP ile ortağı hemen kitlelere ‘’Sokağa çıkmayın’’ çağrısı yaptılar. Böylece AKP-MHP faşizmine karşı demokratik kitle hareketinin gelişmesini engellemeye çalıştılar. Fakat buna rağmen bazı devrimci guruplar sokağa çıktılar ve ‘’Tayyip istifa’’ sloganı attılar. Kadınlar 25 Kasım mücadelesini ‘’Hükümet istifa’’ sloganıyla yürüttüler. HDP Yönetimi farklı alanlarda mitingler düzenlemeye yöneldi. Böyle bir durunda gördüler ki kitleler sokağa çıkıyor ve sokakta devrimcileri ve demokratları buluyor ve onlara yöneliyor. Bunun üzerine hemen CHP ile ortağı da bazı yerlerde mitingler düzenleme kararı aldılar. Bununla kuşkusuz kitleleri kendi yanlarına çekmeye çalıştılar. Ama hangi kitleleri? Açık ki AKP ve MHP içindeki kitleleri değil, onlardan koparak HDP ve Demokrasi ittifakına yönelme durumunda olan kitleleri. Yani aslında AKP-MHP yönetimin ve faşizmi yıkma amaçları yoktur, AKP-MHP faşizmi yıkıldığında alternatif olarak HDP ve Demokrasi ittifakının yönetim olmasını engelleme görevleri vardır. Faşist-soykırımcı zihniyet ve siyaset tarafından bu temelde görevlendirilmiş oldukları açıktır.

Çok açık bir biçimde görülüyor ki, Türkiye’deki krizi CHP ve Millet ittifakı aşamaz ve Türkiye’nin sorunlarını bu güçler çözemez. Zaten AKP’den önce, yani geçmişte bu güçler de iktidar olmuşlardı. Bu sistemi CHP kurdu ve onlarca yıl yönetti. Meral Akşener, Tansu Çiller’in en ağır katliamları yapan çete hükümetinin içişler bakanıydı. Aynı zamanda AKP kurucularından da birisidir. Yani mevcut krizin ortaya çıkartılmasından sorumlu güçlerdir. Deniyor ki, mevcut kriz ve sorunlar AKP-MHP’nin kurduğu ‘’Başkanlık sisteminde’’ ortaya çıktı! Hayır, bu görüş doğru değildir.Kriz yapısaldır ve İttihat ve Terakki yönetiminden beri birikerek gelmektedir. AKP-MHP Yönetimi mevcut krizi ve sorunları yaratan olmaktan çok, daha önce yaratılmış olanları büyüten ve çoğaltan durumundadır. Yoksa mevcut kriz ve sorunları yaratan faşist-soykırımcı zihniyet CHP ve ortağının savunduğu sistem de vardır.

O halde AKP-MHP’yi çökerten krizi ve sorunları CHP ile diğer egemen sınıf partileri çözemez. Bu krizi aşma ve sorunları çözme gücünü ancak Kürt özgürlüğüne dayalı olarak Türkiye’nin demokratikleşmesini öngören devrimci ve demokratik güçler çözebilir. Kuşkusuz bu da kendiliğinde olmaz, tersine son derece örgütlü ve yaratıcı bir mücadele ile olur. Devrimci-demokratik güçlerin böyle bir mücadeleyi etkili ve ittifak yapmaları ve bu temelde güçlerini birleştirip büyütmeleri zorunludur. Demek ki güçlü antifaşist mücadele için birlik ittifak gereklidir. Birlik ve ittifak içinse birincisi tek başına yalnız durmaktan vazgeçmek, ikincisi ise CHP ile ilişkilere dikkat etmek, yani CHP’nin kuyruğuna takılmamak gerekir.

Mevcut durumda Türkiye’nin bazı devrimci ve demokratik güçlerinde tek başına hareket etme eğilimi güçlüdür. Hâlbuki devrimci alanda HBDH gibi son derece cesur ve fedakar mücadele eden bir devrimci ittifak hareketi vardır: Demokratik cephede ise faşist teröre karşı yiğitçe direnen bir HDP-HDK ittifakı oluşmuştur. Bunlar devrimci birliği ve demokratik ittifakı büyütebilmek için son derece yoğun bir çaba harcamaktadır. Herkesle her şeyi tartışmaya ve ittifaklarını büyütmeye açıktırlar. Somut durum böyleyken, HBDH ve HDP’den uzak durmanın, faşizme karşı mücadelede birlik ve ittifak içinde olmamanın anlaşılır ve izah edilir bir yanı yoktur. Açık ki devrimcileri HBDH ile, demokratik güçlerin ise HDP-HDK ile birleşmesi, ittifak yapması gerekir. Bu konuda hiçbir ilke ve siyaset engel olarak gösterilemez. Birliğe ve ittifaka katılmamak ve ayrı durmak tehlikelidir. Çünkü bu durum AKP-MHP faşizmin uzamasına hizmet etmektedir. Yine CHP ve ortaklarını heveslendirmekte, onların gücünü artırmaktadır. Sözle söylenen ne olursa olsun, pratikte gerçekleşenin bu olduğu tartışmasızdır.

CHP ile ilişkilere gelince, sol ve demokratik güçlerin birlik ve ittifaklarının engellenmesindeki en temel etkenin bu olduğu rahatlıkla söylenebilinir. Adeta bazı güçler tarafından CHP’nin de sol ve demokratik olduğu sanılmakta ve iddia edilmektedir. Hâlbuki CHP’nin kendisi kendini sol ve demokrat olarak görmemekte ve tanımlamamaktadır. Dikkat edilirse demokrasi ittifakında değil, Millet ittifakında yer almaktadır. HDP ile değil, MHP ve İyi Parti ile İttifak yapmaktadır. Geçmişte Devlet Bahçeli ile İttifak yapmıştır, şimdi de Meral Akşener ile ittifak halindedir. Böyle bir güce sol ve demokrat denebilir mi?