‘Suruç katliamı davasında mağdurları yargılamaya çalışıyorlar’

Haklarında soruşturma açılan Suruç katliamında yaşamını yitirenlerin aileleri ve yaralananlar, mağdurların yargılanmaya çalışıldığını belirterek, verdikleri mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini söyledi.

DAİŞ’in 2015 yılında bombalı saldırısında Suruç’ta 33 kişinin katledilmesi ile ilgili 22 Ekim 2021’de görülen davanın karar duruşmasında, sadece tek tutuklu sanık Yakup Şahin’e 34 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi ile aile ve avukatların taleplerinin reddedilmesine karşı itiraz eden 10 kişi hakkında mahkeme suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Suruç’ta yaralanan Çağla Seven, Koray Türkay, Suruç’ta katledilenlerin aileleri Feti Aydın, Sultan Yıldız, Mehmet Özkan, Özgen Sadet, Yusuf Yurtgül, Yasemin Boyraz’ın yanı sıra avukat Sezin Uçar hakkında “tehdit ve hakaret etmek” iddiasıyla soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında aileler ve Suruç yaralıları, bulundukları kentlerde polis karakollarına giderek ifade verdi.

Hakkında soruşturma açılan ve katliamdan yaralı kurtulan Çağla Seven ile katliamda yaşamını yitiren Uğur Özkan’ın babası Mehmet Özkan, soruşturmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

‘Adalet başından beri işletilmedi’

Katliam ile tüm toplumun barış, huzur ve kardeşlik umudunun hedeflendiğini belirten Seven, yaşadığı korkunç patlamanın etkilerinin ise halen sürdüğünü belirtti. Katliamdan devleti sorumlu tutan Seven, katliamın davaya dönüşmesinden sonra dosyaya 18 aylık “gizlilik” kararı getirildiğini hatırlattı. Davanın topludan kaçırıldığının ve soruşturmanın ciddiyetle yürütülmediğinin altını çizen Seven, yargı sürecine dair “Adalet başından beri işletilmedi” dedi.

Katliamın devlet uzantısı

Katliamın tek sanığının olmadığını, katillerin açığa çıkarılması ve adaletin sağlanmasını talep ettiğini belirten Seven, katliamı gerçekleştirenlerin değil de, katliamda hayatını kaybedenlerin ailelerinin ve yaralananların yargılanmaya çalışıldığını ifade etti. Seven, “Failler, katiller yerine mahkemeye giden insanlar kriminalize ediliyor. En başından beri buradaki algı ortaya çıkmıştı. Topluma karşı işlenmiş bir katliam davası ciddiyetiyle değil de bir takım solcu gençlere karşı işlenmiş bir durummuş gibi lanse edildi. Fakat her şeye rağmen başından bu yana adalete inanmak istedik” şeklinde konuştu.

‘İki sözümfen dolayı soruşturma açıldı’

Davanın bu şekilde sonuçlanmasını kabul etmediklerini belirten Seven, kendilerine soruşturma açılmasına gerekçe olan karar duruşmasında yaşananlara değindi. Son duruşmada ne avukatlarının ne de kendilerinin konuşulmasına izin verilmediğini aktaran Seven, şunları söyledi: “Konuşmamıza izin vermeyeceklerini söylediler. Biz de buraya konuşmaya geldiğimizi, aslında bizim sanıkların, faillerin burada konuşması gerektiğini, bizim adaletin tecil ettiğini sadece izlememiz gerektiğini söyledik. ‘Ama siz buraya kimseyi getirmiyorsanız, bizim taleplerimizi yeniden yeniden dinlemek ve artık işin ciddiyetinin farkına varmanız gerekiyor. Adalet bu değildir. Adalet bu salonlar da değildir. Sizin üzerinizdeki iliklenmeye çalışılan cübbeler de değildir. Aslında adalet insanın vicdanıdır ve orada toplumun vicdanında katilin kim olduğu nettir. Eğer ki bu dosya bu şekilde kapatılırsa, bu şekilde failler ortaya çıkartılmadan, sorumlular bulunmadan kapatılırsa boş olan sanık sandalyelerine umarım ki sizler oturmazsınız. Çünkü topluma karşı suç işliyorsunuz’ dedim. Bu 2 sözümden dolayı bana soruşturma açıldı ve ifade vermek zorunda kaldım.”

‘Silah kabzası yüzüme çarpıyor’

Seven, karar duruşmasında ailelere ve avukatlara söz verilmeyeceğini duyan ailelerin ve yaralıların mahkemeye tepki gösterdiğini ve bu nedenle zorla dışarıya çıkarıldığını belirtti. Seven, “O sırada bende ayağa kalktım ve jandarmalar etrafımızı sararak bizi mahkeme salonundan dışarıya çıkarmaya çalıştılar. Fakat aileler etrafımızı sardı ve oradaki düzeni sağlayamadığı için heyet kendisi çıkmak zorunda kaldı. Ve sonrasında tekrar salona döndüğümüzde avukatlarımızın çevresi tamamen jandarmalarla çevrilmişti ve biz ne mahkeme heyetini ne avukatlarımızı görebiliyorduk. Etrafımız iki blok şeklinde ayakta duran jandarmalarla doluydu. Avukatlardan bir tanesi de ‘Böyle bir yargılama olabilir mi? Ben müvekkilimle göz teması kurmak istediğimde arkamı dönüyorum ve silahın kabzası yüzüme çarpıyor. Böyle bir yargılama olabilir mi?’ dedi.”

‘Sanık sandalyeleri mağdurlarla doluyor’

Seven, mağdur oldukları bir dosyada sanık haline getirildiklerini belirterek, “O bomboş olan sanık sandalyeleri bizlerle, mağdurlarla doluyor. Aslında kimseyi incitmemiş, sadece yaşadığı büyük haksızlığın adalet konusunda hiçbir adım atılmamasına karşı bu sonucunda söylediği sözlerle yargılanıyoruz. Biz mahkeme heyetini kişisel hiçbir şekilde hedef almış olamayız. Öyle bir konumda da değiliz. Nasıl bir şeyle tehdit edebiliriz” diye sordu.

‘Ülkeyu IŞİD otobanına çevirdi’

Seven, “Aslında bu katliamlar aydınlatılmazsa hepimiz çok büyük tehlikedeyiz. İktidarlar kendi koltukları, bekaları doğrultusunda bu ülkeyi göz göre göre İŞİD otobanına çevirdi” diyerek davaların bu şekilde kapatılmasına asla izin vermeyeceklerini ifade etti.

Özkan: Hiçbir adım atmadılar

Katliamda oğlu Uğur Özkan’ı kaybeden Mehmet Özkan da, davaya dair taleplerinin sürekli reddedildiğini dile getirdi. Karar duruşmasında yaşananlara değinin Özkan, şunları söyledi: “En son mahkemeye gittiğimizde, ‘Geçen mahkemede konuşan aileler, avukatlar, seyirciler konuşmasın’ dedi. Amaçları bu davayı öylece kapatıp, ‘Bitti, gitti’ demek. Kalkıp, ‘Hakim Bey 7 senedir geliyoruz. Oğlum şehit olduktan sonra 7 kere ameliyat oldum. Kalp, şeker, sinir hastasıyım. Bu kadar hastalığım olmasına rağmen ben hiçbir mahkemeyi bırakmamışım. Her gidip gelişimde borç ediyorum. Buraya gelip konuşmasak olur mu? Sana soruyorum. Biz konuşacağız’ dedik. Öyle değince hakim bizi çıkarmaları için askerleri çağırdı. Bir bölük asker bir yüz başıyla içeriye girdi. Mahkeme salonunda silahın ağzına mermi sürdüler. Bu hangi ülkenin mahkemesidir, kanunudur, adaletidir. Bunu o hakime soruyorum. Dünyanın neresinde böyle bir şey var? Bu kadar mağdur olduğumuz halde, bizi kalemle bile içeriye almıyor. Üzerimizde kalem dahi yok. O kadar silahlı askerin ne işi var içeride? ‘Artık katiller burada kol kola geziyor. Bizi de katletmek istiyorlar.’ Böyle değince hakim bunu üstüne alındı.”

Özkan, “Eğer bu katliamı ortaya çıkartmak isteselerdi, o katliamın görüntülerini 7 senedir kaybetmezlerdi. O görüntüleri hala da çıkartmıyorlar” diyerek katliamı gerçekleştirenlerin ortalıkta gezdiğini söyleyerek tepkisini dile getirdi.

Mezopotamya Ajansı

Umut Gazetesi

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir