1. “Hükümet istifa” sloganlarının her yerde yankılandığı bir zamanda, demokrasi ittifakının ülkeyi yönetmeye talip olmasından daha doğal ne olabilir ki?
2. Ayrı ayrı ittifaklarla değil, faşizme karşı demokrasi ittifakı ile bu hedefe ulaşılabilir.
3. Samimi olanlar kimsenin kuyruğuna takılıp gitmemelidir.
AKP-MHP’nin Kürdistan’da yürüttüğü soykırım savaşı Türkiye ekonomisini çökertti. Çöken ekonomi aslında çöken iktidardır. “Kurtuluş savaşı” dedikleri şey kirli ittifaklarla kurdukları kanlı iktidarlarını kurtarma savaşıdır. Toplum bu numaralara artık kanmıyor.
Zihniyeti farklı olmayan sahte muhalefetin konumu da leş kargalarını andırıyor.
Sadece savaş politikaları ve buna bağlı olarak ekonomi çökmedi; sahte muhalefetin iki yüzlü politikaları da çöktü.
Halkın öfkesine tercüman olacaklarına itfaiyeci rolünü oynayanlar karşısında HDP’nin yıldızı her zamankinden daha fazla parıldıyor.
Fakat HDP’yi sırf Kürt Partisi gibi gösterip kendine mahsus ‘sol cephe’ kurmaya çalışanlar, faşizme karşı geniş demokrasi ittifakının oluşturulmasını zorlaştırıyor.
Bunların farklı ittifak eğilimleri mi var? Yoksa kapitalist-sömürgeci düzenin sürdürülmesinden başka hiçbir hedefi olmayan sahte muhalefetin iktidara geleceğini mi düşünüyorlar?
Gelemezler! Gelseler ne olacak? Sol adına zerrece bir kazanım sağlayamazlar, aksine iki yıl içinde 100. yılına girecek olan düzenin en iyi yürütücüleri olacaklardır.
Aksini düşünmek boş bir hayaldir. Üstelik CHP, İYİP vs. bugünkü krizin geldiği aşamada bile halkı pasifize ederek faşist iktidara payanda oluyorsa, kendilerinin de içinde bulunduğu 6 partinin toplamının bile alternatif olması mümkün değildir.
Bunlar arasında özellikle CHP daha düne kadar, diktatörlük karşısında bir ittifak gücü olabileceği mesajlarını veriyordu.
Bunun yalan olduğu, faşizmin kanlı ve çirkin ağzıyla konuşmaya başladıklarında kanıtlandı.
CHP Kürt sorununun çözümü için TBMM’yi adres gösterince hem biraz olsun iyimserlikle karşılandı hem de KCK Eş başkanlığı düzeyinde politik teşvik temelinde destek gördü. Ve bir de teskereye hayır dediği için…
Kürt halkı açısından önemliydi ve CHP açısından bir ilkti. Elbette her demokratik çaba destek görmeyi hak eder fakat Kılıçdaroğlu yönetimi gerekli anlamı vermediği gibi, kısa sürede bu desteklerin tümünü elinin tersiyle itti.
Bir soykırım zihniyeti ve sembolü olarak dile getirdiği “yerle yeksan” tutumunu değiştirmediği müddetçe, Kürt halkına yakın hiçbir ittifakın tarafı olarak muhatap alınamaz.
Kürdistan’da başka Ankara’da başka olan bu sahte muhalefet duruşunu gördükten sonra, kendine demokrat diyen herkesin demokrasi ittifakının kurulmasına hizmet etmesi ve buna katılması gerekir.
Dolayısıyla seçim ittifaklarına odaklanmak yerine, AKP-MHP faşizmi karşısında samimi mücadele vermek isteyenler, hakiki demokratlar, direnenler HDP ve demokrasi ittifakı etrafında toplanmalıdır.
Şimdi bunun tam zamanıdır. Bu yapılırsa AKP-MHP faşizmi seçime kalmadan yıkılıp gideceği gibi demokratik seçimlerin önü de açılır.
HDP, faşizmin yıkılması için demokratik mücadele cephesine öncülük yaparak 3. seçeneğin nasıl gerçek bir alternatif olduğunu herkese gösterebilecek durumdadır.
“Bu durumdan AKP-MHP faşizmi yararlanmaz mı?” sorusu da böylece yanıtını buluyor.
Türkiye, Erdoğan-Kılıçdaroğlu-Akşener figürleri arasında tercih yapmak zorunda değildir.
Şimdi demokrasi ittifakı zamanıdır. Samimi olanlar kimsenin kuyruğuna takılıp gitmemelidir.
Ülke yönetimine talip olmak en fazla HDP’nin ve öncülük yapacağı demokrasi ittifakının hakkıdır.
Ülkeyi batıranların “kurtuluş savaşı” yalanına karşı HDP ve Demokrasi İttifakı “demokrasi savaşı” başlatmıştır, denilebilir!
Ve eğer parçalılığa fırsat verilmezse, bundan sonuç alınacağından kuşku yoktur.
Dikkat edilirse Kürt’ün haini AKP’ye gitmiş ve AKP ile beraber çökmüştür. Kurtaracakları bir şey kalmamıştır.
Türk’ün emekçisi, işçisi, köylüsü, ezileni, aydını, demokratı ise HDP etrafında toplanmaktadır.
HDP’nin demokrasi deklarasyonundan sonra bu destek giderek artmaktadır. Çerkezköy’den Mersin mitinglerine dek her şey apaçık ortadadır.
Bu coşkuyla büyük demokrasi ittifakı gerçekleştirildiğinde moral, umut, enerji patlaması yaşanacaktır.
Hedef bellidir
“Hükümet istifa” sloganlarının her yerde yankılandığı bir zamanda, demokrasi ittifakının ülkeyi yönetmeye talip olmasından daha doğal ne olabilir ki?
Ayrı ayrı ittifaklarla değil, faşizme karşı demokrasi ittifakı ile bu hedefe ulaşılabilir.
Zorlukları vardır ama diyalog ve müzakerelerle bunlar aşılabilir. Bunun öncülüğünü yeni ve genç dinamiklerle beraber, geleneğin temsilcisi olan eski tecrübeli-inançlı insanlar yapabilir.
Mahir Çayan’ın mirası CHP ve kuyrukçularına ezdirtilecek değil! O halde demokrasi ittifakı için iş başına!
Yeni Özgür Politika