Seçimin süreci bütün toplumu kuşattı, umut, beklenti, tehdit ve şantaj, suikast ve saldırılar, yalanlar, hileli planlar, kanlı senaryolar, ayrımcılık, şovenizm ve ırkçılık, kitleleri rüşvet ve taahhütlerle baştan çıkarma, velhasıl burjuva faşist demagoji ipini kopartmış durumda. Seçimlere yüklenen anlamını aşan umutlar bir yana faşist AKP-MHP iktidarı marifetiyle on binlerce insanımızın canını alan deprem ve yıkıntıları, milyonların yası, acıları ve öfkesi, hesap sorma isteği seçim atmosferinin sis bulutları altında bir ölçüde silikleştirilse de için için yanıyor.
Devrim düşüncesi, halklarımızın özgür ve mutlu geleceği birleşik devrim yürüyüşü reformistinden faşistine her renkten burjuva demagojinin baskısı altında yol almaya çalışıyor. Kuşkuşuz seçim süreci halklarımızda çarpıcı bir siyasi duyarlılık da yaratmış bulunuyor, seçim adeta bir hesaplaşma anı olarak görülüyor. Yasallık ve parlamentarist zehirlenmeyle de malül bu duyarlılığın birleşik mücadele ve birleşik devrim güzergahına yönlendirilmesi anın olduğu kadar 14 Mayıs’ta farklı olasılıklarıyla açığa çıkacak gerçeklikler bakımından da en önemli görev ve sorumluluk.
“Seçimler” siyasal sınıf mücadelesinin taktik bir bir anı. Değişik siyasi ve sınıfsal kuvvetlerin herbiri bu mücadele içerisinde kendi amaçlarına doğru yürümeye kendi yordamınca çalışıyor. Belli bir ölçüde ortaya çıkan “taktik dağılma”ya karşın birleşik mücadele ve birleşik devrim rotasında ilerlemeye çalışan kuvvetlerin birleşik hareket zemini yine de çok güçlü. Halkın yükselen politik duyarlılığını faşizmi yenilgiye uğratma ve halkçı demokratik bir iktidarın kurulması hazırlığına kanalize edecek antifaşist halk komitelerinin inşası için değerlendirilebilir ve değerlendirilmelidir de. Bu bakımdan halkın yükselen siyasi duyarlılığının yarattığı elverişli zemini iyi bir fırsat olarak kavramak gerekir. Diğer yandan gerçek şu ki, antifaşist halk komiteleri vb. halk örgütlenmeleri bırakınız birleşik mücadele bileşenlerini bütün antifaşist kuvvetlerin ön planda duran temel bir kesişme, buluşma noktasıdır.
Antifaşist halk komiteleri inşa etmek anın bir görevi olduğu kadar 14 Mayıs’ı izleyecek halk düşmanı gelişmelere karşı halklarımızın ve devrimcilerin yakın gelecek hazırlığı olarak da önemlidir. 14 Mayıs ve hemen sonrası ucu birçok yöne açık, çok bilinmeyenli bir denklem gibi duruyor; seçim yenilgisi almış bir AKP-MHP faşizminin, seçim sonuçlarını da geçersiz ilan ederek kudurganlaşması da diğer yandan hileli yollardan seçim kazanmış bir AKP-MHP faşizminin bu durumu örtbas etme saldırganlığı da asla küçümsenemez yakın tehlikelerdir. Parlamentarizmle de zehirlenmiş seçim atmosferinde halklarımızı yakın tehlike konusunda uyarmak da yakın tehlikeye karşı hazırlamak da birleşik mücadele güçlerinini ihmal edilemez devrimci görevleridir. Gerici restorasyon çizgi ve tehlikesine karşı olduğu gibi faşizm gerçeğini kavramayan ve seçimleri her şey haline getirerek uyanıklığı ve mücadele bilincini körelten yaklaşımlara karşı halklarımızı uyarmanın ve duyarlı kılmanın da bir yoludur bu.
Birleşik mücadele bileşenleri ayrı ayrı ya da olanaklı olduğu her alanda varolanların birlikteliği temelinde seçim sürecini antifaşist halk komitelerinin kuruluşu için ajitasyon, propaganda ve örgütleme çalışması üssüne dönüştürebilirler. Diğer antifaşist güçlerin bu çalışmalara ilgi göstermesi ve içerisinde yer alması da tamamen olanaklıdır.
Antifaşist halk komitelerinin veya örgütlerinin kuruluşu aynı zamanda alan tutmak anlamına gelir. Faşist saldırganlık karşısında alan tutmak, halkın özsavunma örgütlenme ve hazırlığıdır.
İşçi ve emekçilere, gençlere, kadınlara, kent yoksullarına, evsizlere, tüm ezilenlere faşizm gerçeğini bıkmadan usanmadan anlatmak ve faşizme karşı halk örgütlerinde birleştirilmesi için güç ve imkanlar elverdiğince elden geleni yapmak anın devrimci görev ve sorumluluklarıdır.
Fiili meşru mücadele sahasında faşizme karşı devrimcilerin ve halklarımızın birleşip kenetlenmesi, faşizmle uzlaşan güçlerin etkisizleştirilmesi, antifaşist halk örgütlenmelerini inşa ve halk iradesini geliştirmek esastır.