Beritan ajan işbirlikçi ihanetçi erkek egemenlikçi sisteme karşı özgür kadın olma eylem bilincidir / Helena Dersim

 

Zaman ekim ayını gösteriyor. Emek ve kanla nakşedilen bir tarih. Zamanın bütün yükünü omuzlayan kadınlar artık özgür yaşama bilincine kavuşmuş, bunun için müthiş bir direniş içerisinde ve yazılmamış tarihlerini kendi kanlarıyla yazıyorlar.

Edinilen tarih bilinci toplumun ve kadınların hafızası haline dönüyor ki, mücadele dinamizmi ve azmini bu bellekle yürütebilsin. Ekim ayı da tarihten günümüze kadar tüm kadınların direniş mirasının ortaklaştığı bir zaman oluyor. Genç kızları, kadınları ve analarıyla ortaklaşılan kadın zamanıdır Ekim ayı. İştarlarla başlayan, başı dipçikle vurulan Roza Lüxemburglara, suskun öfkeli bakışlarıyla eril sisteme isyan taşıyan yürekleriyle ruhunu teslim etmeyen kadınlara kadar görkemli bir kadın direniş tarihi var. Her direniş öyküsü, özgürlüğün kolay olmadığını kendini cayır cayır ateşlerde yakmaktan, teslim olmamak için uçurumlardan atmaya kadar büyük bedeller istediğini öğretiyor bize. Bedel ödeyen tüm kadınlar makus tarihlerinin hakikatinin arayışçılarıydılar ve büyük direnerek hakikati buldular.

Günbegün büyüyen bir mücadele ile özgür kadın kimliğinde ısrar etmenin yolu çizilmiştir. Her şeyden önce bu gerçekliğe katılan başta Kürt kadınları olmak üzere her ulustan her dinden kadınlar fedaice yaşamlarını ortaya koyarak özgürlük mücadelesini ilmek ilmek ördüler. Rojava kadın devrimini gerçekleştirdiler. YJA STAR kadın ordusuyla 23 Nisan’da bu yana AKP-MHP Faşist ve çeteci güçlerine karşı öncü direniş içinde erkek egemenlikçi tüm şer odaklı erkek devletli sömürgecilere güçlere karşı özge direniş  canı olmaktalar. Beritanca bir direnişle Ortadoğu erkek egemenlikçi, cinsiyetçi KDP ve işbirlikçilerine karşı hesap sormaya devam etmekteler. Bu yolda yaşanan her şahadet kendi şahsında özgür kadın kimliğini kendi öz gücü ve rengiyle geliştirerek büyütülmektedir. Bese Anuş’tan Azimelere, Çiçekler den süzüle süzüle bugün TC kimyasalında şehitler kervanına katılan Ronahi Arin, Nesrin Gever, Berfin Xeyri Botan ve Maryam Aram’a uzanan bir direnişle, kadının kendi gücüne güven, inancın öz ifadesi olmaya devam etmektedir. Cizre serhildanında Bınevş Agallerle, kadının halkla olan bütünlüğü ve bağlılığı kanıtlandı. Ardından kadının savaşarak ordulaşması, militanlaşarak partileşmesi hatta Zilanlar şahsında tanrıçalaşma ve Semalarla özgür kadın kişiliğinin somutlaşması gerçekleşti. Rojava da Arin Mirkanlarla DAİŞ barbarlığına karşı öncü kurtuluş çizgisi oldu. Genel olarak Özgürlük hareketinin özelde de Kadın özgürlük hareketinin gelişimi hep bu şehitler sayesinde mümkün olmuştur. Her bir dönemin şehidi kendi şahsında kadın özgürlük mücadelesinde yeni bir çığır açmıştır. Şehitlerimiz asırlara sığacak bir etkilenmeyi direniş anlarında yarattılar. Ekim şehitlerimiz de mücadele tarihimizin bir kesit olup, oldukça önemli ve tarihi gelişmelere vesile olan bir gerçekliktir.

Beritan yoldaş amansız bir mücadeleciydi

Kadın özgürlük mücadele tarihimizde bu ay şehitler ayı olarak anılır. Ekim şehitler kervanı tarihten günümüze, bugünden geleceğe hakikate doğru yol almanın zorlu yürüyüşü sonucunda gerçekleşen bir hakikattir. Ekim ayının “kadın şehitler ayı” olarak anılmasını sağlayan ve sembolleşerek tarihe damgasını vuran gerçeklik, Şehit Beritan’ın (Gülnaz Karataş) özgür, onurlu, direnişçi duruşudur. Dersim direnişinin cesur ve asi kızı, doğduğu topraklara bağlılığını yurtseverlik bilinciyle yoğurarak, bu toprakların direniş geleneğinin canlandığı PKK’de özgürlük mücadelesi saflarına katılır. Kendi tarihine ve geleneklerine bağlılığını mücadele saflarında “bir gün etrafım sarılıp dara girersem Dersimli kadınlar gibi kendimi uçurumlardan bırakırım, ama asla teslim olmam” biçiminde ifade etmektedir. Beritan yoldaşımız bu sözlerine yaraşır biçimde yaşadı ve onurluca şahadete gitti. Beritan arkadaşın belirgin bir özelliği de kişiliğindeki arayışçı yanıdır. Arayışçılık özgürlüğün temelidir. Özgürlük arayışlarla başlar. Beritan yoldaşımızda belirgin olan bu özellik kısa sürede özgürlük tutkusuna dönüşür. Özgürlük tutkunu bu yoldaşımız özgürlüğü ararken özgürlüğün anahtarı olan Önder Apo’yu tanıma ve bütünleşmeye yönelir. Önder Apo’yu görme şansına sahip olmazsa da Önderlik gerçeği kendisinde büyük bir bağlılığa ve mücadele gerekçesine dönüşür. Önderlik gerçeği hakikati içerisinde erimek ve kadın özgürlüğünü sağlamak büyük bir mücadele içerisinde olmayı ve mücadeleci kişilikler olmayı gerektirir. Beritan yoldaşımız da amansız bir mücadeleciydi. Kürdistan’da mücadelenin dilinin savaş olduğunu kısa sürede öğrenmişti. Yaşama dair hele özgür yaşamı ve özgür kişiliği gerçekleştirmeye dair en ufak bir adım atılmasının dahi büyük savaşmaya bağlı olduğu bir ülkede yaşadığını erkenden fark etmişti. PKK özgürlük saflarında özgürleşme yolundaki kişiliğini savaşarak eğitip geliştirdi. PKK mücadelesinde kendinden önceki kadın savaşçıların miras olarak bıraktığı direniş geleneğini sahiplenip onların yolunda daha da geliştirerek büyük savaştı Beritan yoldaş. Savaşın özgürleştireceği ve özgürlüğün de güzelleştireceğine yürekten inanarak “savaşan özgürleşir, özgürleşen güzelleşir, güzel olan sevilir” sözleriyle bu gerçeği yalın bir biçimde ifade etmektedir. Beritan yoldaşımız savaştığı kadar savaştırdı ve yetkinleşerek komutanlaştı, kadın komutanlaşmasının öncülerinden biri haline geldi. Şahadete ulaştığı 1992 Güney savaşından önce Rubarok eylemine takım komutanı olarak katılır. Ve bu eylemde yaralanır. Yüzündeki yara izine baktıkça bu yaranın kendisini güzelleştirdiğini belirtir. Çünkü o, savaşın kanıtı ve kendisinde bıraktığı kalıcı bir işarettir.

En son ’92 yılı Güney savaşı Özgürlük hareketimiz için kader belirleyen bir savaştır. Bu yıllar özgürlük hareketimiz açısından artık mücadelenin halklaşarak zafere doğru yürüdüğü bir dönemdir. Düşman da Kürdistan’da özgürlüğün zaferini engellemek için uluslararası bir konseptle Özgürlük hareketimize karşı topyekün bir yönelim içerisinde oldu. 40 günlük süren kıran kırana bir savaştı. Bu savaşın farklı bir yanı vardı ki, o da Güneyli Kürt işbirlikçiliğinin tam bir ihanet içerisinde Özgürlük hareketimize karşı savaşmasıydı. Beritan arkadaşımız bu savaşa bir cephede komutan olarak katılır. Savaş kendi yoğunluğu içerisinde ikircikliğe müsaade etmez. Bu yanıyla mücadele çizgisinde ve duruşunda net bir yaklaşım ortaya çıkarır. Bu savaşın da net olarak ortaya çıkardığı iki çizgi vardır. Birisi olağanüstü direnişçilik, diğeri ihanet ve işbirlikçilik! Her iki çizgi karşılıklı amansız bir mücadele içerisindedir. Güney savaşı içerisinde işbirlikçi ihanetçi çizgi ile birleşmek isteyen teslimiyetçi kişilik ve duruşlar da açığa çıkmıştır. Böylesi kritik bir anda Beritan arkadaşımızın direnişi devreye girer. Beritan arkadaş savaştığı mevzisinde son mermisine kadar çatışır. İhanetçi işbirlikçi güçlerin “gel, teslim ol” sana bir şey yapmayacağız” çağrılarına karşı kesinlikle teslim olmayacağını belirtir ve onurunu koruyacak bir duruş içerisinde olur. Mermisi bittiğinde ise silahının düşman eline geçmemesi için parçaladıktan sonra kendini uçurumdan atarak şehadete ulaşır. Şehadet anındaki duruşu ile Beritan arkadaş son demlerinde de onurlu, gururlu ve direngen yanıyla yaşadığı gibi ölmesini de bildi. Kendisine esas aldığı ihanet ve teslimiyete karşı direnişçi geleneğin devamcısı ve temsilcisi durumuna gelerek verdiği sözlere yaraşır biçimde tarihe iz bıraktı. Beritan bir kişi değil, etkisi asırlara yayılacak özgür, onurlu kadın duruşu ve ihanete karşı direnişçi kadın çizgisidir.

Beritan arkadaşımız şahsında tüm özgürlük şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyor, anılarına mücadeleyi zafere götürme kararlılığımızı belirtiyoruz.