Öncüleşen Kadın, Özgürleşen Toplumdur

4 Ocak 2016 tarihinde Solpi’de zırhlı araçtan açılan ateş sonucu katledilen (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir, Özgür Kadın Kongresi (KJA) üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eş Başkanı Pakize Nayır’ı, ölümlerinin 7. yılında saygı sevgiyle anıyorum’

9 Ocak 2013 te Sara (Sakine cansız), Rojbin (Fidan Doğan) ve Ronahi (Leyla Şaylemez) yoldaşlarımı ölümlerin 9. yılında saygı sevgiyle anıyorum.

Böyle bir giriş yaparken ne çok zorlandığımı bir ben bilirim. Anıları, bağlılıkları karşısında yetmez yanımı görünce ezildim. Hüzünlendim, kinlendim ve özeleştiri içinde oldum.

Kürdistan coğrafyası ilk neolitik ve özgür tanrıçaların eliyle yaşamın kurulduğu, şenlendiği, doğuş ve ebeliği aynı anda gerçekleştirdiği bir coğrafyadır. Erkek egemenlikçi Kral Mardukların Tanrıça İnan’ın kadın yaslarını çaldığı ve bu çaldıklarıyla erkek egemenlikçi sisteme geçişin yapıldığı talihsiz coğrafyadır. Göbeklitepe, Karacadağ eteklerinde ilk yerleşkelerin kadın eliyle, emeğiyle kurulduğu coğrafyadır. Evdale Zeynike aşkıyla destanlaşmış özgür kadın ve özgür toplum destan mekanıdır.

Tüm bu destanlaşmış gerçek, dünden bügüne Zarife Beselerden, Leyla Kasım, Seve, Fatma, Pakize ve Sara Rojbin Ronahi, Arin Mirxan ve en son Zap’ta, Avaşin’de, Metina’da TC sömürgeciliğini yenilgi aşamasına getiren Melsa Deniz, Ronahi Axin, Nesrin Gever, Berfin Xayri Botan ve Meryam Aram’ların özgürlükçü Kürt kadının erkek egemenlikçi devletli tanrılara karşı boyun eğmeyen özlü duruş kavgasıdır.

Direnen kadın, özgürleşen kadın, özgürleşen toplum aydınlık meşalesidir.

Düşürülen kadın düşürülen toplum gerçeği en çok biz Kürt kadınları üzerinde geliştirilmek istenmiştir. Esat Yıldıran işkencecisi Amed zindanında özgür kadın duruşuyla örnek olan Sara’ya boyun eğdirmek istediğinde, Sara buna karşı Esat Oktay Yıldıran’ın yüzüne tükürerek cevap olmuştur. Bu tükrükle boyun eğmeyen kadın, boyun eğdirilen özgür kadına hep örnektir. Sara’nın bu onurlu, özgürlükçü duruşudur ki, öncesi olan kadın direnişçileriyle sonrasında gelen kadın direnişleri arasında köprü olabilmeyi sağlamış ve Seve’lerden, Arin Mirkan’lardan, Zap’ta Melsa’lardan bugünün özgür kadın çıkışı olmayı bilmiştir.

Direnişleri için ciltlerce kitap yazılabilir ama öz olan bu direnişçilerin de bize gösterdiği gibi anıya bağlı kalmak, anıları direnişle yaşatmaktır.

Öz olan, özgür kadın mücadele görevlerini daha çok üstlenmeyi, özgür kadın kurtuluşuyla özgür toplum mücadelesi vermeyi emretmektedir.

Sara’nın zindandaki kadın komüncülüğünü, yoldaşlığını birebir yaşayanlar bilir ve tanıktır. Sara, erkek egemenlikçi sistemin ancak Kürt özgür kadın duruşu ile Kürt olmayan başka halkların kadın ve kadın devrimcilerin yoldaşlığıyla aşılacağını hep gösteren bir öncü olmuştur. Biz ardılı olan kadınlar da Sara’ların anılarını ancak bu örneği bugün gerçekleştirmeyi, geliştirmeyi kendimize görev saydıkça yaşatacağımızı bilebilmeliyiz.

Bugün biz ardıllara düşen de Sara’nın Kürt kadın özgürleşmesi yanında tüm farklı ulus kadınlarıyla daha fazla yoldaşlaşmak olduğunun bilinciyle hareket etmek olmalıdır. Kürt kadınlarının özgürlük çıkışının tüm ezilen kadınların özgürlük çıkışı olduğunu bir saniye olsa da akıldan çıkarmamak gerekir. Arin Mirxan sahsında Rojava kadın devrimi bu yönlü oldukça öğretici derslerle doludur.

O zaman, başta biz Kürt kadınlara ve tüm kadınlara düşen öncelikli görev, bu özgür kadın öncülerin yolunda, izinde sadece yürümek olmamalıdır. Bir o kadar bu direnişçilerin duruşunu kendimize örnek alarak, kendi özgür kadın toplumsallığımızı inşa etme yanında, erkek egemenlikçi sitem boyunduruğundan her gün her dakika, her saniye öldürülen/öldürülmek istenen kadın kurtuluş kavgasında da buluşmak öncelikli görev olmalıdır. Bu direnişçilerin anılarına ancak bu kavga içinde olunarak, kalınarak bağlı kalınacağını bilmek durumdayız. Bu yiğit özgecan direnişçilerin anıları yoksa başka nasıl ölümsüzleşecektir?!.

Biz Kürt kadınları Önder Öcalan sayesinde kendimizi partileştirdik. Ordulaştırdık ve binlerce örgütlülüğe kavuşturduk. Ama biz Kürt kadınları durumda “ya olmayan başka kadınlar…” demek hep bilincimizde soru olmalı ve bu soruya cevap mücadele gerekçemiz olmalıdır. Özgürleşme kavgası ibadetimiz olmalı. Bu konuda nerede yetmezliğimiz, zayıflığımız varsa başta kendimizle mücadele içinde olmalıyız. ancak Sara’ların sahsında özgür kadın yoldaşlarımıza sözümüzün az da olsa ancak böyle yerine geleceğini bilmek durumdayız.

Sara’ların direniş çizgisini ancak, Türkiye’de, Kürdistan’da, Avrupa’da ve dünyanın her yerinde ortak kadınlar birliği, kadınların birleşik örgütlülüğü için kendimizi çalışır duruma getirmekle olur. Onları ancak böyle yaşatabiliriz. Görevimizin ağır ama yerine getirildikçe onur dolu bir görev olduğunu bilmeliyiz.

O zaman erkek egemenlikçi devletli sistem ağları içinde köleleştirilmiş tüm kadınların kavgası için ‘Birleşik Kadın Hareketi’ için ileri, daha ileri!..

Helen Desim

6.01.2022