Faşizmin Sırıtışı

İzmir’de 17 Haziran’da eğitimli faşist Onur Gencer tarafından katledilen Deniz Poyraz’ın davasının ilk duruşmasında, devletin her türden saldırısına rağmen başta Kürt halkı olmak üzere, ilerici-devrimci güçlerin katılımınının yüksek olması, duruşma salonunun onları yargılayan bir alana çevrilmesini sağladı.

İzmir’de 17 Haziran’da eğitimli faşist Onur Gencer tarafından katledilen Deniz Poyraz davasının ilk duruşması yapıldı.

HDP’li vekiller, özellikle Kürt illerinden baro başkanları ve çok sayıda kurumun katılımıyla duruşma öfkeli bir canlılık içinde geçti.

Polisin yığınak yaptığı İzmir Adliyesi’nde önce duruşmanın nerede yapılacağı tartışması yaşandı. Ancak bu sırada faşist katilin “silah bulundurmak”tan ayrı bir duruşması olduğu öğrenildi. Duruşma salonuna çevrilen konferans salonunda kurumları temsilen birkaç kişinin alınması tarzındaki tutum zaman ilerledikçe herkesin duruşmayı izleyebildiği bir aşamaya evrildi.

Ailenin, katilin olası ihtiyaçlarını gidermek için kullanacağı kısmın hemen yanına oturtulması bir provokasyona dönüştü. İlk arbede katil ihtiyaç için dışarı çıkarken yaşandı. Sonrasında ailenin yeri değiştirilse de katilin bu sefer de geri dönerken özellikle aileye doğru sırıtarak yerine geçmesi, oturduğu yerden aileye doğru rahatsız edici bakışları, dün İstanbul’da HDP Bahçelievler binasına yönelik saldırının aslında katile iletilen bir mesajdan aldığı “cesaret”in göstergesiydi. Mesajı alan katil mahkeme boyunca pişkince sırıtarak oturdu.

Katilin bu tavırlarına salonda çok büyük bir tepki yükseldi. Ancak esas tepki hakimin “katilin kışkırtıcı tavırlarından dolayı” uyarılması istendiğinde yaşandı. Hakim katile “bir daha öyle davranmaması gerektiğini” çok babacan bir şekilde söylediğinde salon bu sefer öfkesini hakime yönetti. 

Duruşma müdahillik taleplerinin ifade edilmesinin ardından, iddianamenin okunmasının reddedilmesi üzerine aile adına müşteki avukatları iddianameye dair genel değerlendirmeye geçtiler. Avukatlar özet olarak savcılık ve emniyetin soruşturmama yapmamak için ellerinden geleni yaptığını, mevzuata aykırı biçimde pek çok delili ya toplamadıklarını ya da hasara uğrattıklarını belirttiler. Bununla birlikte avukatlar esas olarak savcılığın katilin örgütlü bir biçimde hareket ettiğinin ortaya çıkarılması bir yana, bunu soruşturmaktan bile nasıl imtina ettiklerini ortaya koydular. 

Vaktin ilerlemesi üzerine heyet kısa bir ara verdiğinde katilin salondan çıkartılırken aileye küfretmesi duruşmanın seyrini değiştirdi. Aradan önce heyet faşist katili bugün sorgulamayı amaçladığını söylese de araya gidilirken katilin aileye küfretmesi ile mahkeme heyeti “duruşma güvenliği” diyerek birden panikledi. Öyle bir panik ortaya çıktı ki, heyet usulü aykırı biçimde, değil avukatların taleplerini, savcının mütalaasını bile almadan tutukluluğa devam kararı verip ertelemeye giderek duruşmayı bitirdi. 

Salon bunun üzerine çok büyük tepki gösterince, heyet başkanı, pek de alışık olunmayan bir biçimde paniğini tüm salona açıklamak zorunda kaldı. Heyet başkanı “mahkemesinin özel yetkili değil genel bir mahkeme olduğu”, “kendisinin bir koruması dahi olmadığı”ndan bahisle ortaya çıkan gerilimde duruşmayı sürdürme olanağının kalmadığını açıkladı. Duruşma güvenliği bahanesiyle duruşmayı önce Şakran’a alan heyet, avukatların baskısı sonucu 24 Ocak’ta duruşmanın aynı salonda yapılmasına karar verdi.

Devletin her türden saldırısına rağmen en başta Kürt halkı olmak üzere, ilerici-devrimci güçlerin katılımınının yüksek olması, duruşma salonunun, onları yargılayan bir alana çevrilmesini sağladı. Ancak duruşmanın onların planladıklarının tersine çevrilmesi, devletin de bildiği bir şey olduğundan katilin bugün özellikle aileyi hedef alan kışkırtıcı tavırlarının “özel emirle” yapıldığı izlenimi verdi. Bundan dolayıdır ki, bugün duruşma salonunda “faşizmin sırıtışı” vardı. 

Duruşma sonrasında yapılan basın açıklamasında, duruşmalara katılımının bu düzeyde olması gerektiği ve olacağı vurgusu yapıldı.

Alınteri