Bahçelievler HDP saldırısından çıkaracak dersler

Sinan Dersim

‘Yahu biz bu HDP’yi anlamıyoruz, neden kendini öz savunmalı hale getiremiyor’ sözü genel anlamda söylenen ve duyulandır. Bu sözle çoğu zaman HDP’ye görev başı ettirilen olduğumuzu görmeyiz. Bu sözle İktidarcı egemenlikçi sistem bakışlı duruma düştüğümüzün de farkında değiliz. Rahatlıkla her ortamda bu söz ve buna benzer sözleri HDP için sarfetmekteyiz. Bu sözle herbirimiz aslında görev veriyoruz. Görev dağıtıyoruz. Memur tayin ediyoruz. Memur görevi eksik yerine getirince, tıpkı memuru atayan amir gibi suçu memurunun kabiliyetsizliğine, yeteneksizliğine, istismarcılığına yükleyerek kendimizi başarısızlıktan, olumsuzluktan muaf tutuyoruz. Genellikle HDP’ye çok söz söyleyenler böyle bir duruma düştüklerini nedense görememekteler. Sanki HDP homojen bir örgüt ve bu homojenlik içinde oluşan kuruldur. Böyledir deniliyorsa o zaman HDP sistem partisidir demek gerekir. Sistem partisi değil diyorsak o zaman HDP’ye ne memur ne amir düzeyde yaklaşmamalıyız. Zaten HDP’yi en çok zorlayan yan bu memur-amir yaklaşımlarıdır.

HDP’nin öz savunması nasıl olacak? Bu soru önemlidir. HDP kendini neden savunmuyor diyenler, bir de bileşen olarak, ben kendimi HDP’nin öz savunma örgütü durumuna ne kadar getirdim/getirmedim sorusunu da sormalıdır. Sen HDP’ye homojen tekli bakarsan, savunmayı HDP yapmalı dersin, kendini öz savunmadan uzak tutarsın. Genelde HDP’nin öz savunma bilinci bu yanlış bakıştan kaynaklıdır. Bir kere kabul etmek gerekir ve inanmak gerekir ki, HDP tekil bireyden, örgütlü, örgütsüz sistem dışı kalmış toplulukların legal demokratik siyasi buluşma merkezidir. Faşizmin kurumsal hukuksal mücadelesi içinde, ezilenlerin özgürlük soluk borusudur. Eğer bu soluk almada/vermede bir zayıflama varsa elbet HDP kendini koruyamaz, saldırılara kapı aralayan duruma düşer. O zaman HDP‘nın rolünü ve misyonunu doğru idrak etmeye ihtiyaç vardır. Bilinmeli ki HDP sorumluluk ve riskin partisidir. Sorumluluk risk almayan HDP’li olamaz. HDP’yi böyle görmek, ele alıp yaklaşmak gerek.

HDP sadece Kürtlerden müteşekkil değildir. “HDP ye saldırı Kürt halkına saldırıdır” sözü ilk başta doğru bir söz olarak görünse de bu doğru bir söz değildir. HDP Kürtlerin partisi olduğu kadar, ezilen halkların, kadının, gençliğin, demokratik güçlerin, devrimcilerin yasal çatı partisidir. Dolayısıyla ‘HDP’ye saldırı Kürt halkına saldırıdır’ ifadelendirmek doğru değildir. Doğru olan söz şudur: ‘HDP’ye saldırı biz devlet dışı kalmakta ısrar eden, faşizme karşı demokratik özgürlüklerde yana olanlara saldırıdır’. Irkçı, faşist AKP-MHP zaten, ‘HDP Kürtlerin partisidir’ diyor ve saldırılarını bunun üzerinden meşrulaştırmaya çalışıyor. Bir de HDP fikriyatında olan ve yakın olanların böyle söylemeleri Faşist demagogların argümanını güçlendirecektir. O zaman HDP içinde olanlar ve HDP fikriyatına sıcak bakan güçler, ‘HDP’ye saldırıyı sadece Kürtlere değil hepimize saldırıdır’ demelidir. Hepimiz kimiz? Faşist rejimden zarar gören herkes! Bu anlamda HDP ile ilgili her söz tekil düzeye çekilmeyecek bir sorumlulukla söylenmeli, dile gelmelidir. Zaten faşist rejim HDP’yi tekil ve salt Kürtlerin salt partisiymiş gibi gösteriyor, gösterilmek istenen bu yanlışa bir de bizler düşmemeliyiz! Tam tersine, görevimiz, HDP fikriyatının faşist rejimin kullandığı demagojik söz yalanını teşhir etmek olmalı ve HDP’nin faşist rejim karşısında demokrasi, özgürlükçü yüz olduğunu göstermek olmalıdır. Pratik duruş, söz ve eylem düzeyimiz bu sorumluluk temelinde gelişmelidir.

HDP’nin işi zordur. Zorluğu HDP’nin kendi misyonunu doğru kavrayıp kavramamayla ilgilidir. Teorik bir formülasyona kavuşsa da, pratik bu teorik formülasyona denk pratikleşmemektedir. HDP, farklılıklar ve farkındanlık bilinci ilkesiyle oluşan partidir. Ama bu ilke ne kadar gelişkindir ne kadar öndedir… bu durum tartışmalıdır. HDP içinde dar pratikçi, iktidarcı eğilimler öne çıktıkça bu ilke zedelenmekte ve karşıt olan tekli duruşa bir o kadar gelivermektedir. Bir nevi farklılıkların bilinci, eylem örgütlülüğü zayıfladıkça HDP daralmakta, zayıflamaktadır. Söyle düşünülmüyor: ‘Benim HDP içinde varlık sebebim benim toplumsal örgütlülüğüm ve duruşumdur.’ ‘Bu örgütlülüğümü dışarda ne kadar geliştirirsem HDP’yi o kadar geliştiririm,’ dememektedir. Bunu deme ve esas alma yerine, HDP içine girersem sağcılığı en çok öne çıkan durum olmaktadır. Bu sağcı yaklaşımla HDP’yi kendi elimizle nedense sistem içi partisi duruma düşürdüğümüzü görmüyor ve üstelik HDP’yi bu duruma düşüren olarak HDP’ye özeleştiri içinde olmak yerine ‘HDP sistem içileşti’ diyerek eleştiren olmaktayız. Yavuz hırsız misali hareket etmiş olmaktayız. Ne zaman ki, HDP’nin farklılıklar-farkındanlık ilkesi her bileşenin öz güç, ‘öz güçlerin örgütlü birlikteliği duruşuna denk düşerse, işte o zaman HDP, HDP olacaktır! HDP oluşumunu farklılık, farkındanlık bilinci ve eylemiyle oluşturan çatı örgütüdür. HDP özgürlük zihniyetinde buluşanların ortak partisidir. HDP katılığı kaldırmayan bir partidir; bir beden nasıl çoklu molekül hücrelerle bedense, HDP de böyle bir bedendir. Bu bedenin gelişmesi, büyümesi özgür zihinde buluşanların ortak öz güç örgütlülüklerinin doğru esnek koordinesinden geçer. HDP mümkün mertebe yönetici erkçi yaklaşımdan kendini uzak tutarak HDP’leşir. İhtiyacına göre iş düzeyinde rolünü oynar görevini yerine getirmiş olur.

HDP hiçbir tekil bileşenin ya da tek bir halkın partisi değildir. Halkların, demokrasi ve özgürlük ihtiyacı duyan herkesimin örgütlü temsil gücüdür. Böyle bakılır ve ele alınırsa, anlaşılırsa, HDP’ye o zaman doğru yaklaşılmış olur, sahiplenilmiş olunur.

Bu anlamda, ‘HDP öz savunmasını yapmalıdır’ cümlesi yerine ‘biz bileşenler kendimizi HDP’nin öz savunması durumuna getirmeliyiz’ idraki öne çıkmalıdır. Bu bilinç ne kadar öne çıkar ve derinleşirse HDP o kadar öz savunmalı parti durumuna gelmiş olur.

Ezbere dayalı ve duygusal tepkilerle yaklaşmamak gerekir. HDP’ye derin bir ideolojik bilinçle yaklaşılmalıdır. HDP’yi yalnız doğru anlamak da yetmiyor, ‘HDP için(de) çalışıyorum’ diyenlerin HDPyi doğru anlatmaya, kavratmaya, temsil etmeye ihtiyacı vardır. Bahçelievler saldırısı sonrası doğru çağrıcı olmak daha acil bir durum haline gelmiştir. Bu çağrılara baktığımızda insan bunların HDP’nin kuruluşuna, amacına denk netlik içinde çağrılar olmadığını, duygusal, anlık çağrılar olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyor.

Doğru anlama HDP’nin doğru öz savunma bilincine kapı aralar ve aralanan bu kapıdan geçen her HDP’li öz savunmacı duruma gelir. O zaman söylenecek son söz, HDP kendini neden savunuyor-savunmuyor eleştirisi değil, biz bileşeni olduğumuz HDP’yi ne düzeyde öz savunmalı durumda tutuğumuzu-tutmadığımızı sormak olmalıdır!

29.12.2021