Tuzluçayır’da Gezi saldırganlığı ve direniş

Mamak Tuzluçayır’da Gezi’nin 9. yılı baskı ve engellemelere rağmen anıldı.

Ankara Tuzluçayır’da Alınteri, Bağımsız Birleşik Sosyalist Platform (BDSP), Birleşik Mücadele Güçleri, (BMG), Devrimci Alevi Dernekleri (DAD), Anafatma Cemevi, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kaldıraç ve Partizan, Gezi direnişinin 9. Yılı anmasını basın açıklaması yaparak gerçekleştirdi.

Tuzluçayır’da yapılacak olan Gezi direnişinin 9. yıl basın açıklaması öncesinde devletin Gezi korkusunun ne kadar büyük olduğunu bir kez daha gördük. Gezi düşmanlığı ve kini ile çıkacak olan en küçük bir sesi anında susturmak, engellemek için açıklamanın yapılacağı alan polisin yoğun ablukasına alındı. Basın açıklamasını yapmak üzere Çiçek İş Merkezi önüne gelen kitle anında abluka altına alındı ve polis, kesinlikle hiçbir şekilde açıklama yapılmasına izin verilmeyeceğini söyleyerek engellemeye başladı.

Polisin açıklamayı yapmaya çalışanları susturmaya yönelik saldırısı başlayınca sloganlarla bu durum protesto edilmeye başlandı, ajitasyon konuşmaları yapmaya çalışıldı. Sloganlar atılmaya başlar başlamaz polis kitleye saldırarak pasajın içine sokmaya çalıştı. Pasajın içine girmemek için direnen iki kadın arkadaş polisler tarafından pasajın içine fırlatıldı. Pasajın içine fırlatılan kadınlar ve kitle bu saldırıya sloganlarla karşılık verdi. Ardından pasajın kapısı polis ablukasıyla kuşatıldı. Görüntü almak isteyen basın emekçilerine de polis saldırarak pasajın içine iteledi.

Anma için gelen kitle polisin ablukası ve saldırısı karşısında bulunduğu yerde sloganlarla Gezide ölümsüzleşenler yaşıyor diye haykırdı. Saygı duruşunun ardından basın açıklaması yapıldı.

Mesele 3 ağaç ve her şeydi

Alınteri temsilcisi Zarife Çamalan tarafından yapılan basın açıklamasına, “üç beş ağacın” katledilmek istenmesine bedenlerini barikat edenlerin uğradığı polis saldırganlığının toplumsal vicdanı ayaklandırdığı ve tüm toplumsal kesimlerin kendilerine dayatılan, yasaklanan her şeye karşı biriktirdikleri öfkeyi kuşanarak kent meydanlarına doğru aktığı hatırlatılarak başlandı.

O üç-beş ağaçta kentlerin-doğanın gözü dönmüşçesine yağmalanmasının, kent merkezlerinin emekçilere yasaklanmasının, kentlerin tarihsel hafızasının silinmek istenmesi politikalarının simgeleştiği kaydedilen açıklamada, direniş öncesindeki politik hava şöyle özetlendi:

Rejim temsilcilerinin nasıl yaşayacağımız, kaç çocuk doğuracağımız, sokaklarda nasıl yürüyeceğimize dair dayatmaları eşlik ediyordu. Gösteri ve yürüyüş hakkı gasbediliyor, grevler yasaklanıyor, ülkenin bir açık hapishane olması için her alanda dizginsiz bir devlet terörü estiriliyordu.

Faşist baskılara, dayatılan yaşam tarzlarına, yağma ve talan politikalarına, gençlerin geleceksizleştirilmesine, kadınların evlerine prangalanmasına yönelik kapsamlı bir saldırı dalgasıyla yeni tipte rejimin inşasına karşı işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar ezilen haklar hep birlikte Gezi direnişiyle karşılık verdi.

Özgürlüğü, paylaşmanın anlamını deneyimledik

Halkın ciğerlerini sökme taarruzuna karşı hemen tüm toplumsal kesimlerin kendilerine yasaklanan kent merkezlerine doğru akarak günlerce süren çatışmalarla kent meydanlarını özgürleştirdiği hatırlatılan açıklamada, “Özgürlüğün nasıl bir şey olduğunu deneyimledik, o meydanlarda kurulan komünlerle dayanışmanın, paylaşmanın ileri örnekleri hayata geçirildi.” Diye kaydedildi.

Onlar yanıbaşımızda

O meydanların fethi için bedenlerini en öne sürenlerden Ethem, Abdocan, Mehmet Ayvalıtaş, Berkin, Ali İsmail, Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım, Hasan Ferit Gedik’in katledildiği hatırlatılan açıklamada, “Onlar bugün pankartlarımızda, duvarlarımızda, çocuklarımızın isimlerinde, sokaklarımızda bizimle, yeni Gezi’ler yarattığımızda, uğruna hayatlarını verdikleri ideallerine bir adım, bir adım daha yaklaştığımızda da omuz başımızda olacaklar.” Diye vurgulandı.

Gezi’nin anlamını asla unutmadılar, düzmece davalarla yaftalamaktan vazgeçmediler

Faşist iktidarın inşasına karşı halkın Gezi direnişiyle karşı koyuşunu asla unutmadıkları, İlk önce akıl almaz iftiralarla halkı kutuplaştırmaya çalıştıkları, yalan ve manipülasyonları tutmayınca defalarca beraatla sonuçlanan dosyaları yeniden yeniden açtıkları hatırlatılan açıklamada Gezi Davası hakkında şunlar ifade edildi:

Söz konusu olan bir intikam davasıydı. Gezi’yi itibarsızlaştırmak için onu birkaç kişinin kökü dışarda komplosu olarak yaftalamaya giriştiler. Bir halkın isyanını aşağılayarak, kutuplaşmayı derinleştirecek bu saldırgan tutumun son ifadesi mesnetsiz iddialarla, boş iddianamelerle yargılanan kişilere yağdırılan ağır cezalar oldu.

Ne yaparlarsa yapsınlar Gezi’nin tarihsel anlamını değiştiremezler

Tüm bu çabalara rağmen Gezi’nin tarihsel anlamını değiştiremeyecekleri kaydedilen açıklamanın devamında, “Bu onur ve haysiyet mücadelesini itibarsızlaştırmaya, bir komplo senaryosuna oturtmaya güçlerinin yetmeyeceğini onlar da biliyor. Karşılarında mayalanan ama Gezi’yi de mumla arayacakları isyanların biriktiğini bildikleri, bunun korkusunu enselerinde hissettikleri gibi…” denildi.

Onlara söz veriyoruz

Açıklama şöyle sonlandı:

Açlığın somut bir gerçekliğe dönüştüğü, işsizliğin kitlesel kıyımlara doğru evrildiği, ücretlerin eridikçe eridiği, iş cinayetlerinin kadın cinayetleriyle atbaşı gittiği, sömürünün dizginsizleştiği bu koşulların bambaşka Gezi’ler yaratması ve bu sömürü ve zulüm ablukasını dağıtacak tertemiz bir soluk olarak ciğerlerimize dolması için Ethem’lere, Gezide ölümsüzleşenlerimize söz veriyoruz.

Krizin yarattığı devasa yıkımın Kürt halkına ya da göçmen emekçilere dönük olarak kışkırtılan ırkçılıkla perdelenmesine, savaş ve işgal politikalarıyla köpürtülecek şovenizm zehriyle emekçilerin kendi dertlerinden uzaklaştırılmalarına asla izin vermeyeceğiz.

Gezi’de günlerce solunan özgürlük duygusunu yaşadık O yaşamı daha ileriye taşıyacak, sınıfsız, sömürüsüz, sınırsız, eşit, özgür, insanca yaşayacağımız bir dünya olan devrim ve sosyalizmi inşaa edinceye kadar mücadele edeceğimizi bir kez daha yineliyoruz.

Ethem’lerin, Ali İsmail’lerin, Abdocanların, Ahmet Atakan’ların, Mehmet Ayvalıtaş’ların, Medeni Yıldırım’ların, Berkin Elvanların, Hasan Ferit Gedik’lerin anısı önünde bir kez daha söz veriyoruz: Biz kazanacağız, biz kazanacağız!

Güvenpark’a çağrıya tehdit

Basın açıklamasının ardından Güvenpark çağrısı yapıldı. Güvenpark çağrısı yapıldığı sırada polis amiri öfkeyle “Nereye çağrı yapıyorsunuz. Gelin de görelim. Kesinlikle yaptırmayacağız, gelene sert müdahale edeceğiz. Yarın ne yapacağımızı görürsünüz” diyerek tehditler savurdu. Bizler Güvenpark çağrımızı tekrar yineleyerek eylemi sonlandırdık.

ALINTERİ

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir