9 Ekim Komplosu / Sinan Dersim

9 Ekim komplosunu ideolojik olarak ne kadar bilince çıkardık ve ne kadar bu ideolojik görev bilincine uygun devrimci görevlerimizi yerine getirdik ya da getiremedik!

25.Yılına girdiğimiz 9 ekim komplosunu ilk günden bugüne kürt halkı hiçbir zaman kabul etmedi, etmediğini gün gün Sayın Abdullah Öcalan’ın esirlik durumunu protesto eylemleriyle gösterdi. Tabii burda Sayın Öcalan’ın fikiriyatıyla kendini örgütt yapan/örgüt kılan güçlerinde bağlılıktaki ısrarını vurgulamak gerek.Özellikle Abdullah Öcalan’ın 21 yüyüzyıl gerillası uzay gerillası olmalıdır sözünün bugün Zap,Metina,Avaşin askeri gerilla başarısında görmek gerek. Gerillanın yeni geliştirdiği taktik, arazi tutma,hareketli birlik olma, vurma taktiği gerillayı yenilmez kılmıştır. Bu zafer taktiği TC ve onun ajan işbirlikçi KDP’ye saniye saniye yenilgi tatırarak kahır etmektedir.Bu başarı Sayın Öcalan’ın pradigmasını doğru anlar, derinleşir  ve uygularsan zafer senindir gerçeğini bir daha bizlere hatırlatmaktadır.

Peki,Gerillada yakalanan bu ideolojik derinlik diğer kürdistani topluluk ve örgütlerde de mi aynı? 25 yılla giren esarette bakıldığında aynı olmadığını insan rahatlıkla söyleyebilir.Esaret 25 yılla gelmişse  Kürdistanı yurtsever örgütler neden 25 yıldır bu esaret diye kendine dönüp sorabilmelidir.Her vicdanlı birey, örgütlü yapı kendine dönüp dönüp bu soruyu sormalıdır.

Sayın Öcalan bir zaman sizinle benim aramda makas farkı gitgide açılıyor şekilinde uyarı yapmıştı.Bu uyarı yanında siz devrim yapmaktan korkuyorsunuz demişti.Son  Mersin Mezitli fedai eyleminde bu söylemin ne kadar yerinde (doğru) olduğu bir daha görülmüş oldu.Sosyal-sovenizmden,soyal-reforizme kulaç attığımız görüldü.Bilincimizin faşizmi yargılayan hesap soran olmakta çıkan, onunla uzlaşan ve  bu uzlaşı ruh hali içinde,onun yasakçı sınırları içinde kalmak istediğimizi gösteren örnek (eylem) oldu. Sayın Öcalan’ın ‘siz ne öcalan’a özgürlük diyorsunuz,ilk önce kendinizi özgürleştirin’ sözlerinin ne anlamda söylendiği daha iyi anlaşılır oldu.Kendini sömürgeci fasist sistemin dışına taşımaktan imtina edenler elbet özgür olamazlar,Öcalana özgürlük demekle absurd duruma düşerler.

Çöktürme planın devreye girdiği günden bugüne ne kadar Faşizme karşı ideolojik politik ve öz savunmalı birey ve örgüt duyarlılığı içinde hareket ettik,etmedik sorusunu bu 25.yılın komplo gününde bir daha sormak herkes için bir daha acil ve yakıcı  soru olmalıdır.Çöktürme planı sadece karşı karşıya gelen fiziki güçlerin birbirini imha, yenilgiye uğratma savaşı değildi.Bunu kat kat aşan soykırımcı planlanmış bir plandı. Esat Oktay yıldıranın 1981-82 lerde Amed zindanında  PKK’li tutsaklara’’ sizi teslim almak bana yetmiyor,sizi kendinize baktığınızda utanır duruma getirmek istiyorum ve birbirinizin yüzüne bakamaz duruma getirmek istiyorum’sözünün güncelenmesiydi.Tüm kürdistanı toplumsal ahlaki,politik dokularımızla oynama,bizi biz yapan toplumsal ahlaki öznelerden uzaklaştırma,yoketme,bitirme, kurutma soykırımcı bir plandı.

Gelenekçi direniş  bilincimizle o kadar oynandı ki,bir zaman oldu bizlerde düşman ağızıyla Cizre  Sur direnişlerine‘hendek’ diyerek küçümsemiş olduk.Bu direnişçileri yalnız biraktık,katliamlarına seyirci kaldık öz eleştiri içinde olacağımıza,eleştirdik kendi pasifist,gerekçeli geri düşmanla uzlaşan yanlarımızı örter olduk.Yani eleştirerek ayıbımızı örter olduk.Kayyumlar belediyelere atandığında seyirci kaldık,tepki vermedik,kayyumlara geçit verdik.Botanda kürt kadını sömürgecinin fahişesi haline getirildi seyirci kaldık.Genç kızlarımız Turgut Sunalıpın 12 eylülde söylediği ‘yağız gibi oğlanlarımız var,copa ne gerek var’ söz pratiğine seyirci kalındı,hesap sorucu,yargılayıcı,misillemci olamadık. Tek tek genç kızlarımız ‘yağız’ erkeklerin eline düştü/düşürüldü lut kavimi gibi taş olduk,kör olduk. İşveç senderom hastalığı hepmizin ortak  hastalığı haline geldi. ‘Öcalan’ı unutma,unutturma ve sahte önderleri çıkarma,bu sahte önderleri kitlelere benimsetme’ dezeformasyonuna seyirci kalındı.Son Mersin Mezitli fedai eyleminde ayrışan tepkiyi yoksa başka (farklılığını) nasıl okumak gerek!

Gerilla ve Öz savunma güçleri, zindan direnişçileri dışında hepimizin 25 yıl süren bu esarette payımızın olduğunu kabul etmek durumdayız.Efrin,Serakani,Grespi işgaleri Sayın Abdullah Öcalan’ı doğru kavramama,anlamama sonucunda gelişti.Sayın Öcalan’ın bilinç eylem dünyasında uzaklaşmadır ki Efrin, Serkani,Gresipi işgalin yaşar olduk.Keza yedi yıl önceside Cizre,Sur direnişlerini doğru okumadık, kavramadık, doğru sonuç çıkaramadığımızdandır ki,bugün  TC  aynı cesaretle nasıl ki geçmişte Mustafa Muğlalı’nın kasaplar deresinde kaledilenlerin kemikleri üzerinde otel  yaptırarak bu katliam gerçeği hafızlarımızda silmek istiyorsa,bugünde Surdaki direnişçilerimizin kemikleri üzerinde tepinme festival  gerçekleştirerek unuturmak istemektedir. Bu karara karşıda seyirci,tepkisiz kalırsak işte o zaman vicdanınız kurusun demekten başka söz bulmak zor olacaktır.

Sayın Öcalan devrim an’da dır, an devrimini beklemektedir. Tarih geçmiş değil şimdidir demişti. Hayalini dile getirirken dicleden fıratta, botana,serhada,bingöl dağlarına,Şengal de Evdelanın aşkıyla sayısız komünler kurmak ve komünlerde çalışmak olduğunu dile getirmişti. Bu hayline ek olarak Komünü olmayan,komünde yer almayanın selamını bana getirmeyin demiş,selam yollamasınlar demişti.İdeolojik hatının komüncülük olduğunu vurgulamıştı. Yaşamda kazanmak istiyorsan,yaşam komündür,kapitalist modernitenin sana verdiklerini kusmuk gibi kusmak,dışarı atmaktır. Peki sormak gerek ben Sayın Öcalan’ın paridigmasını esas alıyorum ya da etkileniyorum/etkilendim diyen Kürdistani demokratik, devrimci, yurtsever örgütler bu uyarıları ne kadar kendileri için dikkatte aldılar ve komüncü oldular? Ya da kaç komün oluşturdular ve bu komüncü yaşam disipliniyle günlük anlık kendini kapitalist modernite alışkanlıklarında azade ederek,içindeki kusmuğu kusabildiler. Elbet cevap ortadadır! Bir an bu cevap dışında kendimizi saysak bile, neden 25 yıl  esaret hakikat sorusu dağ gibi karşımıza dikilivermektedir. Eğer bugün dağ ve zindan yenilmez bir direnişçilikle ayakta ise bu komüncü yaşamla bağın canlılığındandır. Komüncü yaşam zindandakilere direniş kazandırmakta, Gerillaya hamle üzerinde hamle yaptırtmaktadır. Nedense bu  yeterince görülmüyor,algılanmıyor , komün yaşamın ideolojik yaşamla bağı yeterince hissedilmiyor ve ben istediğim gibi yaşarım alışkanlığıyla bireyci yaşam içinde demokratik modernite insanı olurum demektedir.Bu kendine göreli alışkanlık ve yaşamdır ki bugün hertürden pasifikasyon,sitemiçleşme ve düşmanın aşığı olma hastalığı duruma düşmekte,müzdaribi olmaktadır.

Sayın Öcalan’ın pradigmasında etkilenen herkes komüncü değerler etrafında ne zaman ki kenetlenir ve yaşamını komüncü ahlaki politik düzeyde örgütler ve bu komüncü yaşam disiplini içinde yaşamaya gelirse işte o zaman Sayın Öcalanın ‘siz özgür değilsiniz,ilk önce kendinizi özgürleştirin’haklı uyarısını doğru uygulama adımın sahibi olmuş olur.

O zaman 9 Ekim Komplosuna karşı görevimizin başına ‘yaşamda kazanılır’ilkesine uygun ‘Komüncü’yaşamda buluşmak ve bundan ısrar olmalıdır.Bu başarılır aşamaya gelirse/getirilirse iste o zaman özgür insan özgür toplum bilinci daha beraklaşır ve görevler sadeleşir,sadeleşen görevlerle Sayın Öcalan’ın söylediği gibi karınca iş bulurken,insanlar nasıl iş bulmazlar sorusu(nunda) cevabını komüncü yaşam içinde bulmuş olurlar. Ahalki politik toplum olma yolunda bir adım atılmış olur.Ahlakilik dayanışmadır,kendini düşünme,yanı başındaki düşünmedir.Politiklik günlük anlık yanındakiyle birlikte  eylem  içinde olunarak,tartışarak doğruyu bulma, yapmadır. Bunun için sayın Öcalan tarih şimdi ve şimdi gerçekleştirmeyi bekliyor.O zaman ilk görev görev komünü gerçekleştirme olmalıdır.Komün etrafında örgütlenmek kendi kendine yeten özgürlükçü  demokratik-ulus bilinciyle çalışır duruma gelmek olmalıdır. Bu bilinç pratikleştikçe işte o zaman Kahrolsun 9 Ekim komplosu slogan anlamına uygun düşer ve kapitalist moderniste güçler daha bir kahır  duruma düşmüş  olurlar.

Bugün TC. Sömürgeciliği Roajava,Şengal ve medya savunma alanlarında çakılıp kalmakta ve 9 Ekim komplonun sonuçsuzluğuyla daha fazla kahır olmaktalar. Sayın Öcalan’ın ben kendimde her saniye yeniden doğuşu gerçekleştiriyorum sözü  Medya savunma alanlarında,Rojava da,Şengalde karşılık bulmakta devrim anı anına gerçekleşerek,kendini ezilen ulusların,kadınların,toplukların umudu haline getirmektedir. Bu umut örgütlendikçe,yaşam alanlarda komüncü yaşamla buluştukça 9 Ekim komplosu daha bir boşa çıkacaktır.

O zaman başta biz Türkiye ve Kuzey Kürdistan örgütlü güçler 25.yılına giren esarette karşı edi bese deme temelinde  mevcut örgütlü pasif,sistem içileşen duygu düşünce,yaşam tarzlarımızdan istifa etmeli 9 Ekim komplosuna karşı daha bir kararlılıkla, devrimci yurtsever  görevlerimize dönüş yapmalıyız. Bunu yapmasak,başarmasak belki  esarette görünen Sayın Öcalan olur ama özünde esarette olan bizler olcağız.Özgür Önderlik Özgür Kürdistan  gerçeği akılda bir saniye çıkarılmadan bu sorumluluk ve bilinçle 9 Ekim komplosunu parçalayıp,dağıtmak andımız sözümüz olmalıdır.

Son olarak  Sayın Öcalan’ın özgürlüğü onun felsefik özgürlük bilincini kavramak,uygulamaktan geçtiğini  ve bu bilinç etrafından ne zaman ki örgütlenir Dem Dema Azadiye hamlesine uygun bir kararlılık içinde olunur ve hareket edilirse işte o zaman Özgür Önderlik Özgür Kürdistan yakındır  diyebileceğimiz aşamaya gelinir.

Bu bilince uygun  bağlılık dışında yaşam benim için haram olsun diyor ve 25.yılın esaretini lanetliyor, kahrolsun 9 Ekim komplosu diyorum.

Sinan Dersim

8.19.2022

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir