Dile kolay tam 23 yıl geçti. Bu 23 yılda devletli siyaset merkezlerinde birçok başkanlar ve yönetimler değişti. Ama Türkiye’ye verilen gardiyanlık rolü değişmedi hep aynı kaldı.Sayın Abdullah Öcalan bir rehin olarak İmralı da ağır tecrit koşulları altında tutulmaya devam edildi. Türkiye siyasetinin vazgeçilmez inkârcı imhacı Kürt politikası Sayın Abdullah Öcalan sahasında katmerli şekilde uygulanır oldu. İmralı politikası uluslararası hak hukukun da hiç Kürtler lehine hak hukuk olmadığı da görüldü. Kürdü statüsüz bırakmak hegomonik ve bölge sömürgeci devletlerin ortak siyaseti,İmralı da hayat buldu. Halk deyimiyle bu garez nedendirsorusu sorulursa bunun kişisel olmadığı rahatlıkla söylenebilir.Esas olan ideolojiktir. İdeolojik duruştaki ısrardır. Bu ısrar kırılmak isteniliyor. Ama kırılmıyor, kırılmaz da. Emperyalist ve sömürgeci bölge devletlerin kırmak istediği özgür Kürt,özgür iradesidir. Sayın Öcalan’da özgür kürttür,özgürönderliktir. Kırılmak istenen budur.23 yıldır kırılmayan irade bu saatten sonrada kırılmayacaktır. Bu bilindiği içindir ki Emperyalizm ve sömürgecilik her türden insanlık dışı muameleyi Sayın Abdullah Öcalan’a reva görmektedir.
Peki, bundan hiç mi bizlerin suçu yok? Elbet vardır. Sayın A.Öcalan felsefik, ideolojik bir önderliktir. Geliştirdiği paradigmayla ulus devletli pozitivist siyaseti yerle bir etmiştir.Demokratik modernite tanımıyla demokratik ulus paradigmasıyla erkek egemenlikçi devlet kodlarını çözmüş,halklara demokratik özerklik bilincini kazandırarak, kendi kendini yöneten, yeterli toplum nasıl olması gerektiğini göstermiştir. Kapitalist modernitenin ne denli çürüdüğünü ve umudun yene demokratik sosyalizmde olduğunu kavratmış,ezilen kitlelerde sosyalizm bilincini uyandırmıştır. İşte bu geliştirilen felsefi ideolojik düzeye denk ne kendimizi örgüt yaptık, ne topluluklara dayalı sistemi inşa ettik nede özsavunmalı halk halklar durumuna kendimizi getirdik. Bu üç yetmezlik tecrit, komploya fırsat sundu, geçit verdi. Bugün eğer bu kadar ağır tecrit sürüyorsa Sayın Abdullah Öcalan özgürleşme bilinç, eylemlik düzeyimizin zayıflığındandır. Bu zayıflık, eksikliğimiz olmasaydı Sayın A.Öcalan değil 23 yıllık bir tecritti durumu İmralı kafesi de şimdiye kadar darmadağın olunurdu.
Diğer bir eksiklik Sayın Öcalan’ı salt PKK Kürt halk önderi olarak değerlendirip, Öcalan’ın özgürlüksel çalışmasını doğru anlamayan dost ve siper yoldaşların tutumudur. A.Öcalan’ın özgürlük çalışmasını tek özgürlük hareketine aitmiş gibi yaklaşıp ele almak hiçte doğru değildir. A. Öcalan denilince o gizli şoven, sosyal şoven yaklaşımlar farkında olarak, olmayarak öne çıkmakta ve rahatlıkla şu denilmektedir. Siz hep Öcalan Öcalan diyorsunuz, başka bir derdiniz yok mu?Evet, Kürtlerin başka derdi yoktur. Çünkü Öcalan özgür kürttür.Özgür Kürdün İmralı kafesi,Kürtlerin kafesidir.İmralı kafesi kırıldığı an,Kürtlerinde kölelik kafesi kırılmış olacaktır.Aynı zamanda başka derdiniz yok mu diyenlerinde kölelik kafesleri kırılmış olacaktır.Dostlarımız bu derinlikte bir ideolojik kavrayış,bakışla olaya bakarsa Kürt özgürlük siyasetinin çabalarını daha doğru anlamış olurlar.
Dem Dema Azadiye hamlesi özgür Kürdistan, Özgür Önderlik hamlesidir. Artık bu saatten sonra Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit yok etme muamelesi kabul edilemez. Her onurlu kürt ve kendine vicdanlı insanım diyenlerinde öncelikligörevi Öcalan’ın özgürlük mücadelesi olmalıdır. Dostlarımız Sayın Abdullah Öcalan’ın Kürdistan özgürleşmesinde tek seçenek olduğunu görmeli kabul etmelidir. Mademki dostuz o zaman Öcalan özgürlüğünü nasıl ki İngiliz sendikaları,Afrikalı isçi sınıfı örgütleri, başka önemli şahsiyetlersahiplenmeyi insanlık onuru sayıyorsa, Birleşik devrimci güçlerinde bu düzeyde bir yaklaşım içinde olmaları kendileri için zor olmamalıdır.
Çağrımız o dur ki Sayın Öcalan’ın özgürleştirme mücadelesinde kürt özgürlük hareketini dostlarımızın yalnız bırakmamalarıdır. Faşizmi yıkacağız özgürlüğü kazanacağız ileri daha ileri Hamlesini Dem Dema Azadiye hamlesiyle bütünlüklü bir hamleye dönüştürerek, ortak kurtuluş çabaların Öcalan’ın özgürlüğünde geçtiği gören bir sorumlulukla yaklaşacağına olan inancımızı korumak istiyoruz.
Sık sık 1970 devrimci gelenekte bahsedenler,72’nini Mahiri, Sinan, Deniz, İboların yoldaşlık bilincini tazelemeli, günceleştirmeli, bu bilinç sorumlulukla Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürleşme mücadelesinde Kürt özgürlük hareketini yalnız bırakmayacaklarına olan inancımızla 24 yılla girecek komplo yılını hep birlikte Abdullah Öcalan’ın özgürlük yılı yapalım, Halklarımıza özgürlük barışı baş edelim.
Öcalan’ın özgürlüğü Kürdistan ve Ortadoğu ezilen halkların özgürlüğü olduğu bilincinde şaşmada yol almak ideolojik politik görev yanında, insani görevdir.
Esaret altında çürüme, öldürme dayatılmış bir gerçeklik dururken, hiç kimse Öcalan’ı mitleştiriyorsunuz deme hakkı kendinde görmemelidir. Sahte önderliklere geçit verileceğini düşünmemeli, buna oynamak isteyenlerinde hüsranauğrayacağı zaman içinde görülmüş olunur.
Bir daha tarih bizlere ya şoven, sosyal şoven kodlarla devrimcilik, ya da bunu aşan bir sahiplenmeyle Öcalan’ın özgürlüğü ezilen toplumların, halkların özgürlüğüdür sosyalist, devrimci bir yaklaşım içinde bir sahiplenme. Sayın A. Öcalan’a mesafeli duranlar birde tarihin bu yönde biz devrimcileri, sosyalistleri, aydınları, demokratları testte tabi tutuğu görülmeli, kavranmalıdır.
Bir daha kahrolsun olsun Uluslararası komplo diyor, 24. yıla girecek olan komplo 24.yılında Öcalan’ın özgürlüğünü yakınlaştıracak yıl olacağına olan inançla daha umutlu olacağımızı yıl olacağı kesindir.