Birleşik devrime olan ihtiyaç ve acil görevlerimiz / Sinan Dersim

6. yıla girdiğimiz Cizre Demokratik Özerklik şehitlerimizi başta anmak istiyorum. Cizre bodrumlarında şahadette ulaşmış her biri arkadaşın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Onurlu duruşları bilincimizde yüreğimizde hep taze kalacak, yarım bıraktıkları tamamlamak biz ardıllarına düşen görev olacaktır.

TC artık son hasta Osmanlı durumuna gelmiştir. Ayakta tutulmak, kurtarılmak istenmekte ama bu çaba beyhude çabadır. Osmanlı yıkılırken yıkımı altında halklar boğazlandı ve halklar katledildi. Bu katliam katledilme kan revanı içinde TC. Ulus Devlet doğuşu gerçekleşti. Garabet olan bu TC Ulus-devleti 100 yıldır tekçi, ırkçı uygulamalarıyla kendini ayakta tutmaya çalışmaktadır. Ama her zulümün, zulümkarın karşısına elbet dikilecek birisi olacaktır. İşte bu zulümkarların karşısına dikilen, yenilmeyen 50 yıldır savaşan Kürt halkıdır. Hem de yok etmek istediği ve yok ediş üzerinde kendini inşa ettiği bir halk karşısına dikiliverdi. 50 yıldır bu halkın direnişi TC’nin ırkçı tekçi faşist rejimin sonunu getirmiş durumda. Kürt özgürlük güçlerine yöneldikçe, yok etmeye çalıştıkça bitişi daha bir hızlı olmaktadır. Çözülen sadece AKP-MHP iktidarı değildir, Çözülen 100 yıllık inkâr, imha faşist rejimin çözülüşüdür. Bu dönem ya Türkiye devrimci güçlerin Kürt özgürlük güçlerin iradi birliği, birleşik öncülüğü belirleyecek. Ya da Türkiye devrimci hareketi ve Kürt özgürlük güçlerin zayıf öncülüğünü fırsatta çevirecek olan sistem atağa geçerek AKP-MHP siz bir çözüm yoluna girecek. Hani derler ya bu işin şakası olmayan kaotik tarihi günlerde geçmekteyiz.

Böyle olduğu halde Türkiyeli Devrimci güçler ve Kürdistan devrimci güçler birleşik öncülük yapacak durumda mı? Mevcut duruma baktığımızdan olmadıklarını söyleyebiliriz. Türkiye devrimci hareketi oldukça dağınık, parçalı durmaktadır. BMG içinde bir birlik oluşsa da hala bir ortak devrim partisi bilinci, eylemci ciddiyetti içinde değildir. Her bileşen kendi eksiklikleri, yetersizlikleri ortaklaşmamaya gerekçe yapmaktadır. Benim gücüm bu kadarla başlayan sözler bütünlüklü ruhunu parçalamaktadır. Beklentili bir ruh halini yaratmaktadır. Biz bu kadarla varız ancak bu kadar yaparız, başka bileşenlerde yapsın ya da onlar bizden daha örgütlüdürler neden onlar yapmıyor da, biz hep yapıyoruz söz serzenişler devrim komuta düzeyinde hazır olmadıkları işaretini vermekteler. Birleşiklik içinde parçalılık, kendilik bilincinin önde olduğunu bize göstermektedir. Böyle olunca birleşik ortak bilinci eylemi her yerde beklenildiği oranda öne çıkmamaktadır. Şeklen oluşan birlik bu nedenle öz birliğe dönüşmemektedir. Bu beklentili ve kendini bir yere, başkasını başka yere koyan yaklaşımlar aşılmadıkça BMG öncülüğü güven vermez, kitlelerin devrim komuta merkezi durumuna gelemez. Bir kere her bileşen Lenin dediği gibi somut koşulların somut tahlilini yapmak zorundadır. Kendi devrim algı ezberlerinde azade olması gerekir. Olguya dokunmalı, olguya göre kendini ortak eylem öncülüğe, kolektif önderlik çabasına getirmesi gerekir. Nerde birleşik orda komuta ve öncülük bilinciyle hareket etmesi gerekir. Yoksa fazla sonuç alamayacağını artık görmesi gerekir.

Genellikle Birleşik içinde olan devrimci örgütler DBP de çok beklentili durumdadırlar bu doğru değil. Sonuçta DBP’de BMG içinde bir bileşiktir. Kürtler her yerde ve en çok örgütlü DBP diyerek DBP’nin her yerde hazır nazır olmasını beklemek hiçte doğru değildir. Bu beklentiden önce sormak gerek, DBP bu beklentiye ne kadar hazırdır, hazır değildir. Hazır değilse zaten beklentiler yerini bulmayacaktır. Bu anlamda bu beklentiden önce DBP’nin kendi misyon görev bilincini doğru algılamasına ihtiyaç vardır. Acaba DBP ne kadar misyon bilincindedir; bizce fazla bu misyon bilincinde değildir. O zaman beklenti ne kadar yerinde ne kadar yerinde değildir? Bir yanıyla beklenti yerindedir. Bir yanıyla yerinde değildir. Yerinde olan şu DBP kendi devrimci misyonuna uygun çıkış yap uyarısı anlamda yerindedir. Yerinde olmayan ise DBP’nin Kürt kitlesi içinde vardır doğruluğuna denk, DBP örgütlülüğün olmayışıdır. Kürtler demek DBP demek değildir. Zaten böyle olsaydı DBP her yerde hazır nazır olur, devrim öncü komuta rolünü yerine getirir birleşiklik içinde devrimci rolünü oynamış olurdu. Bu anlamda DBP her yerde olsun gelsin çözsün beklentisi içine düşmek doğru değildir. Kendi yapacaklarını DBP ye yükleyerek yapmamak doğru değildir. Bu birleşik devrimci örgütlülüğe fazla beşe kazandırmayacaktır.

Esasında DBP birleşik içinde rolünü doğru oynarsa Kürdistan ve Türkiye devrimcilerin öncülük rolünü pekiştirir birleşik devrim hareketti olma iddiasına önemli katkı sunabilir. Bu anlamda beklenti boşa değildir, örgütlülük anlamda en avantajlı birleşen durumdadır. Dayandığı taban en örgütlü politik tabandır. Tabi burada açmaz olan DBP’nin bu taban içinde ne kadar kendini örgütlü kıldığıdır. Tabanını ortak birleşik devrim fikriyatına hazır hale getirip getirmediğidir. Dayandığı kitleyi demokratik modernite, felsefik ve ideolojik bilincine kavuşturup kavuşturmadığıdır. Tabanını bu Zıhını hazırlık düzeyine getirip getirmediğidir. Kendisini ne kadar Demokratik modernite çalışmasına karşı sorumlu görüp görmediğiyle alakalıdır.

DBP bölgeler topluluklar partisidir. Dolaysıyla taban demokrasisini esas alan ve bu esas üzerine kendini inşa etmesi gereken partidir. Böyle örgütlülüğe denk bir durumda değilse beklentili olan durum elbet boşa çıkacaktır. Tabii ki böylesine bir tarihsel misyonunu oynayamaz. Görebildiğimiz kadarı ile en çok zorlanmayı kendi öz felsefik ideolojik örgütlülüğüne denk çalışama içinde olmayışı DBP’yi zayıflatmakta, daraltmakta zorlamaktadır. Bölgeler ve topluluklar partisi olan DBP pratikte klasik sınıfçı, ulusalcı ben merkezi parti değildir. Topluluklara dayalı demokratik özerk, özerkliliklerin demokratik konfederal sistem partisidir. Yani demokratik ulus/uluslar partisidir. Bu oluş varlığına denk bir örgütlülük içinde olmayışı, faaliyetlerde sınırlılık düzeyine düşürmektedir.

O zaman DBP Türkiye devrimci hareketlerin yoldaşlık beklentilerine cevap vermeden önce kendisini topluluklar, bölgeler partisi durumuna getirmesi gerekir. Acil yerine getirilmesi gereken ihtiyaç budur. DBP neden her yerde olmasın ki, tabii ki olmalıdır. Kuruluşun öz temel çıkışı ‘ burjuva meclislerle işi olmaz, kendi meşruluğu halkın öz örgütlülüğüdür. Bu örgütlülük üzerinde geliştikçe meşrulaşır’ ilkesi oluş sebebidir. Yani Egemenlikçi sistem karşısında özgür toplulukların kurucu üyesi olarak rolünü oynadıkça DBP kendi oluşuna uygun hareket etmiş olur. Böyle olunca da yoldaşlaşma bilinci DBP’nin farklılıklarla devrimci, demokratik buluşmalar yaparak, birliktelikler öne çıkararak ancak gelişebileceğini görmesi gerekir. DBP tek Kürt ulusçu değildir. Kendini dar Ulusçu hareket noktasında tutma hakkı yoktur. Demokratik sosyalizmi benimseyen ve bunun ideolojik felsefik bilinciyle faaliyet halinde olması gereken partidir. Kürdistan bazında da tüm farklı toplulukların öz örgütü olduğu gibi, Türkiye cephesinde de tüm toplulukların partisidir. Yani işçinin, pazarcının, kadının, gencin, işsizsin, yoksulun ve her kesimin partisidir. Dolaysıyla nerede toplumsal çelişkiler ve çatışma varsa bunu Kapitalist modernite yarıklarında çıkış yapma/yapabilme nedeni saymalı mücadele gerekçesi kılmalıdır. Taban sadece Kürtlerdir gibi dar bir anlayış, yaklaşım içinde hareket etmemesi gerekir. Rolü belidir Kapitalist modernite karşısında Demokratik modernite temsil gücü olabilmektir. Böyle olduğu içindir ki, parti ismi alsa da tek başına parti değildir. Bölgeler Toplulukların ideolojik politik örgütsel öncü hareketidir. Kapitalist modernitenin toplumu bitiren sistemi karşısında toplumu toplum değerlerinde tutmayı esas alan demokratik modernite temsilidir, öncüsüdür. Böyle net DBP kendi örgütsel tarihsel görevlerin bilincinde olmasa elbet zayıf düşer, zayıflığı nedeniyle beklenilene cevap vermemiş olur. Türkiye Devrimci hareketti DBP ye yaklaşırken Kürtçü düzeyde yaklaşırsa, bu da DBP nin misyonunu daraltmada etken olur. DBP’yi özgür zıhını buluşanların özgür örgütlülüğü, partisi olarak ele almalı, yaklaşmalı ve buna uygun yoldaşlık içinde olmalıdır. Bir yerde fiziki olarak DBP yoksa, DBP’nin bu özgür seçenekli, esnek zekasını gözeterek, güvenerek DBP kitle tabanını devrim çalışmasına çekmeyi kendisine görev saymalıdır. Yani DBP gelsin örgütlesin, örgütlediğiyle ilişkilenelim denilmesi doğru değildir. Böyle bir beklenti içine düşmemesi gerekir. Kürtlerle yoldaşlaşmak her BMG örgüt ve üyesinin görevi olmalıdır.

Bu bağlamda BMG kendini devrim düzeyinde yeniden arındırması, sadeleştirmesi gerekir. Lenin devrim kitlelerin eseridir derken, bana 100 akılışız değil, 10 akılı babuşko verin kitlelerin eseri olacak devrimi nasıl sonuca götürürüm belirlemesini de akılda çıkarmamak gerekir. Türkiye ve Kürdistan örgütlüğünde acaba 10 Babuşko yok mu? Bence var. Ama 10 bobuşkonun öne çıkma engelleri vardır. Engel olan kendi ezberlerimizin esaret zincirlerinde kurtulmayışımızdır. Bu esaret zincirleri kırmanın zamanı gelmiş geçmiştir, daha fazla gecikme faşist sistemin kendi içinde yeni alternatif yaratıp, seçim hileleriyle iktidarlaşmasına yol açacağı kesindir.

Dönem BMG iç örgütlüğünün ne kadar öncü olup olmayacağına bağlıdır. Yoksa devrim çağrılarını yapmak boşa çağrı olmaktan öte bir anlam ifade etmez.