Bir birleşik mücadele yapısının toplantısı bu. Değişik bileşenlerden görevlendirilmiş ilk defa bir araya gelen bir yoldaşlar topluluğu. Bir yapıda örgütlü olmayan birleşik mücadele için gönüllü sorumluluk alan bir devrimci de katılımcılar arasında. Salonda heyecan ve merak biraz bulanık ama hoş bir gerilim var, düşük yoğunluklu bir resmiyet de yansımıyor değil, özellikle gazi bir yoldaşın yer yer patlayan esprileri, tatlı sataşmaları birleşip yumuşatıyor atmosferi. Sorular, bilgiler, öneriler canlı bir tartışma ortamı iyi bir başlangıç duygusu yaratıyor bende.
Kısa tanıtımla başlıyor toplantı. 20-30 saniyelik bir zaman içerisinde herkes sırayla kendisini “tanıtıyor”. Gezi-Haziran başkaldırısının “bu daha başlangıç” tadında sade bir giriş. Herkes kolektif çalışma içinde tanıyacak birbirini.
Katılımcıların çoğu omuzlayacakları görev bakımından eğitimli-deneyimli değil. İstekli oldukları belli, ilgi, merak, anlama çabası yansıyor konuşma ve hareketlerine, ne yapacakları, nasıl başaracakları konusunda henüz çoğunun bir fikri yok. Hal böyle olunca toplantıdan hemen sonra, hatta toplantıyla birlikte eğitim de başlamış görünüyor zaten. Gündemin girişinde okunup tartışmaya sunulan kısa metinde yer alan özellikle şu cümle sizin de dikkatinizi çeker mi bilemiyorum. Ben çok önemli gördüğüm için sesimin ulaşabileceği herkes ile paylaşmak istiyorum: “Çalışma grubumuz, dosdoğru birleşik mücadele misyonunu temsil etmektedir.”
“Birleşik mücadele misyonu”! Bunun üzerine hiç düşündük mü veya ne kadar düşündük acaba!?..
Soruyu biraz bilemek istiyorum. Bizzat birleşik mücadelede görev üstlenen, sorumluluk alan bütün bileşenlerden yoldaşlara sormak istiyorum, “birleşik mücadele misyonu” diye kavramsal bir mantalite, bir hakikat var mı? Bunun anlam ve önemi üzerinde durmaya, düşünsel bakımdan yoğunlaşmaya, beyin fırtınaları yapmaya çokça ihtiyacımız var. Daha anlaşılır olması için cümlenin önüne ve arkasına da bakalım: “Misyonumuz gereği, bizler birleşik mücadeleyi oluşturan bileşenlerimizi temsilen bir araya gelmiş değiliz. Çalışma grubumuz, dosdoğru birleşik mücadele misyonunu temsil etmektedir. Bizi bu büyük sorumluluk yönetecektir. Birleşik mücadele, bizim durumumuzda kolektivizm, uyumlu çalışmak, birleşik mücadelenin dilini, tarzını ve gereklerini yerine getirmek, geliştirmektir.”
Öncelikle kabul etmek ve vurgulamak gerekir ki, birleşik mücadeleyi oluşturan yapılarımızın diğer sahalardaki bütün etkinliklerinden ayrı olarak birleşik mücadele çalışmalarında görev ve sorumluluk alan devrimciler, bu konumları nedeniyle daha özel bir yerde durmaktadırlar. Bu özel durumun, konumun yüklediği “misyon” bilincinin derinliği, netliği başarıyı hazırlayacak temel bir etkendir.
Birleşik mücadele “misyon” bilinci, halet-i ruhiyesi başarı ve zafer istek ve tutkusundan çıkıyor, apaçık ki geçmişle değil, yakın gelecek ile, “hemen şimdiyle” ilgili. Daha kısa bir devrimci yol arayışı ve yönelimi olduğu içindir ki, birleşik mücadele “misyonu” geçmişle gelecek arasında yeni bir devrimci köprü kurma, yaratılmış, kazanılmış devrimci değerleri sahiplenme ve iz sürme ilişkilenişidir. Elbette birleşik mücadele dışında da her devrimci yapının taşıma iddiasında olduğu bir sorumluluktur bu. Devrimci amaçlara ulaşmak için daha kısa ve yeni bir devrimci yol arayışı, ayrı ayrı yollardan yürünerek henüz başarılamayanın birlikte başarılabileceği devrimci öngörüsü, umut ve çabası, gelişen inancı bu. Bileşenlerimizin her biri kendi yordamınca mücadeleyi sürdürüyor, saygımız da, değeri de büyük. Ama birlikte yeni bir devrimci yol açma birleşik iradesi de onlara ait, bu da çok değerli ve bütün birleşik mücadele örgütlenmelerine ve irili ufaklı görev omuzlayan bütün kadro ve aktivistlere yüklediği sorumluluk, misyon daha da büyük.
Bilinci ve moral-manevi değeriyle buzlu karın altından başını uzatan o yaşam ateşinin ışıltılı sıcak güzelliğine benziyor birleşik mücadele misyonu. “Karlı buz” devrimci tarihimizin en zayıf, en geri, en kör, dar mezhepçi yanlarıdır. Bunlar tarihsel ve nesneldir, şurada daha fazla burada daha az olması, yansıması, öznelliklerle birleşmesi kendi başına çok önemli de değil. Kaldı ki ayaklarımızı basacağımız azımsanamayacak birikmiş deneyimlerimiz de var. Şurada burada bu yeni arayışın filiz sürdüğünü, buzun kırılmakta olduğunu görmek ne güzel! İlk girişimlerin istenen sonuçları üretmekte başarılı olmayışı, bu kısa deneyimden öğrenme, sonuçlar çıkartma ve tekrar ileri atılma güç ve tutkusu, kararlılık ve iradesi gösterilebildiğine göre sorun değil!
Yakın gelecek açısından bakıldığında henüz her ne kadar yeniyse de, henüz istenen düzeyde ilgi odağı değilse de henüz örgütlenmesi ve eylemli varoluşuyla kendisini çok güçlü bir şekilde gösteremiyorsa da en önemli devrimci “şans” olması nedeniyle değeri de önemi de “cürmüyle kıyaslanmayacak kadar” büyük! Bu onun ileriyi, yeniyi, devrimci geleceği temsil etme gücünden geliyor.
Devrimci hareketimizin devrimci kazanımlarından asla vazgeçmeksizin politika tarzı, örgütlenme tarzı, kitlelerle ilişkileniş hakeza devrimci yapıların birbirleriyle ilişkilenişi bakımından devrimci bir değişime ihtiyacı olduğu gerçeğini kim inkar edebilir ki?! “Birleşik mücadele” devrimci hareketimizin elindeki en önemli “değiştirici”sidir. Böyle olduğu içindir ki, bu cephede çalışan yoldaşlar aynı zamanda devrimci hareketimizin ihtiyaç duyduğu devrimci değişimi bilfiil gerçekleştirme çalışmasının içerisindedirler. Bu da misyonun ne denli büyük bir sorumluluk yüklediğini gösterir bize. Birleşik mücadele yapılarında yer alan kadrolar, aktivistler içerisinden geldikleri yapıların bilgi ve deneyimlerini karşılıklı rezonansa sokuyorlar, etkileşim içerisinde bilgi ve deneyimlerini birleştirip ve zenginleştirip sentezleyerek dönüştürüyorlar.
“Misyonumuz gereği, bizler birleşik mücadeleyi oluşturan bileşenlerimizi temsilen bir araya gelmiş değiliz.” Ama geldikleri yapılar tarafından birleşik mücadele misyonuyla görevlendirildiler! Birleşik mücadele misyonunun anayasal kaynağıdır bu! Ve devrimci gelişmenin ihtiyaçlarına ve gereklerine yanıt olma iddiasının tezahürü. İşte sımsıkı tutulması gereken halka burasıdır!
Devrim, devrimci ve sosyalist amaçlar, tek tek ve topluca bütün bileşenlerimizden daha büyük. Bunu bir an olsun unutmayalım. Birleşik bir devrimci yol açma çabasının kapsam, önem ve ağırlığını belirleyen de bu. Kolektivize olmak, gündemler, sorunlar, ihtiyaçlar üzerine konuşmak-tartışmak, etkileşime girmek, sentezlemek, ortaya çıkan kolektif sonuçlara sahip çıkarak iradeleşmek, bağlanmak, uyumlu çalışmak, ille de pratikleşmek, birleşik mücadelenin dilini, tarzını ve gereklerini keşfetmek, inisiyatif ile yaratmak, geliştirmek… Bütün bunlar gerçekten zor! Fakat başarılması gerektiğine de kuşku yok!