Savaş, Barış, Saldırganlık ve İşgaller Yumağında Devrimci Politika / Ceren Dicle Fırat

2. Bölüm

İdeolojik Netlik ve Sağlamlık, Doğru Pratik Politikalarda Ancak Vücuda Gelir

Neredesin ağzı olan konuşuyor. Dünyada olup bitenlere ve özellikle de daha çok öne çıkan güncel siyasal gelişmelere yönelik laf yetiştirilip duruluyor. İyi de öncelikle, adama değil insana sorarlar. Dön önce kendine bak! Daha yanı başındaki yaşanan Kürt sorunu, işçi ve emekçiler sorunu gibi can alıcı ve yakıcı sorunlar karşısında doğru düzgün esemen dahi okunmuyorken, neden bu beylik laflar ve teorik gevezelikler? Öte yandan sürekli suretle akıl verilip durulmaktadır ki, kıymeti kendilerinden menkullerin daha başka işleri olmasa gerek. Kendi burjuvazisinin zulüm ve sömürge politikalarına karşı doğru düzgün mücadele etmeyen ve silik devrimcilikten bir türlü vazgeçmeyen anlayış ve çizgiler açık ki, tutarlı bir anti- emperyalist mücadele de yürütemezler.

Hemen bir çok parti ve hareket, genel ve özel anlamda yapılmalı, edilmeli, şöyle böyle yerine getirilmeli vs diyerek genele yönelik bir dizi retorikler kullanmaktadır. İyi ama bunları başta kendin yapmıyor ve yerine getirmiyorsun ki, neden o zaman genelleştirmeler ile süreçleri geçiştiriyorsun. Öncelikle kendin görev ve sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmediğin halde, bu düşünce yöntemi ve yaklaşım tarzı niye? Belli ki, ciddi manada siyasi gerilikler söz konusudur. Açık ki ideolojik netlik ve sağlamlık yerine, ciddi kırılmalar yaşanmaktadır. Öyle ki örneğin emperyalist gerici savaşlar söylemleriyle aslında kendilerini de hemen ele vermektedirler. Sanki emperyalist ilerici savaşlar  varmış gibi. Hayata, yaşamın somut ve nesnel gerçekliklerine, ezilen ve sömürülenlerin içerisinde bulundukları objektif verili koşullara ciddi düzeyde yabancılaşma hali varken, hala mühendisliklere soyunmak ve üstenci akıl vermeler de neyin nesidir? Herhangi bir emperyalist saldırganlık, işgal ve savaş, haklı yada haksız şeklinde ele alınıp değerlendirilemeyeceği gibi ilerici yada gerici olarak da ele alınıp değerlendirilemez. Aynı şekilde tarihsel ve evrensel ilkeler, siyasal ve güncel olan strateji ve taktikler ile aralarında doğru orantı ve birbirini tamamlayan doğru ilişki kurulamadığında, hemen kendini teorik gevezeliklere meyletmektedir. Açık ki buradaki pasifist ve devrimci iradesizlik kendini hemen ele vermektedir. Öyleyse akıl vermeden bir an önce vazgeçilmelidir. Aynı zamanda ne olduğu belirsiz ‘’barış’’ çığırtkanlıklarıyla çerçeveli ufuksuz yörüngelerden de uzak durulmalıdır.

İçerisinden geçtiğimiz mevcut durumda faşist Türk devleti de dahil, dünyadaki hiçbir emperyalist, kapitalist, bağımlı yada yarı bağımlı devlet egemenlikleri, bugün Ukrayna Kiev, Donbas ve diğer coğrafyalarda yaşanan saldırganlık ve işgaller, sömürü ve zulümler karşısında ‘’tarafsız’’ değildir. Dolaylı ve doğrudan denilerek aslında içi boşaltılan somut ve nesnel gerçeklikler ve gelişmeler karşısında, tam da yaşananların merkezindedirler. Rus emperyalizmin Donbas üzerinden Ukrayna Kiev gericiliğine karşı saldırganlığı, aynı zamanda tam da ABD ve AB emperyalist blok güçlerine ve tabi ki NATO’ya karşı bir saldırganlığıdır. Türk devletinin ara kedisi misali manevralarıyla sahte ‘’tarafsızlık’’ politikalarıyla bütün yalan ve aldatmalarına rağmen, tam da yaşananların orta yerinde ve bir tarafındadır. Siz bakmayın ABD ve AB ve NATO’nun yaptırımlarına bazı taktiksel karşı çıkışlar ve söz de ‘’bağımsızlık’’ politikalarına. Açık ki sahte ‘’barış’’ temennileri, son derece sinsi ve aldatıcıdır. Katillerin asla gerçek barış yanlısı olamayacağı bilinmelidir. Çünkü bizzat saldırganlıklar  ve sömürüden beslenmekte ve nemalanmaktadır. Kendi egemenlik çıkarlarını düşündükleri ve bunun üzerinden manevralar yaptıkları gerçekliği, hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak düzeyde alenidir.

Peki kendine ilerici, demokrat, aydın, devrimci ve komünistim diyenler, bütün bu meselelerin neresindedirler? Ne ABD, ne AB, ne Rus, ne de Çin- Rusya- İran eksenli Şangay beşlisinden değilsek- ki değiliz-, o halde saflarımız neresidir?

Devrimci ve komünistlik, bir ulusun başka ulus- lar- a, halk- lar- ın başka halk- lar- a ve bir sınıfın  başka sınıf- lar- a ve tabi ki bir devrimci ve komünistin başka devrimci ve komünist- ler- e para, elbise, diğer başka eşya ve edevat olarak yardım etmesi vs değildir. Mevcut yaşanan gelişmeler  aksine, görev ve sorumluluklar bağlamında ele alınmalı ve değerlendirilmelidir. Özellikle gerçek barıştan uzak bu tür çalışma ve pratikler yerine, egemenler arası savaşı ve dalaşı da durduracak olan birleşik direniş ve mücadele pratiğinde yoğunlaşmalıyız.

Donbas bölgesindeki Luhansk ve Donetsk, Ukrayna Kiev üzerinden sadece değerlendirme ve izlememiz gereken ideolojik politikalar ile sınırlı kalmamalıyız. Aynı zamanda bütün tarihsellikleriyle örülü kökleri derinde olan ve bugünde tüm canlılığıyla güncelliğini koruyan tekçi ulus devletçi bütün eşitsizliklere karşı devrimci komünist enternasyonalizm bayrağını yükseltmeliyiz. Böyle bir politik perspektif üzerinden ancak gerçek barışın da elde edilebileceği bilinmelidir. Hemen şimdi olmasa da, ancak böyle bir direniş, mücadele ve devrimci savaş ısrarından kopmadan ezilen ve sömürülen bütün halkların gerçek barışına ulaşacağız.

Ceren Dicle Fırat

11 Mart 2022

Son

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir