Tarihsel ve toplumsal düzlemde birliğin felsefesi

Hayatın doğal akışı içerisinde “aynı ve benzerler “ ortak çıkarlar için birbirine yakın durma ya da paralel hareket etme eğiliminde olur. Bu genel kural insan toplulukları özgülünde egemenlerin hareket tarzında tarih boyunca berrak bir şekilde gözlemlenebilirken, iş ezilenlere geldiği aynı hareket tarzını görmek bir yana ayrı durma noktasında neredeyse “özel bir çaba” durumu söz konusudur. Bu durumu tetikleyen pek çok sebep sıralanabilir ama hepsini bir payda da eşitleyelim diyecek olursak kısaca : “düşman bilinci ve iktidar perspektifinin” yeterince gelişmemiş olması diye özetleyebiliriz. Sömürgecilik ve kapitalizm karşıtlığı düzleminde politik arenada pek çok aktör mevcutken bunların aynı sahnede uyum içerisinde yer almaları neden bu kadar zor olabilir ki ? Bu konuda iki ayrı yanlışın altını çizmek gerekiyor: 1) Birlik eğilimi içerisinde olanların bu eylemi aynı potada erime tek ve biricik olma biçiminde ele alma ve dayatmaları. 2) Ayrılık eğiliminde olanların “berrak ideolojik” hatlarının böyle bir yan yana gelme noktasında muğlaklaşacağı kaygısı. Meselenin farklı noktalarında duruyor gibi görünseler dahi bu iki yanlış, özünde birlik felsefesini kavramaktan uzak, ayrıştırıcı ve düşmanın hareket alanını genişleten sonuçlar yaratması düzleminde aynıdır.

Sınıf mücadelesi arenasında yer alan tüm politik aktörlerin farklı alanlarda yetkinlikleri söz konusudur. Kimi hareketler basın-yayın alanında ciddi bir kurumsallaşma birikimine sahipken, kimi emek cephesinde etkin olabilmektedir, kimi kırsal alanda bir kitle tabanına sahipken kimi öğrenci gençlik içerisinde etki gücüne sahiptir. Birlik fikrinin özü tüm bu ilerici, devrimci öze sahip enstrümanları aynı koro içesinde koordine bir şekilde hareket ettirip geniş kesimlerin duyabileceği ve niteliği görebileceği bir armoni yaratmaktır. Bu fikir, tek tek her bir enstrüman kendi olmaktan çıkarmayı doğası gereği zaten hedefleyemez. Özetle bu koronun her bir enstrümanı kendi olarak yine aynı kapasite ve olanaklara sahiptir (soyutlama ile ifade edersek bir gitar yine gitar, bir keman yine kemandır) kimse ondan doğasına uygun olmayan bir ses çıkarmasını beklemediği gibi aksine doğasına uygun sesleri bir armoni içinde daha yüksek ve daha uzun süreli çıkarması beklenmektedir. Böylesi bir uyum ve pratik süreci tekil olarak ulaşılabilecek düzeyin çok daha ilerisini ifade eder. Teorik düzlemde kendi dışındaki tüm emekçi sınıf ve örgütlerle farklı düzey ve biçimlerde bir ilişki yaratma perspektifini tüm devrimci özneler savunurken, bunun somut pratiğinden uzak durmaya da kendini koşullu sunma pratiğinin mantık düzleminde bir açıklamasını bulmak oldukça zordur. Halk saflarındaki farklı kesimlerle bir arada yaşamanın kültürel şekillenişi, devrimden sonraya havale edilecek bir sorumluluk değil aksine bugünden bizlerin gelecek tezahürünü ortaya koyan bir gerçekliktir.

Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında son 50 yıllık periyotta farklı biçim ve düzeylerde birleşik mücadele deneyimleri yetersiz olmakla birlikte mevcuttur. Bunlardan bazıları tek tek öznelerin özgün durumlarından bazıları ise düşmanın özel yönelimi ile sonlanmış ve geride bir miras bırakmıştır. Birlik deneyimleri içerisinde bileşenlerin, yeni ve üst boyuttaki birlik gerçekliği içinde %100 kendini araması birliğin ruhunu anlamaktan uzaktır. Taktik ya da stratejik her birlik, bir çocuğun anne ve babasının genetik mirasını taşıması dolayısıyla onların bir parçası olması ama aynı zamanda yeni bir birey olması durumuna benzer. Bundan dolayıdır ki yeni ve daha ileri bir potansiyeli ifade eden bu gerçeklik daha baştan “çocuğa” hükmetme veya kendisinin aynadaki daha büyük bir yansıması olarak görme düzleminden uzak ele alınmalıdır. Olması gereken yeni ve daha üst bir düzeyi ifade eden bu realitenin tüm bileşenlerin olumlu yönlerini kapsayacak biçimde gelişip güçlenmesi için gerekli koşulları yaratmaktır. BMG ile bileşenlerinin ilişkisi de buna benzer kurulmalıdır. Çocuk doğmuştur ve bu saatten sonra tartışılması gereken onun ne kadar yaşayacağı ya da kapasitesinin ne olacağı üzerine tahminler yapmak değil onun gelişiminin koşulları için seferber olmak ve faşizme karşı korumaktır.

Ümit Bakır