Göçmenlere yönelik saldırılar ve paramiliter güçler / Ulaş Kaya

Geçtiğimiz günlerde Halk TV’ye yapılan saldırı bir kez daha Türkiye’de paramiliter güçlerin tehlike boyutunu ortaya koydu. Türkiye, çetelerin ve mafya elemanlarının kendi kanunlarını uyguladıkları bir ülke haline geldi. Faşizmin hüküm sürdüğü, yasama, yürütme ve yargının tek elde toplandığı, her şeyin sadece R.T.Erdoğan’ın iki dudağı arasında kanunlaştığı faşist bir ülkede, demokrasiden, hak ve hukuktan söz etmek saflık olur. Nitekim AKP yanlısı Sadık Yıldırım adlı mafya elebaşısının 6 silah ve uyuşturucu ile yakalandığında, sosyal medya üzerinden ”2 saat sonra çıkacağım” dedikten sonra salıverilmesi, mafya-devlet ilişkisinin bariz bir örneği… Kaldı ki, aynı şahıs salıverildikten kısa bir süre sonra yine 2 silahla yalandıktan sonra kamuoyunun baskısıyla ancak tutuklanabilmiştir. Tutuklanan S. Yıldırım, R.T.Erdoğan’dan Süleyman Soylu’ya, emniyet müdürlerinden, valilere kadar çekilmiş fotoğrafları ise gücünü nereden aldığının kanıtı gibi sunulmuştur. Halk TV yayınının 5 kişi tarafından basılması AKP denetimindeki paramiliter güçlerin istedikleri zaman, istedikleri yeri basabileceklerini, gazetecilerin yolunu kesip dövebileceklerini, Konya’da olduğu gibi bir Kürt aileyi katledebileceklerini gösteriyor. Bu paramiliter güçler, kendilerine ”dokunulamayacağını”, göstermelik yargılamalarda fazla ceza almadan çıkacaklarını, hapishanede kaldıklarında özel aflar çıkartılarak serbest kalacaklarını biliyorlar. Bu rahatlıkla hareket eden paramiliter güçler ve çeteler, AKP’nin yedek ordusu gibi hareket ediyor. Ellerini kollarını sallayarak oraya buraya saldırmakta, İzmir’de olduğu gibi HDP binasına girerek Deniz Poyraz’ı katledebilmektedirler. Bu güçleri son olarak Ankara Altındağ’da Suriyeli göçmenlere yönelik gerçekleştirilen ırkçı saldırıda da gördük. Belli bir merkezden yönlendirilen bu güruhlar, devletin ilgisi ve bilgisi dahilinde Suriyelilere yönelik ırkçı saldırılar gerçekleştirdiler.

Paramiliter Güçlerin Kısa Tarihçesi
Paramiliter güçler sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde
kullanılan önemli bir güç durumundadır. Devlet yanlısı bu güçler, esas
olarak sağcı, milliyetçi ve ırkçı kesimlerden oluşturulan yedek silahlı
bir güç olarak kullanılmaktadır. Devletin resmi silahlı ordusu ve
polisinin dışında, emekli subaylar, polisler ya da resmi devlet
görevlileri tarafından devletin bilgisi dahilinde gizli olarak kurulan
paramiliter güçler; sabotaj, katliam, politik cinayet vb. işleyerek
devleti “sorumluluktan” kurtarmaktadır.
Tüm sınıf mücadelesi tarihi boyunca feodal, burjuva, kapitalist ve
emperyalist devletler, resmi ordularının yanında her zaman yedek güçler
bulundurmuşlardır. Paramiter terimi, 1922’den bu yana sitemli olarak
kullanılan bir kavram olageldi. İtalya’da Mussoli’nin “Kara
Gömlekliler”i ile eş bağlamda kullanılan paramiliter güç kavramı
günümüzde farklı biçim ve şekil alsa da özü ve yaptıkları hiç
değişmemiştir.
1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın sona ermesinden sonra İtalya’da iş
başına gelen Mussolini, iktidar olmadan önce 1919 yılında Kara
Gömlekliler’i oluşturmaya başladı. Mussolini, bu paramiliter gruplara
”Eylem Timi” adını verdi. Oluşturulan bu paramiliter güçlerin esas
hedefi, İtalya’da yükselen devrimci hareketi ezmek ve Mussolini’nin
önündeki engelleri temizlemekti. Kara Gömlekliler sadece devrimcilere,
komünistlere saldırmakla kalmadı; sendikalara, ilerici kurumlara da
saldırarak toplumu sindirmeye çalıştılar.
2. Siyah gömlek giyerek gerçekleştirdikleri saldırılar da yüzlerce
devrimciyi ve ilericiyi katleden bu paramiliter güçlerin tümü 1922
yılında Napoli’de biraraya gelerek, Roma’ya yaptıkları yürüyüşle
Mussolini’nin iktidarı ele geçirmesini sağladılar.
Paramiliter güçlerin en güçlü olduğu ülkelerden biri de Hitler
Almanya’sıdır. Hitler’in SS’leri de tıpkı İtalya’daki Kara Gömlekliler
gibi Hitler’i iktidara taşıdı. Savaş sonrası eski askerlerden oluşan bu
güçler, Hitler’in kurduğu partinin de önemli üyeleri arasında yer
aldılar. Bunların önemli bir kesimi daha önce Rosa Luxemburg ve Karl
Liebnecht’in katledilmesinde yer almış Freikorps adı verilen güçlerden
oluşuyordu.
Paramiliter güçlerin en fazla kullanıldığı kıtalardan biri de Latin
Amerika’dır.  Örneğin Kolombiya’da hükümetle ELN güçleri arasında 2017
yılında başlayan ”barış” görüşmelerinde, hükümet yanlısı paramiliter
güçler ELN’nin elini zayıflatmak için harekete geçerek, Kolombiya’nın
batısındaki köy ve kasabalara baskınlar yaparak devlet eliyle ELN’ye göz
dağı vermeye çalıştı. Keza, Trump’ın seçimi kaybetmesinden sonra, Trump
yanlısı silahlı paramiliter kişilerin Kongreyi basmaları da böyle
okunmalıdır.

Türkiye’de Paramiliter Güçlerin Örgütlenmesi
Türkiye’de kontrgerillanın emrinde paramiliter güçler hem bireysel hem
de kitlesel saldırılarda kullanılmıştır. Örneğin 6-7 Eylül olaylarında
İstanbul’da Rumlara yönelik ırkçı saldırı bu güçlerce yapıldı. Rumlara
ait evlerin ve iş yerlerinin yağmalanarak Rumların göçe zorlanması
sağlandı.
Sonradan bu saldırılarının örgütleyicilerinden Eski Özel Harp Dairesi
Başkanı emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun “6-7 Eylül, muhteşem bir
örgütlenmeydi” ifadelerini kullanması, saldırının bizzat devlet
tarafından örgütlendiğinin itirafıdır.
1970, Türkiye’de devrimci hareketin yükselişe geçtiği yıllardır.
Devrimci hareketin etkisi ve örgütlenmesiyle işçi sınıfı da görünür bir
şekilde sokakta oldu. 1968 öğrenci hareketinin Türkiye’deki iz düşümü
radikal devrimci örgütleri de ortaya çıkarttı. Tam da bu dönemde
devletin desteği ile MHP içinde “ülkücü hareket”in piyasaya sürülmesi
ile bu kesim paramiliter bir güce dönüştürüldü. Kurulan komando
kamplarında yüzlerce faşist eğitilerek zamanı geldiğinde harekete
geçmeleri için yedek bir güç olarak tutuldu. MİT’in bizzat örgütlediği
Esir Türkleri Kurtarma Ordusu (ETKO), Türk İntikam Tugayı (TİT) gibi
silahlı faşist örgüler yüzlerce devrimcinin katledilmesinde kullanıldı.
Faşistlerin en bilinen katliamlarından biri de Maraş katliamıdır. 12
Eylül Askeri Faşist Cuntası’na giden yolu açan bu katliamda yüzlerce
Alevi, Kürt ve devrimci katledildi. Paramiliter güçlerin en fazla
kullanıldığı süreçlerden biri de 1990’lardı. Devrimci hareketin
kendisini toparladığı, işçi eylemlerinin hızla geliştiği, Kürt Ulusal
Özgürlük Hareketi’nin kitleselleştiği, devlete büyük darbeler vurduğu
1990’lar da JİTEM’in kurulması, koruculuğun resmileştirilmesi ile
paramiliter bu güçler Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ne ve devrimcilere
karşı kullanıldı. 17 bin Kürt ve devrimcinin kaçırılarak kaybedilmesi bu
paramiliter güçlerce yapıldı.
2002’de AKP’nin hükümete gelmesi ve 1999 da Abdullah Öcalan’ın esir
alınmasından sonra başlayan barış görüşmelerinin AKP tarafından tek
taraflı olarak sonlandırılması sonrası AKP, paramiliter güçlerin
örgütlenmesine özel bir önem verdi. Son olarak Ankara Altındağ’da
Suriyeli göçmenlere yönelik yapılan ırkçı saldırılar, TC’nin
kontrgerilla örgütlenmesinden ve ona bağlı hareket eden paramiliter
güçlerden bağımsız değildir. 12 Ağustos 2021 tarihinde Ankara/Altındağ
semtinde Suriyelilere yönelik saldırı yeni bir planın provası olarak
okunmalıdır. AKP ve MHP’li bir grup güruhun gerçekleştirdiği bu saldırı,
sokakta birbirleriyle kavga eden iki grubun olayı olarak görülemez.
AKP yanlısı medyanın manipüle ederek verdiği haberler de sokakta
”Suriyeli gençlerin Türk gençleriyle” yaptığı kavganın sonucu olayın
büyüdüğü anlatılmaya çalışılsa da, gerçeğin böyle olmadığı saldırının
planlı yapılmasından anlaşılmaktadır.
Türkiye’de başta Suriyeliler olmak üzere genel olarak göçmenlere karşı
ırkçılık yüksek seviyededir. Suriye iç savaşından kaçan 5 milyon
Suriyeli göçmen, çok kötü koşullarda yaşamak zorunda bırakılmış
durumdadır. AKP-MHP iktidarı, Suriyeli göçmenleri bir koz olarak
kullanarak Avrupa Birliği’nden aldığı milyarlarca Euro’ya el koyarak
göçmenleri son derece kötü koşullarda yaşamak zorunda bırakmıştır.
AKP-MHP iktidarı Suriyelileri ucuz iş gücü olarak kullanmaktadır.
Güvencesiz ve sigortasız olarak çalıştırılan Suriyeli işçiler, krizle
birlikte açlığa terk edilmiştir. İş bulamayan, kiralık ev verilmeyen,
çocukların eğitimden mahrum kaldığı, sağlıktan yoksun milyonlarca
Suriyeli göçmen, topluma suçlu ve tehlikeli insanlar olarak lanse
edilmektedir. Yaratılan bu algı, ırkçı faşist çevrelerin rahatlıkla
kullandıkları bir argüman olarak toplumda taraf bulmaktadır.
Ankara’da Suriyelilere yapılan saldırı Afganistan’daki gelişmelerden
bağımsız değildir. Taliban’dan kaçan Afganların (ki sayıları milyonları
bulacağı tahmin ediliyor) Türkiye’ye gelmeye başlamasıyla birlikte
Suriyeli göçmenlerin yeniden gündeme gelmesi tesadüfü değildir.
AKP, paramiliter güçlerin insan kaynağını her zaman kendisine yakın
güçlerden devşirdi. Yakın zamanda BBP’ye bağlı Alperen Ocakları AKP’nin
paramiliter güçlerinden biri oldu. 2016 yılından bu yana ise MHP
içindeki Ülkü Ocakları AKP’nin en gözde paramiliter gücü oldu. Keza
R.T.Erdoğan’ın bizzat kurduğu Osmanlı Ocakları bir diğer paramiliter
gücü oluşturuyor. Yakın zamanda kurulan SADAT, devlete istihbarat
toplamasının yanı sıra kurduğu kamplarda paramiliter güçleri eğiterek AKP
yedek silahlı güçler yetiştirmektedir.
Türkiye’de paramiliter güçleri oluşturan bir diğer kesim de mafyadır.
Yakın zamanda Sedat Peker’in mitingler düzenleyerek meydan okuması,
saldırılar düzenlemesi, A. Çakıcı’nın özel bir yasayla hapisten
çıkartılması sonra bu mafya artığının etrafına topladığı eski ülkücü
artıklarıyla, lümpenlerle, katilerle bir güç oluşturarak AKP’nin emrinde
paramiliter bir güç haline gelmiştir. Mafyanın AKP ile nasıl iç içe
geçtiğini S. Peker’in yaptığı itiraflardan tüm Türkiye bir kez daha
öğrenmiş oldu. Tüm bu güçler, gazetecilere, Kürtlere, devrimcilere,
TV’lere saldırarak daha görünür bir güç haline geldiler.
Giderek artan saldırılar, katletmeler, tehditlerin tümü bu paramiliter
güçler eliyle yapılmaktadır. Toplumu sindirmeye dönük bu saldırlar ve
tehditler AKP’nin ömrünü uzatmaya dönük planın bir parçasıdır. AKP-MHP
iktidarı, bir yönetememe krizi içindedir. Baş aşağı giden ekonomi, artan
işsizlik ve yoksulluk kitlelerin öfkelerinin birikimine zemin
hazırlıyor. AKP yeni bir Gezi İsyanından korkuyor. Bunun önüne geçmek
için oluşturduğu paramiliter güçler vasıtasıyla saldırılarını artırmış
durumda.
Kaynak: Özgür Gelecek