Ulus-devlet herhangi bir iktidar biçimi değildir. Devlet iktidarının en gelişmiş biçimi olmaktan daha öte bir anlamı vardır.
Faşizmin izinde geliştiği bir devlet biçimlenmesidir. Kapitalist tekelciliğin ekonomi üzerinde kurduğu hegemonya ancak devlet iktidarının toplum seviyesinde kendini yaymasıyla, örgütlenmesiyle mümkündür. Ulus-Devlet bu anlamla tanımlanır. Faşizm ise, bu devlet biçiminin içte ezilen ve sömürülen toplumsal kesimlerle, dışta ise rekabet halinde olduğu güçlerle savaş haline girdiğinde vardığı aşamadır. Aralarındaki fark, barışla savaş süreci arasındaki farka benzer. Her ikisinde de farklı siyasi oluşumlar tasfiye edilir.
İktidar toplum gibi homojenleştirilir. Homojenleştirilmiş toplum, homojenleştirilmiş iktidar olarak konsolide edilir. Faşist devlet de homojen toplum ve devletin azami birliğini ifade eder. Tek dil, tek vatan, tek kültür, tek bayrak, tek ulus temel sloganıdır.
Bu yapılanma açık ki, toplumsal doğa gibi çok karmaşıklık ve çeşitlilik arz eden gerçeklik için bir çözüm değil, muazzam oranda problem üretir.Toplumsal kanserleşme denilen süreçtir. Ya tüm toplumu yutacaktır ya da bir toplumsal ur olarak kesilip atılacaktır.
Toplumsal tarih boyunca birikmiş ne kadar farklı kültür, etniste, dil, siyasi oluşum, düşünce ve inanç varsa hepsinin yaşamı tehdit altına girer.
Direnme ve farklılıklarıyla yaşama geliştikçe, ulus-devletin faşist yüzü ortaya çıkar. Kendini sosyalist olarak yansıtsa bile, toplumsal çeşitliliğe, farklılığa bu tarzda karşı çıkan her devletin, hareketin, partinin faşistleşmesi kaçınılmazdır. Ulus-Devlet ya bu tür hareket ve partiler tarafında inşa edilir, ya kendisi bu tür parti ve hareketleri inşa eder. Burjuva liberalizmi her ne kadar anti-faşist, anti-komünist sloganlar altında liberal devlet anlayışına(minimum devlet)sahip çıksa da, tam bir aldatmaca içindedir. Ulus-Devletin anası da babası da liberalizmin kendisidir. Ulus-devlet gerek oluşumunda, gerek olgunlaşmasında liberalizmin ideal devlet biçimidir. Dolaysıyla kapitalizmin faşizmi doğuran gerçekliği kadar, devlet sosyalizmini(reel sosyalizm) doğuran gerçekliği de ulus-devlette birleşir.
Son beş yüz yılın, özellikle günümüze doğru olan yüz yılının küresel çapta yol açtığı ulus savaşlarının tüm uygarlık tarihinden daha fazla kan dökmesi, katliam ve soykırım üretmesi, ulus-devletin ve faşizminin toplum için çözüm olmak şurada kalsın, muazzam büyüklükte ve gaddarlıkta yedinci sorun kaynağını oluşturduğunu açıkça ve çarpıcı olarak ortaya sermektedir.