İşçi sınıfı ve ezilenler, coğrafyamızda bugün düpedüz açlıkla boğuşuyorlar. Hayat pahalılığı, zamlar, işsizlik, barınma sorunu başını almış gitmişken kadın cinayetleri ve doğanın yıkımı da aynı şekilde.
Kan emici çok küçük bir azınlık dışında toplumun ezici bir çoğunluğu “Yarın ne olacağız” korkusu içinde yaşıyor. Gelecek endişesi ve umutsuzluk gençler içinde daha da yaygın.
Hayatın değişik alanlarında karşımıza çıkan yıkım ve çürüme sadece ekonomi, siyaset krizi, iç ve dış politika ya da sadece kültürel ve ideolojik hegemonya ile sınırlı olmayan çok yönlü ve katmanlı yapısal-varoluşsal bir krize işaret ediyor. Başka bir deyişle dünya çapında iflas etmiş bir ekonomik ve siyasal sistem/düzen gerçeği var karşımızda.
Egemenler, emekçilere, topluma verecek bir şeyi kalmadığı için daha fazla baskı ve zorbalığa yöneliyor; faşist devlet terörüne, savaş ve işgal politikalarına sarılıyor.
Mücadele güçlerinin, muhalif seslerin boğulabilmesi için ölçüsüz bir polis şiddeti ve keyfi yasaklara başvurulması ya da özel sansür yasaları çıkarılması bir yana; hasta tutsakların serbest bırakılması için çırpınan anaları dahi yerlerde sürüklemekten imtina etmiyor.
Savaş ve işgal politikalarında ısrar eden faşizm, hangi ulusa mensup olursa olsun tüm ezilenlere faşist çıplak zor ile saldırıyor. Türk ve Kürt işçinin, Alevilerin, kadınların yan yana omuz omuz yürümesine, birlikte mücadele etmesine engel olmaya çalışıyor.
Faşizme karşı tek kurtuluş yolumuz, tüm emekçilerin ve ezilenlerin yan yana gelmesi, omuz omuza mücadele etmesidir!
Direniş ve mücadeleyi sokakta büyüttükçe, yaşadığımız zulmün ve acının hesabını sordukça ve geleceğimize sahip çıktıkça umudumuz büyüyecektir! Kapitalistler, tüm gücüyle, her türden araç ve yöntemle, ezilenlerin ve emekçilerin gerçek kurtuluş umudunu, bir toplumsal altüst oluş gerçeğini bilinçlerden silmeye çalışıyor.
Oysa hangi burjuva parti gelirse gelsin emekçilerin ve ezilenlerin yaşamı, sömürülmesi, şiddete uğraması bakımından değişmeyecek bir sistem/düzen gerçekliği ile karşı karşıyayız.
Sömürü düzeni büyük bir krizde ve restorasyonla, yamalarla düzelmeyecek! Ezilenler olarak onu bir bütün halinde, tarihin çöplüğüne atmak dışında bir seçeneğimiz yok.
İşçiler, emekçiler, Aleviler, Kürtler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler kısacası tüm ezilenler olarak bizi gerçek kurtuluşa halkın gerçek iktidarına götürecek yegane yol DEVRİMDİR.
Devrim, bugün güncel ve de mümkündür!
Bizler, emekçi insanlığın ve doğanın kurtuluşunun tek yolunun devrim olduğu bilinciyle tüm ezilenleri mücadeleye çağırıyoruz!
Sömürüye, açlığa, işsizliğe, yoksulluğa ve geleceksizliğe karşı Tek Yol Devrim
Faşizme ve haksız savaşa karşı Tek Yol Devrim!
Doğanın talanına dur demek, çevre ve iklim felaketlerinin önüne geçmek için Tek Yol Devrim!
Irkçılığa ve şovenizme karşı Tek Yol Devrim!
İnanç özgürlüğü için Tek Yol Devrim!
Emekçilerin kardeşliği ve insanlığın kurtuluşu için Tek Yo! Devrim!
BİRLEŞİK MÜCADELE GÜÇLERİ