İktidarın suçlarını ve artan yoksulluğu ırkçılık zehrini aşılayarak perdelemeye çalıştığını kaydeden Birleşik Mücadele Güçleri’nden Mürüvet Küçük, ETHA’ya yaptığı değerlendirmede HDP’ye yönelik saldırıya karşı birleşik mücadeleyle yanıt vereceklerini kaydetti.
AKP-MHP iktidarı sermaye ve rant odaklı politikalarını sürdürüyor. İktidar ve yandaşları sarayda sefahat içinde yaşıyor lakin işçi ve emekçiler açlık ve işsizliğe mahkum ediliyor ölüm dayatılıyor; kadınlar sokak ortasında katlediliyor failler erkek yargı eliyle korunuyor.
AKP-MHP iktidarı kendisine karşı çıkan en küçük sese tahammül edemeyerek gözaltı ve tutuklama saldırılarına da devam ediyor. İşçi ve emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ+’lar, Halkların Demokratik Partisi’yle (HDP) sokakta birleşik mücadelenin gücüyle yanıt veriyor.
Birleşik Mücadele Güçleri’nden (BMG) Mürüvet Küçük ile HDP’ye yönelik saldırıları ve HDP’yi savunmak için yürütülecek mücadeleyi konuştuk. ETHA’ya değerlendirmelerde bulunan Küçük, saldırılara karşı HDP’yle sokakta birlikte mücadele edeceklerini kaydetti.
‘SALDIRILARIN İKİ BOYUTU VAR’
“HDP’ye yönelik saldırılara karşı HDP’yi savunmak için nasıl bir tutum alınması gerekir?” sorusunun yanıtının aynı zamanda saldırının kapsamının, stratejik hedeflerinin doğru anlaşılmasında saklı olduğunu belirten Küçük, saldırının iki yönlü olduğuna dikkat çekti.
Küçük, “Birincisi, Türkiye topraklarındaki en örgütlü demokratik-direniş odağı olan Kürt halkını ve özelde de HDP’yi baskı, gözaltı, soruşturma ve davalarla hareket edemez hale getirmek, çözmek. Bu aynı zamanda Güney Kürdistan-Şengal ve Rojava’ya yayılan son askeri saldırılarla, işgal girişimiyle bir bütünlük oluşturuyor. İkisi birbirini tamamlıyor. Bu iki saldırı dalgası esasında örgütlü bir toplum olan Kürt halkını örgütsüzleştirmek, onun tarihsel kazanımlarını, direniş ve bedellerle oluşturduğu hafızasını, özünde siyasi varlığını yok etme hedefiyle eşgüdümlü yürütülüyor. Keza bugün faşist iktidar bloku önündeki en önemli barikatlardan biri olarak bunu ifade ediyor. Hayaller ise bu tasfiyeyle birlikte Musul’a, Kerkük’e kadar uzanmaktır” sözleriyle açıkladı.
‘ŞOVEN HİSTERİYLE ESAS GERÇEK PERDELENMEK İSTENİYOR’
İçeride derin bir kriz yaşanırken, işçi ve emekçilerin temel ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan ziyade açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir dönemde saldırı boyutunu ele almak gerektiğini dile getiren Küçük, asıl ve en kirli amacın şoven histeriyi kışkırtarak esas gerçeği perdelemek olduğunu kaydetti. Küçük, “Başlattıkları operasyonlarla, saldırı dalgasıyla bunu hedefleyen faşist rejim, istediği etkiyi yaratamadığı oranda farklı argümanları devreye sokuyor. HDP’yi kapatmak ya da gücünü çözmek üzerindeki stratejisine bu güncel gerçeklik de ekleniyor kısacası. Emekçileri savaş arabasına bağlayacak, şovenizmi toplumsal bir histeriye dönüştürecek sonuçlar alamadıkça bu sefer toplumsal hassasiyetleri kaşıyacak oluşturulmuş senaryolar devreye giriyor. ‘Anneler-aileler’ de bizzat polisin-istihbaratın devreye girdiği bir cevvallikle Diyarbakır’da yapılana benzer şekilde Ankara’ya Genel Merkez önüne taşınıyor. Bunun arkasının nasıl geleceğini kestirmek de güç değil. Savaş ve işgal siyasetiyle yapmak istediklerini, hayallerini gerçekleştiremedikçe içeride Kürt halkına ve onun siyasi örgütlenmelerine yönelik saldırganlığı da şiddetlenecek, emekçileri bunun bir parçası yapmak için her mizanseni deneyecektir” dedi.
HDP gibi örgütlü bir gücü çözmekle, Gezi gibi bir halk isyanının itibarsızlaştırmanın, tüm topluma ve özelde de onun örgütlü, ilerici kesimlerine sopa sallamak olduğunu belirten Küçük, bu iki saldırıyı da rejimin stratejik hedefleri ve bunlara çıkacak, çıkma potansiyeli taşıyan her güce saldırıyla yanıt vereceğinin ifadesi olarak okumak gerektiğini söyledi.
‘BİRLEŞİK MÜCADELEYLE YANIT VERECEĞİZ’
Küçük, bu saldırılar karşısında alınması gereken tutumu ise şöyle aktardı:
“Tam da bu noktada özelde HDP ve Kürt halkına geneldeyse tüm muhalif kesimlere ve potansiyel toplumsal direniş dinamiklerine yönelik bu saldırı dalgası, rejim için olduğu kadar bizler için de stratejik bir eşiği ifade ediyor. Birleşik Mücadele Güçleri olarak biz, bu topyekun saldırı karşısında en geniş birleşik mücadele cephesinin yaratılmasını işin siyasal boyutu olarak gördüğümüzü belirtmek isteriz. Bu yaklaşımın krizin ağır yıkımıyla boğuşan emekçiler içinde esas çelişkiyi yani emek-sermaye çelişkisini açığa çıkaracak bir seferberlik ruhuyla örgütlenmekle birleştirmek gerektiğine inanıyoruz.
‘IRKÇILIK ZEHRİNE KARŞI PANZEHİRİ AÇIĞA ÇIKARACAĞIZ’
Rejim toplumsal gericilik birikimine, yıllar içinde oluşturduğu ideolojik-siyasi hegemonyaya eskisi kadar güvenemese de yine de sırtını ona dayamak, ekmek bulamayan emekçileri ırkçılık ve şovenizmle zehirlemek seçeneğine sıkıca sarılıyor. Onun elinden bu seçeneği almak zorundayız, bunun panzehiri de gerçek çelişkiyi açığa çıkarmaktır.
‘BU SALDIRALARI KENDİMİZE SAYIP MÜCADELE EDECEĞİZ’
HDP’ye yönelik son saldırıları kendimize yapılmış saldırılar olarak görüyoruz, keza bu saldırıların kapsamlı bir stratejinin parçası olduğunu, bu stratejide yol alındığı oranda cehennemi bir iklime teslim olunacağını düşünüyoruz. HDP’nin savunulmasının mevcut durumdaki tüm demokratik-direniş birikiminin, potansiyelinin savunulup, korunması demek olduğunun farkındayız. Buna göre göre davranacağız, böyle davranılması gerektiğini her koşulda ifade edip haykıracağız.”