İSTANBUL – AYM, yapısal sorun teşkil eden TCK’deki “Örgüte üye olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek” maddesine ilişkin verdiği “pilot karara” rağmen Meclis, bir yıl içinde değişiklik yapmadı.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 12 Haziran 2011’de yapılan genel seçim öncesi Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) 7 bağımsız adayının seçilme yeterliliğini etkileyecek mahkumiyetleri bulunduğu iddiasıyla adaylıklarını 18 Nisan 2011’de iptal etti. BDP, YSK’nin iptal kararına karşı itirazda bulunurken, bölgenin birçok kentinde ise karara karşı protesto eylemi düzenlendi. 20 Nisan’da BDP Diyarbakır İl Örgütü önünde yapılan eyleme polis saldırdı. Polis saldırısı ardından Hamit Yakut’un yanı sıra birçok kişi gözaltına alındı. Tepkilerin büyümesi ardından YSK, 21 Nisan’da basın toplantısı düzenleyerek, 7 adaydan 6’sının itirazının kabul edildiğini duyurdu.

CEZA VERDİ

Öte yandan protesto eyleminde gözaltına alınan ve 23 Nisan’da götürüldüğü Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’nden ifadesi alınan Yakut, serbest bırakıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Yakut yanı sıra 3 kişi hakkında “Görevi yaptırmamak için direnmek”, “Toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahlı katılma” ve “Örgüte üye olmamak ile birlikte örgüt adına suç işleme” iddialarıyla 13 Mayıs’ta iddianame düzenledi. Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi ise, Yakut’a “Örgüte üye olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla 3 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, “İhbara rağmen dağılmama” iddiasıyla 6 ay ceza verirken, “Görevi yaptırmamak” ve “Toplantı ve gösteri kanununa muhalefet etmek” iddialarına dair ise beraat kararı verdi.

ÖCALAN LEHİNE SLOGAN

Mahkeme, Yakut’a verilen cezayı ise PKK Lideri Abdullah Öcalan ve PKK lehine slogan atılması ve pankart taşınmasının yanı sıra protesto eyleminde havai fişek, molotof kokteyl ile taş atılmasını gerekçe olarak gösterdi.

AYM’YE BAŞVURDU

Verilen ceza nedeniyle Yakut, avukatları aracılığıyla Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi, 15 Ocak 2014’te yerel mahkemenin kararını onadı. Bunun üzerine Yakut, 6 Mayıs 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Başvuruya dair 10 Haziran 2021’de kararını veren AYM, söz konusu suç maddesinin geniş yorumunun, “ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü” gibi temel haklar üzerinde caydırıcı etki yarattığını dile getirdi.

AYM: YARGITAY KARARLARI AĞIR İTHAM

Yargıtay’ın “örgüt çağrısı” üzerine düzenlendiği iddia edilen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin verdiği kararlara işaret eden AYM, Yargıtay’ın bu çağrıyı, “örgüt adına suç işlemeye” için yeterli gördüğüne dikkat çekti. Yargıtay’ın bu yaklaşımını “son derece ağır bir itham” olarak değerlendiren AYM, bu durumun ceza öngören bir suça ilişkin olarak yargısal içtihatlarla getirilen ölçütlerin kapsamının belirsiz biçimde genişlemesine neden olduğu belirlemesinde bulundu. AYM, “5237 sayılı Kanun’un 220. maddesinin (6) numaralı fıkrasının Yargıtay içtihatları ile oluşan uygulaması, bir silahlı örgüt tarafından çağrısı yapılan bir gösteride yalnızca bulunmuş olmasını ve açıkça söz konusu örgüte yönelik olumlu bir tutumla hareket etmesini bir kimsenin örgüt adına suç işlediğini kabul etmek için yeterli görmekte ve ilgili kişinin gerçek bir örgüt üyesi olarak cezalandırmasına izin vermektedir” diye kaydetti.

ÖNGÖREBİLİRLİĞİ YOK!

Kararda düzenlemenin belirsiz olduğuna ve bu durum nedeniyle ciddi mağduriyetlerin yaşandığına işaret eden AYM, düzenleme nedeniyle birçok kişinin “terör” suçlusu olarak sayıldığını dile getirdi. AYM, “Eldeki somut başvuruda görüldüğü üzere 5237 sayılı Kanun’un 220. maddesinin (6) numaralı fıkrası uyarınca hapis cezası biçiminde ağır bir cezai müeyyidenin uygulanmasına yönelik potansiyel eylemlere ilişkin açık bir sınırlama bulunmadığından örgüt adına suç işleme suçu örgüt adına herhangi bir suçun işlenmesi hâlinde oluşabilecektir. Gerçekten de somut olayda olduğu gibi şiddete başvurduğu mahkemelerce kabul edilmeyen kimseler hakkında da uygulanacak şekilde geniş yorumlanması, ilgili hükmün içerik ve özellikle kapsam bakımından öngörülebilirliğini azaltan önemli bir unsurdu” ifadelerini kullandı.

KEYFİ MÜDAHALELERE AÇIK

İlgili madde kapsamında kabul edilebilecek suçlar dizisinin geniş olduğu ve kamu makamlarının “keyfi” müdahalelerine karşı yeterli düzeyde koruma sağlamadığına dikkat çeken AYM, “Kişilerin esas suçlarına ilave olarak bir de öngörülemez biçimde örgüt adına suç işlemek suçundan cezalandırılmalarına engel olamamaktadır. Başvurucu, istisna tutulmayan ve örgüt adına suç işleme suçu için hükmedilen cezadan çok daha az olan bir suç esas alınarak ağır bir ceza ile mahkûm edilmiştir. Dolayısıyla somut olayda kanun koyucunun yukarıda bahsi geçen değişikliklerden elde etmeyi umduğu ceza adaletinin sağlanması ve bazı temel haklar üzerindeki caydırıcı etkinin azaltılması amaçlarına ulaşılabildiğini söylemek mümkün değildir” diye uyarıda bulundu.

TBMM’DEN DEĞİŞTİRİLMESİNİ İSTEDİ

İlgili maddenin kapsamlı bir şekilde yorumlandığı ve ağır cezaların verildiğini dile getiren AYM, ayrıca Yakut’un Anayasa’da tanınan “toplantı ve gösteri yürüyüşü” hakkının da ihlal edildiğine karar verdi. Yakut’un maruz kaldığı uygulamanın yapısal sorun ve derece mahkemelerin kanuna ilişkin geniş yorumundan kaynaklandığını dile getiren AYM, ilgili kanun hükmünün yürürlükte olduğu sürece yerel mahkemeler tarafından yapılacak yeniden yargılamalarla ihlallerin sonuçlarının önüne geçilemeyeceği yönünde belirlemede bulundu. Bu ihlallerin yeniden yaşanmaması için kanun hükmünün gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi gerektiği yönünde “pilot karar” veren AYM, “keyfiyetin” ortadan kaldırılması için kararın bir örneğinin TBMM’ye gönderilmesi yönünde karar verdi. AYM, ayrıca 1 yıl içinde yasanın değiştirilmesi gerektiğini kaydetti. AYM, bu nedenle aynı konuda önünde bulunan 103 dosyanın pilot kararı uyarınca bir yıl boyunca ertelenmesine hükmetti.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Emrah Baran, AYM tarafından TBMM’ye gönderilen ve yapısal sorunun giderilmesini istediği karar ve söz konusu suçlamanın yaratığı sonuçlara dair konuştu. Söz konusu “suçun” 2005’te Türk Ceza Kanunu’na (TCK) girdiğini ifade eden Baran, bu suç tipinin Avrupa ülkelerinde bir karşılığının olmadığını söyledi.

ANAYASAL HAK CEZALANDIRILIYOR

Söz konusu kanun nedeniyle anayasal haklarını kullananların cezalandırıldığını ifade eden Baran, “Örgüt ile organik bağı olmayan kişilerin yaptığı eylem veya anayasal hak kullanımı çerçevesinde kalan her şey cezalandırılıyor. Örneğin din ve vicdan özgürlüğü kullanımı bağlamında ele alınacak bir cenazeye katılım, toplantı veya gösteriye katılma ya da yürüyüş gibi eylem ve etkinliklere katılma bu kanun çerçevesine alınarak cezalandırılıyor. Her ne kadar verilen ceza yarı oranında indiriliyor olsa bile kişi örgüt üyesiymiş gibi cezalandırılıyor” dedi.

‘SOPA OLARAK KULLANILIYOR’

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyonu, Uluslararası Af Örgütü ve Venedik Komisyonu’nu söz konusu suçun suç ve ceza kanunun ilkesine aykırı ve öngörülmez olduğuna dair rapor düzenlediğini paylaşan Baran, aynı bağlamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 14 Kasım 2017’de Işı Kırık’a dair verdiği ihlal kararına işaret etti. Kararda, kanunun öngörülebilir olmadığı ve keyfi olarak uygulama ihtimaline dikkat çekildiğini hatırlatan Baran, “AYM de bu karar doğrultusunda Hamit Yakut başvurusunda ihlal kararı verdi. ‘Terörle mücadele’ kanununda terör tanımı çok geniş yapılmış. Tipik bazı suç fiillerin özgülenmesi ve kapsamının çok geniş tutulması temelinde siyasal muhalefeti, Kürtleri, devrimcileri, sosyalistleri bastırmak ve cezalandırma yatıyor. Kanun, bir sopa olarak kullandığı çok açık bir şekilde ortada duruyor” diye ifadelerde bulundu.

‘BİNLERCE MAĞDURİYET VAR’

Yakut gibi binlerce kişinin ceza aldığını ve birçoğunun cezalarının infaz edildiğini birçoğunun ise başvurusunun yerel, bölge ve yüksek mahkeme önünde olduğunu ifade eden Baran, sadece AYM önünde 103 başvurunun olduğunu kaydetti. AYM’nin kanunu yapısal sorun olarak gördüğünü ve değiştirilene kadar bu 103 başvuruyu ele almayı ertelediğini belirten Baran, “AYM, bu nedenle kararı TBMM’ye gönderdi. TBMM bu konunda bir düzenleme yapmaması durumunda toplu karar verecek. Ancak AYM’ye taşınmayan, kesinleşen birçok dosya var. Binlerce mağduriyet var. Bir toplantı ve yürüyüşe katılmasıyla neredeyse bir kişi 15 yıla kadar ceza alabilmektedir. Nitekim bu konuda birçok ceza alan siyasi tutsak var. Bunlar halen cezası infaz edilmekte olanlar ve bitirenler var” diye kaydetti.

SÜRE BİTTİ, DEĞİŞİKLİK YOK!

Anayasanın 153’üncü maddesine göre, AYM’nin verdiği kararının yasama, yargı ve yürütme organlarını bağladığını dile getiren Baran, şöyle dedi: “Eğer bir ihlal yapısal bir sorundan kaynaklanıyorsa ve bundan sonra bu ihlale ilişkin yeni başvurular gelecekse Anayasa Mahkemesi bu konuda pilot karar usulünü uygular ve bu ihlale yol açan düzenlemenin değiştirilmesini ve ortadan kaldırılmasına dönük bir pilot karar verir. Hamit Yakut kararı da 3 Ağustos 2021’de yayınlandı. Anayasa Mahkemesi, 1 yıllık süreç içerisinde bu konuda bu yapısal sorunu ortadan kaldırılması konusunda bir pilot karar usulü uyguladı. Ancak neredeyse Ağustos 2022 tarihine gelmemize rağmen bu konuda herhangi bir değişiklik yapılmadı.”

İHLALLE RAĞMEN CEZALAR VERİLEBİLİR

Yapısal sorunun kaldırılmaması halinde AYM’nin öndeki başvuruları toplu olarak karara bağlayacağını ve ihlal kararı vereceğini aktaran Baran, bununla daha önce oluşan mağduriyetlere ilişkin yeniden yargılamaların açılabileceğini söyledi. Ancak bu durumun mağduriyetleri ortadan kaldırmayacağına dikkat çeken Baran, “Anayasa ihlali olarak değerlendirilen bir kanun halen yürürlükte kalıyor. Bununla bugün yapılacak bir yargılamada yeniden bir kişi veya kişiler ceza alabilir” dedi.

ÇÖZÜM: MADDEYİ KALDIRMAK

Yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararını uygulamayabileceğine dikkat çeken Baran, bu bağlamda daha önce yaşanan örneklere işaret etti. Baran, şöyle konuştu: “Değişiklik yapılmadığı sürece yerel mahkemelerin hukuki bir karar vermesini beklemiyoruz. Sorunu tamamen ortadan kaldıracak şey, ‘örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ şeklindeki maddeyi tamamen ortadan kaldırmak.”

PİLOT KARAR NEDİR?

Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurunun yapısal bir sorundan kaynaklandığını ve bu sorunun başka başvurulara da yol açacağını öngörmesi durumunda pilot karar usulüne başvuruyor. AYM bir ya da birkaç dosya belirleyerek, benzer başvurulara ilişkin tek bir karar veriyor. Bu kararda; yapısal sorunun ne şekilde çözüleceğine dair ilkeler yer alıyor. İdari mercilerin bu ilkeler çerçevesinde sorunu çözmesi isteniyor. Sorunun verilen sürede çözülmemesi durumunda AYM, tüm dosyaları topluca görüşerek, ihlal kararı veriyor.

MA / Mehmet Aslan

MEZOPOTAMYA AJANSI

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir