ANKARA – Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırısını önlemek üzere yayımlanan bildirinin imzacılarından yazar Aslı Erdoğan, Kobanê’nin iktidarın zulmüne karşı direnişin başarılı olabileceğine dair çok önemli bir simge olduğunu, bu nedenle Türkiye başta olmak üzere tüm egemenlerin hedefinde olduğunu ifade ederek, “Şu an harekete geçmenin tam zamanı ve bir savaşa daha izin vermeyelim” çağrısında bulundu. Aslı, Kobanê’nin yalnızca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı değil, tüm egemenleri rahatsız ettiğini söyledi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sıklıkla “Bir gece ansızın girebiliriz” diyerek hedef aldığı Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı planı, 16 Ağustos’ta Kobanê’ye yönelik saldırıyla yeni bir boyuta evrildi. Türkiye’nin Rojava’ya yönelik olası saldırılarının önünü almak için ise 9 Ağustos’ta aralarında gazeteci, yazar, akademisyen, siyasetçi ve sanatçının da bulunduğu 308 aydın “Bu suça ortak olmayın” başlıklı bir bildiri yayımlayarak muhalefete çağrıda bulunmuştu. Ancak çağrının esas öznesi olan muhalefet, Türkiye’nin Kobanê’ye yönelik saldırısı karşısında sessizliğini koruyor.
Bildiriye imza atan isimlerden yazar Aslı Erdoğan, Türkiye’nin saldırı planı ve Kobanê’ye yönelik saldırıya ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, Kürtlerin yaşadığı her toprak parçasının Türkiye’nin hedefinde olduğunun altını çizdi.
‘Türkiye’de savaşı suç olarak görenler var’
Rojava’ya yönelik saldırının yıllardır önemini koruduğuna işaret eden Aslı, Tayyip Erdoğan’ın 6 yıldır “Bir gece ansızın girebiliriz” şeklindeki konuşmalarını hatırlattı. Türkiye’de Kürtler dışında bu konuda ciddi bir tepkinin oluşmadığını ifade eden Aslı, “Sadece AKP-MHP değil, muhalefet kanadından da tepki oluşmuyor. HDP dışında, muhalefetten sadece milliyetçi tepkiler geldi. ‘Askerimizin ayağına taş değmesin’ şeklinde söylemlerle milliyetçi tepkiler oldu. Suriye ve Irak’ta işlenen insanlık suçlarına dair ciddi bir kamuoyu oluşmadı. Bu sessizliği bir ölçüde kırmak istedik. ‘Bir bildiri ile ne değişebilir?’ diye soranlar olabilir ancak siyaset ciddileştikçe biz aydınların gücü daha da kırılıyor. Ama bir ses vermek açısından sembolik bile olsa bir önemi var. Türkiye’de bizim gibi düşünenler, savaşa karşı olanlar ve bunu bir suç olarak da görenler var. Bunu göstermek istedik” şeklinde konuştu.
‘Suriye’ye yönelik saldırı şovenizmin bir parçası’
Türkiye’de milliyetçi şovenizmin yıllardır giderek derinleştiğini kaydeden Aslı, Suriye’ye yönelik saldırının da şovenizmin bir parçası olduğunu vurguladı. Türkiye’nin bir seçim atmosferinde olduğunu ve kimsenin milliyetçi oylardan taviz vermek istemediğini sözlerine ekleyen Aslı, “Çok tehlikeli bir dönemdeyiz. Savaş çığırtkanlığı günümüz Türkiye’sinde iktidara da muhalefete de oy olarak geri dönüyor. Onun için ikisi de yarış halinde” diye belirtti.
‘Kürtler üzerinden Türk ulusunun birliği yaratılıyor’
Milliyetçilik ve şovenizmin Kürt sorunundan bağımsız ele alınamayacağına işaret eden Aslı, Türk milliyetçiliğinin Kürt sorunu üzerinden kabartıldığını ifade etti. “Kürtler üzerinden Türk ulusunun birliği yaratılıyor” diyen Aslı, “Türkiye sanki bir birlik havası yakalamaya çalışıyor. Bu durumu çok tehlikeli buluyorum. Gerçek sorunların konuşulmasını engelliyor. Sadece milliyetçilik de değil bir korku ortamı var. Sadece milliyetçilik veya Kürt sorunu demek basitleştirmek olur. Bunların tamamı iç içe geçmiş durumda. En ufak bir eleştirinin en ağır şekilde cezalandırıldığını gördük. Ama bunların her zaman için en baştaki hedefi Kürtler oldu. Öncesinden de böyleydi, şimdi de böyle” dedi.
‘Kürt alerjisi’ derinlere işledi’
Milliyetçiliğin, Kürtler üzerinden kabartıldığını ve bu anlamda Kürtlerin üzerine yürümenin en kolayı olduğunu söyleyen Aslı, başka ülkelerle yaşanan sorunlarda bu kadar cesur olunamadığını kaydetti. Kürtlerin daha çabuk hedef alındığının altını çizen Aslı, “ ‘Kürt düşmanlığı’ ve ‘Kürt alerjisi’ derinlere işledi. Bir toprak parçasında Kürtler varsa, Türkiye oraya saldırmayı doğal bir görevi, misyonu gibi görüyor. Kürtlere saldırmayı kendine hak görüyor. Bu, çok hastalıklı bir bakış açısı. Ama bir günde oluşan bir şey değil bu Kürt sorununda yıllardır süren ve derinlere işleyen bir durum. Herkes Kürtler üzerinden oy ve prim toplamaya, vatanseverlik taslamaya fazlasıyla hevesli. Maalesef savaş çığırtkanlığı Türkiye’de hep prim getirdi. Bunun da en kolay hedefi şu an Kürtler” sözlerine yer verdi.
‘Durumun vahametini anlatabilmemiz gerek’
“‘Bir bildiri yayınladık arkamıza yaslanıp bekleyelim’ diyebileceğimiz bir zamanda değiliz” diyerek sürecin önemine işaret eden Aslı, somut adımların zor olduğunu kaydetti. Bu duruma karşı aktif mücadele yürüten tek partinin HDP olduğunu ancak onun üzerinde de ciddi baskılar olduğunu ifade eden Aslı, “2015’teki ortamı bile özler haldeyiz. Farklı görüşlerde olsak da bir araya gelebileceğimiz çok sayıda isim vardı. Şimdi öyle bir ortamdan bahsedemiyoruz. Sözler boşlukta yankılanıyor. Bizi işitebilecek insanlar da ya cezaevinde ya da çok zor koşullarda. Dar bir geçitten geçiyoruz. ‘Tünelin ucunda ışık var’ demek istiyorum ama tünel o kadar dar ki… Muhalefeti bir ölçüde harekete geçirebilmemizin belki de tek yolu bu tünelin ne kadar dar olduğunu anlatabilmek ve gidişatın eninde sonunda onlara da zarar vereceğini göstermek. Eğer Kobanê’ye bir saldırı olursa, savaş atmosferi doğarsa seçimler ertelenebilir, iptal edilebilir. Muhalefet için büyük bir hezimetle sonuçlanabilir ve bunun geri dönüşü olamayabilir. Türkiye şu an içinde bulunduğu kıytırık demokrasi içinden daha da uzaklaşabilir. Bu bakımdan Kobanê yaşamsal öneme sahip. Durumun vahametini anlatabilmemiz gerek. Türkiye’nin gidişatından endişeliyim” ifadelerini kullandı.
‘Kobanê iktidarın zulmüne karşı başarının simgesi’
Kobanê’nin bir sembol olduğunun altını çizen Aslı, iktidarın zulmüne karşı direnişin başarılı olabileceğine dair çok önemli bir simge olduğuna dikkat çekti. Kobanê’nin “Biz kendi yönetimimizi elimize alabiliriz, kendi kararlarımızı kendimiz veririz. Bunun için gerekirse tankların önüne de atlarız” mesajını verdiğini hatırlatan Aslı, “Kobanê’de kazandılar. Erdoğan ve onun gibi düşünenler için beklenmedik bir şey oldu. Kobanê halkı direndi ve DAİŞ’e karşı bir zafer kazandı. Bu durum, bir bitkinin toprağı delip geçtiği ana benziyor. En zoru başardı, doğmayı başardı. Ama hayat şimdi başlıyor. Bu bitkiyi ezmek, öldürmek için neredeyse dünyanın bütün güçleri hazır. Kobanê, romantik bir düşün topraktan filiz vermesi ve kök salması. Bu yüzden Kobanê bütün egemenleri rahatsız ediyor. Sadece Erdoğan değil, dünyanın bütün egemenleri Kobanê’nin varlığından son derece rahatsız. Bu nedenle de Türkiye’nin ilk fırsatta savaşa girişeceğini biliyorduk. Erdoğan oraya saldırmak için fırsat kolluyordu” dedi.
‘Şeriatçı çetelerin Suriye’nin içinde ilerlemesi laiklik için sonun başlangıcı demek’
Aslı, Tayyip Erdoğan iktidarının DAİŞ ve başkaca çetelerin Suriye’yi ele geçirmesinden karı olduğunu belirterek, “Hükümeti anlamak daha kolay ama asıl muhalefeti anlamakta güçlük çekiyorum. DAİŞ, El-Kaide gibi çeteler Suriye’yi yönetirse siz de kaybedeceksiniz. Kendini her şeyden önce laik olarak tanımlayan CHP’li bir kesim var. Şeriatçı çetelerin Suriye’nin içinde ilerlemesi, bir sınır boyunca egemenliği ele geçirmesi, Türkiye’de laiklik için de sonun başlangıcı demek. Bu nedenle Kobanê çok büyük önem taşıyor” diye kaydetti.
Kobanê olayları…
Kobanê olaylarını hatırlatarak Kobanê Davası’na da dikkat çeken Aslı, “O dönemde 50 kadar kişi yaşamını yitirmişti ve bu ölümlerin çoğu araştırılmamıştı. Yalnızca üç kişi gündeme getirildi ve çok sayıda insana ağırlaştırılmış müebbet istendi. Peki diğer 47 kişi? Polis kurşunuyla ölen onlarca insan var ve bu davalar takipsizlikle sonuçlandı. Bu insanların canı can değil miydi? Kobanê Davası olarak sergilenen tiyatro tamamen HDP’ye ceza vermeye yönelik. Diğer ölümlerin üzeri kapatıldı” hatırlatmasında bulundu.
‘6’lı masa şu an ki atmosferde milliyetçi oyları kaybetmek istemiyor’
Muhalefetin savaş tezkerelerine şimdiye kadar “evet” oyu kullandığını kaydeden Aslı, CHP’nin yalnızca bir defa “hayır” oyu kullandığını anımsattı. Bunun bir umut doğurduğunu sözlerine ekleyen Aslı, normal koşullardaki bir demokraside muhalefetin tepkili olması ve ortalığı ayağa kaldırmasının beklendiğini söyledi. Muhalefetin, “Ülke savaşa gidiyor, zaten ekonomimiz çok kötü, ne yapıyorsunuz? Durun” diyerek tepki göstermeleri gerektiğini ancak böyle bir tepkinin doğmadığını dile getiren Aslı, “6’lı masa da şu anki atmosferde milliyetçi oyları kaybetmek istemiyor. Aydınlık bir ortam doğmadı. Korktuğumuz ve düşündüğümüz her şey yavaş yavaş gerçekleşiyor” dedi.
‘Ukraynalılara gösterilen dayanışma ruhu Kürtlere gösterilmedi’
Avrupa’nın bu duruma sessizliğini de eleştiren Aslı, 5 yıldır Avrupa’da olduğunu ancak 5 yıl önce Tayyip Erdoğan’ın politikalarının Avrupa’da daha sert bir şekilde eleştirildiğini şu anda ise bir sessizlik olduğunu vurguladı. Avrupa’nın daha çok Rusya-Ukrayna savaşına kilitlendiğinin altını çizen Aslı, “Pek çok olaya pragmatik bakılıyor. Kış geliyor ve enerji krizi de gündemde. İnsanlar bencil. Kışın kaloriferlerinin yanabilmesi onlar için dünyanın bir yerlerinde binlerce insanın ölmesinden daha önemli. Avrupa’da da bu konuda çifte standart var. Rojava da bu çifte standartların belirdiği yerlerden olacak. Ukraynalılara karşı gösterilen dayanışma ruhu çok olumluydu. Aynı dayanışma ruhunu Kürtlere karşı görmedim” şeklinde konuştu.
‘Harekete geçmenin tam zamanı bir savaşa daha izin vermeyelim’
Ukrayna savaşının, savaşın ne kadar korkunç olabileceğini, zorbalığı, silahlı güçlerin sivillerin üzerine yürümesini bir kez daha gösterdiğini kaydeden Aslı, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Savaşa dair yüzlerce sahne izledik. Bu sahneleri izlerken paramparça olan milyonlarca insan var. Ve bu sahnelerin Kobanê’de bir kez daha gerçekleşmesi an meselesi. Bu travmaların etkileri on yıllardır sürüyor. Savaş çok ciddi, vahim bir şey. Bunu tekrar tekrar gördük. Bu defa lütfen savaş başlamadan bir şeyler yapalım. Başladıktan sonra ağlamak fayda etmiyor. Şu an harekete geçmenin tam zamanı ve bir savaşa daha izin vermeyelim. Kürtler fazlasıyla acı çekti.”
Öznur Değer