Ömer Öcalan’dan muhalefete: Tecride dair konuşun

URFA – PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgür bir ortamda siyasete müdahil olmasını isteyen HDP’li vekil Ömer Öcalan, muhalefetin gündemindeki ekonomik krizin temelinde tecrit olduğunu ve bu nedenle tecride dair konuşmaları gerektiğini belirtti.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 23 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan, 25 Mart 2021 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı kesintili telefon görüşmesinden bu yana haber alınamıyor. Öcalan ile aynı cezaevinde tutulan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Ataş için yapılan aile ve avukat görüş başvurularına da yanıt verilmiyor. Daha önce “Koster bozuk” ve “Hava muhalefeti” gibi gerekçelerle engellenen avukat ve aile görüşleri, son yıllarda “disiplin cezaları” öne sürülerek engelleniyor.

Öcalan’ın aile ve avukatlarının 7 Haziran’da Bursa İnfaz Hakimliğine yaptığı başvuru, “Yeni görüş yasağı” kararı gerekçesiyle reddedildi. Öcalan ve beraberindeki diğer tutukluların avukatları, 16 ayda 201’i avukat 70’i aile görüşü olmak üzere 271 kez başvuruda bulundu. Yapılan başvuruların çoğuna yanıt verilmedi. Birçok başvuru “disiplin cezası” gerekçesiyle reddedildi.

İmralı tecridine karşı toplumsal tepki de sürüyor. 11-12 Haziran tarihlerinde binlerce kişi, “Gemlik’e Yürüyoruz” şiarıyla birçok kentte tecride tepki göstererek, Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü talep etti. Hükümet yetkilileri taleplere kulak tıkarken, yandaş kimi gazeteciler üzerinden Öcalan’a dair spekülatif yazılar kaleme alındı.

Aynı zamanda Öcalan’ın yeğeni olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, iktidarın tecritteki ısrarı ve buna karşı taleplerine dair değerlendirmelerde bulundu.

İMRALI’DAKİ HUKUKSUZLUK

Derinleşen bir tecritle karşı karşıya olduklarını belirten Öcalan, İmralı’da tüm ulusal ve uluslararası hukukun rafa kaldırıldığına dikkati çekti. İmralı’da “özel harp” yöntemi uygulandığını söyleyen Öcalan, “Orada özel, yazılı olmayan kanunlar geçerli. Değerlendirmek istersek bu işin içerisinden çıkamayız. Bu bir hukuk ve kanun dışılıktır. İmralı Adası illegal, yasadışı bir yöntemle yönetilip, idare edilmektedir. Tecrit geçmişte de uzun haftalar, aylar sürdü. Ancak 2011 itibari ile bambaşka bir boyuta evrildi. Bu yüzden tecridi 2011 Temmuz’u öncesi ve sonrası diye ayırıyoruz. Çünkü 2011 Temmuz’undan sonra avukatlar görüş gerçekleştiremediler. Tecrit, Türkiye hukukunu ve siyasetini aşan, hatta düşman hukuku ve politikasının bile üstündedir. İktidar ve devlet Sayın Öcalan’ın haklarını gasp etme noktasında büyük bir öfke ile hareket etmekte, büyük bir düşmanlık sergilemektedir” şeklinde konuştu.

SRİ LANKA MODELİ

2013-2015 yılları arasında “çözüm” adı altında yürütülen diyalog sürecinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bitirilmesinin ardından tecridin farklı bir boyuta evrildiğini kaydeden Öcalan, söz konusu tarihten sonra 2014 Ekim’inde yapılan Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan “Çöktürme Planı”nın devreye sokulduğunu ifade etti.
2015 sonrası devreye sokulan ve “Sri Lanka Modeli” olarak da nitelendirilen plan çerçevesinde yaşanan ölümler, sokağa çıkma yasakları ve göçleri hatırlatan Öcalan, “Kürtler tarafından siyasetin baş aktörü görülen, Kürt sorununun çözümünde baş muhatap olan Sayın Öcalan’a ve diğer 3 tutukluya, Sri Lanka modelinin farklı bir versiyonu uygulandı. 2 yönlü uygulanan bir Sri Lanka modeli var. Biri dışarıda, biri de İmralı Cezaevinde uygulanan yöntem. Orada başladı, Türkiye ve Kürdistan’da bulunan tüm cezaevlerine yayıldı” dedi.

‘İNTİKAM ALINIYOR’

Öcalan, şunları söyledi: “Cezaevlerinde insanlar şüpheli bir şekilde ölmekte. Devletin uyguladığı politikalar ve şiddet ortamı at başı bir şekilde yürüyor. Gelinen aşamada Sri Lanka modeli 1 ay önce oradaki yönetimin iflasını açıkladıktan sonra çöktü. Belki bunun ekonomik sebeplerden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Sri Lanka’da Tamiller halkına uygulanan katliamın sonucunu Sri Lanka bir bütün olarak yaşıyor şuan. Onun acısını, ağırlığını ve savaşın sonucunu şuan Sri Lanka’da bulunan her kesim yaşamaktadır. Türkiye de bu modeli baz aldı ama halkımız ve partimizin mücadelesi ile bu modelin uygulanmak istenmesi büyük bedeller ve fedakarlıklar ile boşa çıkarıldı. O yüzden iktidar, Sayın Öcalan’dan intikam almakta.”

‘GÖRÜŞ’ ALGISINA TEPKİ

Tecride karşı yükselen tepkiler ve Gemlik yürüyüşüne değinen Öcalan, tepkilerin büyümesi üzerine iktidar yanlısı çevrelerce “Öcalan ile temas oluyor” algısının yaratılmak istendiğini ifade etti. Öcalan, “Halbuki Sayın Öcalan üzerinde büyük bir tecrit var ve devam ediyor. Kimse ondan haber alamıyor. Yıllardır avukatları ve ailesi yanına gidemiyor. Ama iktidar ve muhalefet bir algı oluşturma çabası içerisinde. Tecrit ve Kürt meselesini seçime indirgeyecek kadar zavallılaşan bir iktidar ve muhalefet gerçekliği var. Biz bunu teşhir edildiğini biliyoruz. Tecrit vardır ve bu tecrit Kürt meselesi ile alakalıdır. Sayın Öcalan sadece kendi şahsında tecride uğramıyor. Kendiyle birlikte öncülük yaptığı hareket ve halk gerçekliği var” şeklinde konuştu.

‘MUHALEFET CESARET GÖSTERMİYOR’

Ana muhalefetin, “Zindanlarda olan, dışarıda olan herkese hukukun uygulanmasını, anayasanın uygulanmasını istiyoruz” deme cesareti gösteremediğini ifade eden Öcalan, muhalefetin bunu söylemek yerine algı yaratmaya çalıştığını söyledi. Öcalan, “AKP-MHP faşizmine karşı en çok direnen Sayın Öcalan’dır. Bunu ıskalamak büyük bir handikaptır. Neden İmralı kapılarını kilitli tutmakta her iki taraf da ısrarcı? İktidar da muhalefet de şunu iyi bilmelidir; Kürt meselesi yakıcı bir meseledir. Kürt meselesinden kaynaklı binlerce insan yaşamını yitirdi. Kan akmakta ve insanlar ölmekte. Bunu ayrım yapmadan söylüyorum. Rojava’ya her gün saldırılar olmakta, Zaxo’da siviller öldürülmektedir. Ama bu duruma karşı kör, sağır ve lal olma gerçekliği var. Bunu kınıyoruz. Bu sorunu gündeme getirmeyen, dışına iten ve yoktur mantığı ile hareket eden iktidarın da muhalefetin de bu ülkeye katacağı bir şey yoktur. Bu toplumun sorunlarına radikal bir şekilde politika üretmek lazım. Onun dışındaki demagoji ve algı yaratmalar ile Kürt sorununu bir seçime kurban etmeyi biz parti olarak doğru bulmuyoruz” diye konuştu.

Tecritle bağlantılı Kürt sorunun uluslararası arenada da tartışıldığına dikkati çeken Öcalan, NATO’da iki ülkenin üyeliği için yapılan pazarlıkta Kürt kazanımlarının gündeme gelmesini hatırlattı. Öcalan, “Joe Biden ile gerçekleştirdiği görüşmede temel gündem maddesi Rojava ve Kürtler. Tahran’da Putin ve Reisi ile gerçekleştirdiği toplantıda gündem Rojava ve Kürtler. Onlar için bu gündemler adeta bir kabusa ve politikasızlığa dönüşmektedir” dedi.

İÇERİDE TECRİT DIŞARIDA KATLİAM!

Türkiye’nin Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle ülke içinden dışına “ölümü ihraç” ettiğini ifade eden Öcalan, Zaxo’da 2’si çocuk 9 kişinin Türkiye saldırısında katledilmesine işaret ederek, “Zaxo’daki katliam ile ilgili iktidarın ve muhalefetin bir şey söylediğini duydunuz mu? Maalesef söylenmedi. Çünkü katliamın nasıl yapıldığını ve kimlerin yaptığını kendileri çok iyi biliyor. Bu Kürt politikası ile bağlantılıdır. Ortadoğu’yu bir kan gölüne çevirme durumları söz konusu. İçeride süren tecrit dışarıya katliam olarak yansıyor” diye belirtti.

MUHALEFETE ÇAĞRI

Muhalefet partilerinin tecride dair konuşmaları gerektiğini vurgulayan Öcalan, muhalefetin gündemindeki ekonomik sorunların kaynağında da Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasının olduğunu ifade etti. Öcalan, “Ekonominin kötü olmasının en büyük sebeplerinden biri Kürtlere ve Başkan Apo’ya uygulanan tecrit değil midir? Ürkek duran, demokrasiden ve özgürlüklerden taviz veren, sadece yuvarlak kimi kelimeler ile bu süreci götüreceğini zannederek liberal kesimleri kendine katacağını ve siyaseti yürüteceklerini zannediyorlar. AKP-MHP’nin öncülük ettiği bu politikaların değiştirilmesini, Sayın Öcalan’ın özgür koşullarda, özgür bir şekilde siyasete müdahil olmasını istiyoruz. Kürt halkında bir liderlik gerçeği vardır. Bunu nasıl inkar edebilirler? Kürtlerde Kürt meselesini çözecek paradigma sahibi lider ve liderler vardır. Sayın Öcalan en büyük liderlerden biridir” ifadelerini kullandı.

‘MESELE SEÇİME İNDİRGENMEMELİ’

Öcalan, Kürt sorununun çözümünde “doğru muhattap”, “doğru yöntem” ve “doğru üslup”un temel ilkeler olduğuna işaret ederek, “Bu meseleyi seçime indirgememek gerekir. Seçim hassasiyetini biliyoruz ama Kürtler yüzyıllardır esareti yaşıyor. Sayın Öcalan’dan nefret edilmesi ve bu tecridin uygulanmasının en büyük sebebi Ortadoğu’da bir alternatif modeli ortaya koymasıdır. Demokratik Modernite paradigması ile tüm farklılıklara yaşam alanı sunan bir paradigma bu. Bu hazmedilemiyor. Kürt iradesini, Kürt gerçekliğini kabul etmek istemiyorlar” diye kaydetti.

‘TECRİDİ REVA GÖRENLER KAYBEDECEK’

Tecride karşı girişimleri aktaran Öcalan, hem ulusal hem de uluslararası bir çok hukuk ve insan hakları kurumlarına başvuruda bulunduklarını belirtti. Öcalan, tecride karşı şu talepleri sıraladı: “İmralı kapıları bir an önce açılarak Sayın Öcalan’ın Kürt halkı, HDP, iktidar, muhalefet ile ilgili fikirlerini öğrenmek istiyoruz. Aile olarak da görüş yapmak istiyoruz. Kimseden de özel bir uygulama ya da ayrıcalık da beklememekteyiz. Sayın Öcalan’ın durumu zaten kuvvetlidir. Yanında bulunan 3 arkadaşının yanına hiç avukat gitmemiş durumda, onlar da büyük bir tecrit altında. Buna karşı girişimlerimizi sürdüreceğiz. Doğru bir yöntem ve tarzla, doğru bir muhattaplıkla Kürt meselesi kısa bir sürede belli bir aşamaya gelir, akan bu kan geçici olarak nihai bir çözüme varana kadar durmuş olur. Ne asker ne de gerilla yaşamını yitirmez. Başkan Apo’nun özgürlüğüne kavuşması ve artık yapılan yanlışların Kürt halkı tarafından kabul edilmeyeceğini deklere ediyoruz. Kürt siyasetçileri ve öncülerine ölümü, tecridi, tasfiyeyi reva gören anlayış da kaybedecektir. Tecridin kırılması için mücadelemizi sürdüreceğiz.”

MA / Ceylan Şahinli

MEZOPOTAMYA AJANSI

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir