Hiçbir şikayet dikkate alınmamış: Beyza’yı katleden Salim Tekin, bir çocuğu istismar etmiş!

Hakkında 35 şikayet ve uzaklaştırma kararı olmasına rağmen Beyza Doğan’ı katleden Salim Tekin, 2018 yılında da başka bir çocuğu istismar etmiş. İstismara uğrayan Ş.Ü., ‘Yaşadıklarım dikkate alınsaydı Beyza hayatta olabilirdi’ dedi

Hakkında 35 şikayet ve uzaklaştırma kararı olmasına rağmen Bahçelievler’de 16 yaşındaki Beyza Doğan’ı katleden Salim Tekin’in 2018 yılında da 15 yaşındaki bir kız çocuğunu istismar ettiği ortaya çıktı.

Evrensel Gazetesi’nden Eylem Nazlıer’e konuşan Ş.Ü., 15 yaşındayken kendisinin de Salim Tekin tarafından tıpkı Beyza gibi takip edildiğini, kaçırıldığını, defalarca karakola gidip şikayetçi olduğunu, koruma kararı almasına rağmen Tekin’in kendisini taciz etmeye devam ettiğini söyledi.

Ş.Ü., “Savcılığa gittik, dört kez koruma kararı çıkardık. Defalarca şikayette bulunduk. Eğer benim yaşadıklarımı dikkate alsalardı belki Beyza yaşayacaktı. Ben geceleri bu adamın kabusuyla uyanmayacaktım” dedi.

‘Ailemi öldürmekle tehdit etti, korktum’

Ş.Ü. o dönem daha 15 yaşındaydı. 2018 yılında Instagram üzerinde kendisine yazan Salim Tekin’le tanıştı. Ş. Tekin’le tanışmasını şöyle özetledi:

İnternet üzerinden bana yazdı. İlk mesaj atıyor, güven veriyordu. Sonra ben cevap vermeyi kesince bunu tehdide dönüştürdü. İlk başta tehditleri ciddiye almamıştım. Sürekli, ‘Benimle buluşmazsan evine gelirim, aileni öldürürüm, ailene benimle konuştuğunu söylerim. Onların gözü önünde seni de kendimi de öldürürüm’ diye tehdit mesajları atıyordu. Ben bunları o dönem aileme söyleyemedim. Çünkü ailemin tepkisinden de korktum.

‘Boğazıma bıçak dayadı’

Tekin’in bir buçuk yıl kendisini tehdit ettiğini belirten Ş., yaşadıklarını anlattı:

Bana ilk başta hangi semtte falan oturuyorsun gibi sormuştu. Boş bulunup söyledim. Önce okulumu buldu. Sonra beni takip ederek ev adresimi öğrendi. Okuldan servisle geliyordum. Sürekli beni takip ediyordu. Bir gün yine buluşmak istediğini söylemişti. Ben de gelmeyeceğimi söylediğimde kardeşimin apartmanımızın içindeki bebek arabasını yakmıştı. Bana ‘Bugün kardeşinin bebek arabasını yaktım. Yarın evinizi de yakarım’ diyerek yeniden tehdit mesajları attı. Başka bir gün servisle okuldan geldiğim zaman apartman içine saklanıp boğazıma bıçak dayamıştı. ‘Benimle geleceksin yoksa bu bıçağı ailenin gözü önünde sana saplarım’ demişti.

‘Güvenlik görevlisinin gözlerinin içine baktım’

Bu tehditler sonrasında buluşma teklifini kabul ettiğini anlatan Ş., şunları da söyledi:

Çünkü korktum. 7 Ekim 2019 günüydü. O günü hiç unutmuyorum. Beni zorla Beylikdüzü’nde bir rezidansa götürdü. ‘Buradan bir şey alacağım, benimle geleceksin’ dedi. ‘Ben dışarıda bekleyeyim’ dedim. Olmaz geleceksin’ dedi. Orada bir stüdyo daireye götürdü. Güvenlik görevlisinin gözlerinin içine baktım anlasın diye ama anlamadı. Orada yaklaşık 18 saat zorla tutuldum. O süreç içerisinde her kaçmaya çalıştığımda sürekli darbediyordu, tecavüz girişimi var. Ailem beni arayınca telefonu kırdı. Evin sahibi mesaj atınca mecburen çıkmak zorunda kaldık. Kimliğim yanımda değildi, evden onu alıp gelmemi söyledi. Üstüm başım yırtıktı. Güvenlik görevlisinin kameraları da vardı. Sonra çıktım, bir yerden hemen babamı aradım. Babamın gelmesini bekledim. Daha sonra zaten polislerle rezidansa gittik. Yaşadıklarımı anlattım. Hastane muayenesi oldum.

Polisten çocuğa: Bizi uğraştırma

Daha sonra karakola gittiklerini, suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen Ş. sonraki sürecin kendisi için çok daha aşağılayıcı olduğunu belirtti:

Polisler bana ‘Düzgünce anlat senin bununla bir ilişkin mi var? İlişkin var ki böyle olmuş, gece gece bizi avukatla falan uğraştırma’ gibisinden konuştular. Herkesin beni suçlayıcı tavrıyla karşı karşıya kaldım. Bunları bana 15 yaşında yaşattılar” Bu olaydan sonra Bektaş’ın annesiyle kendisini takip ettiğini, fotoğraflarını çekip gönderdiğini aktaran Ş., “Savcılığa gittik, dört kez koruma kararı çıkardık. Defalarca şikayette bulunduk. Koruma kararı olmasına rağmen beni taciz etmeye devam etti. Herhangi bir şey yapılmadı. Teyzem gelmişti Antalya’dan. Polislere yine gittik. Sivil polisler eşliğinde mesaj yazdık kendi adıma. Evimin yakınında bir park vardı oraya gittik. Daha sonra kendisi de geldi zaten. Sivil polisler gözaltına alarak karakola götürdü. Ama nezarette bir gece bile kalmadan serbest bıraktılar.

Davayı çekin teklifi

2019’da dava açıldığını aktaran Ş.Ü. şu bilgileri de verdi:

Barodan avukat atandı, ilgilenmedi. Yanlış hatırlamıyorsam mart ayında pedagog eşliğinde ifade verebilirdim. Çünkü davaya avukat gelmeyince ifade de veremiyordum, sürekli erteleniyor dava. Bu aralar karar duruşması olacağını düşünüyorduk. Avukatlardan bir tanesi de babamı arayıp ‘Bakımından sorumlu yaşlı annesi varmış, para versin size davadan çekilin’ bile dedi. Tutuksuz yargılandı. Hani o dönemde tutuklu yargılansaydı, Beyza yaşıyor olacaktı. Beyza’nın öldürüldüğü televizyondan gördüm, inanamadım. Kendi hayatımdan da endişe ediyordum. Bir yerden yeniden çıkacağından korkuyordum. Ben korkularla yaşadım, yaşadıklarımı dikkate alınıp tutuklansaydı ne Beyza ölecekti ne ben bu kabusu yaşıyor olacaktım.

‘Başvurduğum her yerden suçlandım’

Ş.Ü son olarak şunları söyledi:

Bu süreç içerisinde çok fazla psikolojik yardım aldım. Okulumu da değiştirdiler. Sokağa çıkmaya korkuyordum. Bazı geceler bunun kabusuyla uyandım. Hâlâ uyanıyorum. En başta hiç inanmayıp aileme söyleyebilirdim. Ben sadece korktum. Aileme söylersem daha da büyüyeceğini düşündüm ama tam tersi oldu benim açımdan. Ben aslında o dönem çok anlatmak istemiştim birilerine. O dönemde hep böyle bir korku vardı üstümde. Şu anki aklım olsa en ufak bir tehdit mesajında gider babama ya da anneme anlatırdım ya da herhangi bir öğretmenime anlatırdım. Ama öğrendikleri zamanda ne annem ne babam hiçbiri bana inanmadı. Başvurduğum her yerde ben suçluymuşum gibi davrandılar.

‘İhmali olan herkes suç işlemiş demektir’

“Beyza ve korunma ihtiyacı olan diğer çocukları korumak devletin asli görevlerindendir” diyen Avukat Emre Doğan; şunları ifade etti:

Çocuklarımızın karşı karşıya kaldıkları bu tehlikeler karşısında şikayet etmekten, yasal yollara başvurmaktan başka çareleri yoktur. Bahsi geçen olaylarda defalarca kez çocuklar ve aileleri tarafından şikayetlerde bulunulduğu ancak önlem alınmadığı iddia edilmekte. Söz konusu şikayetlerin akıbetlerinin ne olduğu derhal yetkililer tarafından açıklanmalıdır. İddialar doğru ise işleneceğini birilerinin bildiği, öngördüğü ama engel olmak İçin ise kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetin öyküsüyle karşı karşıyayız demektir. Bu halde alınmayan önlemler, uygulanmayan kararlar söz konusu olduğunda tek bir sorumlu yoktur, ihmali olan herkes suç işlemiş demektir. En ufak şikayetten başlayarak benzer konulu bütün dosyalar gözden geçirilmeli ve benzeri tek bir olay yaşanmaması adına bütün şikayetler büyük bir ciddiyetle incelenmeli koruma tedbirleri ise etkin uygulanmalı ve takip edilmelidir. Çünkü bu mücadele küçücük yaşında istismara karşı susmayan çocukların mücadelesidir.

HABER MERKEZİ

Yeni Yaşayam Gazetesi

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir