Emperyalistlerin Yeni Rus Ruleti: UKRAYNA! / Ümit Bakır

Emekçiler içerisindeki propagandamızda Ukrayna krizinin içyüzünü teşhir etmeli Türk, Kürt halkı ve emekçilerin hiçbir çıkarı olmayan olası bir savaşa karşı bağımsız çizgimiz üzerinden güçlü bir savaş karşıtı cepheyi bugünden örmeliyiz.

İkinci emperyalist paylaşım savaşı sonrası, AB ülkerini askeri savunma üzerinden kendisine yedekleyen ve ikincil güç durumuna düşüren ABD’nin,  SSCB ile soğuk savaşın 1990’lar da bitişi   sonrası dünyanın “tek süper gücü” olarak yaşadığı sarhoşluğun sonu gelmiş görünüyor. ABD  o tarihte kendini dev aynasında görmede o kadar ileri gitmişti ki “Tarihin sonunun” geldiğini dahi ifade edebilmişti. Sovyetler sonrası  ABD’nin başını çektiği emperyalist yağmacılık bir yandan Balkan ülkelerini parçalarken diğer yandan Rusya’nın devlet tekellerini hızla özelleştirmişti. AB ve ABD için Rusya’nın yeniden süper güç olarak geri dönüş, öyle büyük bir korkuydu ki, daha önce SSCB güdümünde olan pek çok Balkan ülkesi hiçbir ön şart aranmadan bu dönem AB üyesi yapıldı.

Rusya, AB ve ABD’nin ekonomik hegemonya alanını genişletmesine 2005’lere kadar fazlaca ses çıkaramazken, askeri ve ekonomik modernizasyona paralel devletin yeniden yapılandırılmasına ağırlık vermişti. Bu dönem boyunca Rusya’nın tek kırmızı çizgisi NATO’nun Ukrayna, Gürcistan ve Ermenistan üzerinden genişleme girişiminde bulunmamasıydı. Rusya, 2008 Gürcistan krizi ve Osetya işgali ile birlikte yeniden süper bir dünya gücü olma siyasetine dönüşünün startını veriyordu. Bunu daha sonra 2014’de Kırım’ın işgali ve ilhakı ve 2015’de Suriye’ye askeri güç gönderme izledi.

Yeniden emperyalist bir güç olarak dünya siyasetine dönen Rusya’nın ekonomisinin ana kalemlerini petrol, doğalgaz ve silah satışından elde edilen gelirler oluşturmaktadır. ABD petrol ihraç eden ülkeler üzerindeki hegemonyası (OPEC Karteli) üzerinden 2008’de 139 USD olan petrol varil fiyatlarını 2009’da 49 USD 2016’da 34 USD’ye kadar düşürerek Rusya ekonomisini çökertmeyi denemiştir. AB’nin Rusya doğalgazına olan bağımlılığını ortadan kaldırmak, Rusya doğalgaz gelirlerini baltalamak için Katar doğalgazını Suriye ve Türkiye üzerinden AB’ye taşıma planı ise Suriye rejiminin Rusya desteği ile ayakta kalması sonrası boşa düşüyordu.

ABD’nin Suriye ve Afganistan işgallerinin, on yıllara yayılan zaman  dilimi sonrasında büyük oranda sonuçsuz kalması hatta Afganistan’dan zorunlu olarak geri çekilmesi ABD dış politikasında bazı değişiklikleri de beraberinde getirdi. Bu tavır değişikliği Trump sonrası daha da belirginleşmiştir. Özellikle Kazakistan krizinde ABD, siyasi tavrını yansıtan bir açıklama yapmakta dahi oldukça hantal kalmış, “Benim şirketlerime dokunmayın ne yaparsanız yapın” gibi bir hat izlemiştir. Bu isteksizlik, Rusya’nın anti-natocu siyasetini fazlasıyla cesaretlendirirken, AB’den kopan İngiltere’nin yeniden dünya siyasetinde belirleyici bir aktör olarak yer alma konusunda Ukrayna meselesini kaşıması mevcut krizin yeninden alevlenmesinin ateşleyicisi olmuştur. Rusya AB’nin doğalgaz tüketiminin %15’ni Ukrayna üzerinden geçen boru hatları ile karşılamaktadır.

Mevcut krizde ABD, İngiltere, Ukrayna’ya silah yardımı ve müttefiklerini yalnız bırakmayacaklarını açıkladı. Almanya doğalgazda Rusya’ya bağımlı olmasından kaynaklı daha temkinli ve uzlaşmacı bir dil kullanırken Ukrayna’ya saldırı silahlarını satmayacağını beyan etti. İngiltere ekonomik ve siyasi yaptırımlar üzerinden bir tehdit dili kullanırken mevcut krizin şahinler tarafının baş temsilcisi pozisyonunda konumlanmaktadır. Bu açıklamalar üzerinden AB,ABD ve İngiltere’nin Ukrayna’yı korumak için Rusya ile bir savaşa girme ihtimalinin düşük olduğu anlaşılmaktadır. Rusya yakalamış olduğu bu avantajlı pozisyonu NATO genişlemesi konusunda kesin bir kazanıma dönüştürmek isteyecektir. Bu ise önümüzdeki dönemde Ukrayna geriliminin daha da tırmanabileceği şeklinde bir siyasi öngörüyü beraberinde getirmektedir.

Türkiye egemenleri bu krizde esasta ABD, İngiltere, Ukrayna bloğu ile birlikte hareket etmektedir. Bir yandan SİHA ve İHA gibi silahlar Ukrayna ile paylaşılırken diğer yandan AKP-MHP faşist bloğu önümüzdeki dönem de emperyal güçlerin ülke yönetiminde kendilerini tercih etmesi ve Rojava’da ki Kürt kazanımlarını yok etmenin planlarını yapmaktadır. Emekçiler içerisindeki propagandamızda  Ukrayna krizinin iç yüzünü teşhir etmeli Türk, Kürt halkı ve emekçilerin hiçbir çıkarı olmayan olası bir savaşa karşı bağımsız çizgimiz üzerinden güçlü bir savaş karşıtı cepheyi bugünden örmeliyiz.

Ümit BAKIR

Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir